Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Çağlayan" milletim

"Çağlayan" milletim
 

14 Nisan günü Ankara Tandoğan Meydanı, buna benzer bir görüntüye sahne oldu. Bugün de İstanbul Çağlayan Meydanı…

Her iki meydanda da “Çağlayan” bir milleti görüyoruz. Ve bu görüntüyü ve verdiği mesajı görmezlikten gelmek, iktidar da olsa muhalefet de olsa hiç kimsenin hakkı da değildir hadi de olamaz…

Peki, biz bu milleti nasıl oldu da “Çağlayan” haline getirip sokaklara düşürdük? Asıl sorgulanması ve irdelenmesi gereken bu değil mi?

Buna “Ben” kişisel olarak “Net” bir cevap verebilirim ve “Milletin çoğunluğu bir taftan ‘din elden gidiyor’ derken, diğer taftan da ‘laiklik elden gidiyor’ endişesinin bir anda karşı karşıya getirilmesinden kaynaklanmaktadır” derim…

Oysa ne “Din elden gidiyor”, ne de “Laik düzenin yıkılması” gibi bir durum söz konusu. Şu akıldan hiç çıkartılmamalıdır ki, her ne kadar iktidarı oluşturan Recep Tayyip ERDOĞAN başkanlığındaki hükümet, Türk Silahlı Kuvvetlerine “Sen benim emrindesin” dese de, bu cevabın “Tabana mesaj” olduğunun anlamak zor değil…

İşte O Türk Silahlı Kuvvetler, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti inancı içinde Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkmaya devam ettiği sürece “Din” de elden gitmez “Laiklik” de elden gitmez…

Ve…

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkenin hem de “En büyük parçası” olduğunu ve herkesin onun içinde geçtiğini asla hiç kimse unutmamalı…

Dün de bu gün de “Çağlayan” millet, hem inanç değerlerine hem de geleceğine kimsenin ipotek koymasını istemediğini göstermek için meydanlara “Bayraklarını” alıp koşarak o bayrağın altında toplanmayı bilmişlerdir.

Dün meydanları dolduran “Millet”i görmezlikten gelen ve “Bindirilmiş güç” olarak tanımlayanlar, bu güne ne diyecekler?

Demokrasi her zaman “Sayı” değildir. Eğer sayı ise buyurun sayın…

Ama “Demokrasi” bir kültürdür. O kültür de “Uzlaşma” ve “Hoşgörü” ile değerlendirilebilir. Televizyonlarda görüntülerini izlediğimiz kadarıyla başı açık da vardı, başı kapalı da, çarşaflısı da… Ama hepsinin elinde “Türk bayrağı” vardı, altında toplanabildikleri…

Biz, ipin ucu kaçıp da iş şirazesinden çıktığında “Türk bayrağı” olmayan yürüyüşlerde “Şeriatı” simgeleyen “Yeşil bayrak” taşıyanları de gördük…

Nasıl “Dini inançlarımıza” sahip çıkmak konusunda hassasiyetimiz varsa “Ülkemizi” savunmak “Değerlerimizi” korumak konusunda da hassas olmak zorundayız. Bunun birini diğerine tercih edemeyeceğimiz ortadadır.

Bu gün “Çağlayıp akan milletim” bunu istemektedir.

İçimiz rahat olsun…

Laik, demokratik, sosyal hukuk devletine, Atatürk ilke ve inkılâplarına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkacak kadar birliğe ve sayıya sahibiz.

Eğer sayı gerek ise…

29 NİSAN 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..