Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Nisan '14

 
Kategori
Anılar
 

Çocukluk yıllarım-1962 ve 1979'lu yıllar

Çocukluk yıllarım-1962 ve 1979'lu yıllar
 

1

1968’li çocukluk yıllarını hatırlarım. Her yer tüm insanlar cıvıl cıvıl neşeli ve şendi. Yollarda neşeden mutluluktan geçilmezdi. Komşularımız öylesine güzel ve pırıl pırıl insanları ki onların iç güzelliği tüm mahalleyi şehri kuşatmıştı adeta. Tüm evlerin kapıları sonun kadar açıktı tıpkı gönülleri gibi. Hırsızlık nedir hiç ama hiç bilinmezdi, herkes tüm evleri kendi evi bilir, insanları da kendi ailesi bilirdi. Ocakta pişen tencerenin isi gönülleri temizliyor, o gün pişen yemek tüm evlere olmasa da fakir olanlara diğer evlere muhakkak dağıtılır ve sonra sofraya oturulurdu. Evlerde gazyağı lambaları vardı camları isli olanlardan, gazyağı lambası olmayana mum ışığında otururdu. Muhakkak her gece bir komşuya misafirlere gidilir sohbet etmenin mutluluğu ile koyu sohbetler yapılır, biz küçükler içinde masallar anlatılır.

Yusuf ile Züleyha, Kerem ile aslı, Köroğlu destanı gibi, o masallar ne kadar güzeldi Yarabbi bir masal böylesine güzellik ile dinlenir miydi bilemiyorum ve o güzel anı anlatacak söz bulamıyorum. Ocakta odun ateşi ile demlenen simsiyah is tutmuş demlikten çaylar gelir, içmeye doyamazdık. Daha sonra bizler bir köşeye çekilir, birbirimize bilmeceler sorardık.

O günlerde evler 2 odadan mutfak ve dışarda bir banyonun ve kiler ile yapılı idi. Herkes aynı odada yatar kalkardı. Arka bahçe de tandır ocağında çeşitli ekmekler, kömbeler şimdiki adı ile böreğin değişik bir çeşidi yapılırdı. Ekmek yapılacağı gün tüm komşu kadınlar toplanır en az on beş günlük ekmekler yani yufkalar açılır ekmekler yapılır o sımsıcak ekmekler tereyağı sürülür yenilir ve devam edilirdi.

İlk önce mahallede en fakir olana en az bir haftalık ekmeği gönderilir daha sonra ev halkı için ekmek pişirilmeye devam edilirdi. Bu arada ateş iyice köz olunca, arasına soğan ve patates gömülür hep birlikte tüm mahalle öğlen yemeğini yerdi.

Biz çocuklar, sokakta oyun oynar iken yolda geçen tanımadığınız insanları, hemen evimize misafir eder öyle yollardık. Çünkü büyüklerimizde hep bunu yapardı ve bize sıkı sıkı tembihlerdi, sokakta gördüğünüz herkesi ya evinize ya da başka bir komşunun evinde, konaklama için haber vermemizi söylerlerdi. Bizde bu güzelliğe, katkıda bulunmak sevap almak için gözlerimiz sokakta, yürüyen herkesi takip ederdik ve inanır mısınız muhakkak her gün olmasa da bir kaç günde bir yabancı bir yolcu geçer ve nasibini almadan karnı doymadan, salıverilmezdi.

Yazın bahçelerde kavun karpuz tonlarca yetişir, satmak şöyle dursun karşılıksız komşulara, Şehirdeki akrabalar dağıtmak ile bitmez, kışın yemek için canı çeken olur diye samanlar altında saklanır, kışın canı çeken gelir alır giderdi kimsede neden aldın diye sormazdı.

Her şey senin benim malım diye bakmaz bizim malıdır diye bakar, ihtiyacı olduğu kadarını alırdı. Sanki tüm şehir akraba kardeşti, herkes birbirini muhakkak ki tanırdı sanki o çocuk aklımız ile bu işin Sırrını çözemezdi, ne zaman ki büyüdük evlere elektrik televizyon girdi evlere, yalnızlık keyif denilen zıkkım girdi, ilk önce misafirlik kesildi! Sohbetler unutuldu. Evlerine herkes televizyon almanın telaşı ve izleyerek haberdar olmanın telaşında, yalnızlığın kucağına düştü.

O zamanlar bakkallarda güler yüzlü amcalar vardı. O zamanlarda bisküviler açıkta ve karton kutu içinde idi, o güler yüzlü amcalar, yoldaki çocuklara her gün bisküvi dağıtırdı, şekerler kahverengi biz ona kaynana şekerleri derdik nedense. Ha o zamanlarda kaynanalık yoktu bunu da belirteyim.

Mahalleye amcaların getirdikleri ayı vardı, bayılırdık. Tüm mahalle toplanırdık başına yuvarlak halka olurduk ve bu ayıyı oynatan bu meslek grubunda ekip, elinde tef ve uzunca bir sopa olan dayı amca, beline sardığı zincirin ucu, burnuna geçirilen halkaya takılmış bir ayıyı elindeki defi çalarak oynatırdı. Daha önceleri öğrettiği oyunları sergilerdi en meşhur numarasına kadınların hamam da bayılma numarası idi. Hep birlikte gülerdik, ayıyı oynatanda kimi buğday, arpa, kavun karpuz verirdi. 

Arkası  yarın

Mehmet Aluç     

 
Toplam blog
: 959
: 197
Kayıt tarihi
: 04.06.13
 
 

Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumlu. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim Tarkan çizgi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara