- Kategori
- Gündelik Yaşam
Çocukluk ve yetişkinlik
Kaçıp sığındığımız duvarlarımızın bizi saklamasını dilediğimiz anlarda çocukluğumuz aklımıza gelir. O anlarda daha savunmasız daha tedirgin zamanlar yaşarız. Bir çocuğun korkusu gelip yerleşir içimize.
Korkular aslında içimizde yetiştirdiğimiz, bizim anlamlandırdığımız , boy verip büyüyen fidanlar gibidir. İnsanın her bir yolunun çetrefilli başlangıcında çocukluğu aklına geliverir, yarım kalan yolculukları...
Aslında yetişkin olsak da çocukuluğumuz içimizde hep saklı kalır. Küçüçük ve bir başına çocukluğumuz...
Yetişkin olduğumuzu anladığımızda büyümenin sancılarıyla karşılaşırız. Çocukluğumuz uzaklarda kalmıştır artık, özlenen bir dost, eski ve unutulmamış bir şarkı gibi olmuştur artık çocukluğumuz...
Ama an gelir çocukluğumuz bizi buluverir. Bir fotoğraf karesinde, bir yalnızlık anında, ya da hiçbirşeyi tatmamış olmayı dilediğimizde...
Çocukken büyümek özlemiyle hayaller kuran dünyamız, yetişkin olduğumuz zaman çocukluğumuzun özlemlerini arar.
Hayat hep bir ters akış içindedir sanki , hep hazırlıksız anlarda karşımıza çıkar özlemlerimiz... Farkında olmadan büyürüz ve solmuş bir çocuk yüzü peşimizden gelir, bizimle konuşmak ister içimizde hala yaşayan o çocuk... Biz göremeyiz hayatın bize emanet ettiklerini.
Hayatta önemli olan tek şey; işlerimizin, sorumluluklarımızın, yaşamın zorluklarının bizi içimizdeki çocuk yanımızdan koparmaması...