- Kategori
- Anılar
Ben kendimin neyi olayım ?

Yaşlanınca da böyle birşey olurum heralde:) , resim netten bende bilmiyorum kaynağını :)
Hayal gücü ayarsız bir çocukmuşum, şimdi düşündükçe teşhis bile koyamıyorum kendime :) ( Gerçi nasıl teşhis koyacaksam? Sanki tıp okudum yıllarca. )
Bizim memlekette genel bir inanış vardır ya, hatta Cem Yılmaz’ın gösterisine de konu olmuştu , “kişi kendinin doktorudur, e ben kendimin radyoloğuyum, içim dışım bir” diye bir esprisi vardı çok gülmüştüm :)
Ben de kendimin psikoloğuyum ama çocukluk dönemimin aklıma gelen hatıralarındaki davranışlarımı çözemiyorum, daha da derine inemiyorum bana karanlık:)
Daha önce bir anımı paylaştım aradan aylar geçti Ümit Culduz onu benim kafama kaktı ; - He heee sen zati çocukken ayağına kağıt yapıştırdılar diye, ayağın yara sanıp sandalyeden inmezmişsin pehhh :)) diye.
Temiz kalpliymişim ben ezelden ne yapayım, anamı da kendim gibi sanmışım zahir, rahat iş yapsın, ayağının altında gezmeyeyim diye türlü dolaplar çevireceğini nerden bileyim, - Ufff kızım senin ayağın, inme sandalyeden demiş, inanmışım, o devirde anana bile güvenmeyecekmişsin demek…şimdi de babana…
***
İlk okulda videolar yeni çıkmış, kimin filmi hatırlamıyorum bizimkiler bir Türk filmi almışlar, köyün birinde adam ölüyor diye eşini, kaynına nikahlıyorlar, yıllarca babamı amcam sandım :)
Sonrasında anamın otoriterliği ve sert mizacı nedeniyle babamın öz ama anamın üvey olduğuna kanaat getirdim :))
Sonra baktım annem bizim için fazla fedakar onun öz olduğuna ama 7 yaşında yanımıza gelen kardeşimin üvey olduğuna karar verdim:)
Niye bu gel gitleri yaşamışım aklım ermiyor şimdi ama çok sinirlenince kocamın üvey olduğunu düşünmüyor değilim :))))
Sanırım hep ilgi ve sevgi beklentisi bunlar, ve yeterince anlaşılamama, bilirsiniz sanatçı ruhlu insanlar çok yaşar bu psikolojiyi :)))))))))
***
Baba tarafım Trakyalı , Kırklareli yakın diye ve kardeşim 7 yaşına kadar orada büyüdü diye sık giderdik , anında şopar olurdum, tip zati müsait, kara ve kuru (o zamanlar yav)
- Abe biz geldik , babiçko (babanne) attırdın mı beyav kuru fasulya?
Sonra dönerdik, anne tarafım Kafkas göçmeni Kars’lı, ve beni de onlar büyüttü, karşılarlardı gidince,
- Boyyy! menim balam gelifti, gavağında ölüm a Dilek ( yolunda öleyim yani, bir tür sevgi göstergesi)
- Ay gelin mana gartof gızart ( dedem ananeme gelin diyor ya, bende diyorum :) , gartof da patates)
Velhasıl normal yani benim anormalliğim değil mi :)
Bu kadar kalabalık sülale ve aile, ve bu kadar zıt kültürler arası gel – git ler :)
Ki, bu yaşıma geldim, hala nereli olduğuma karar veremedim bu yüzden:)
Hal böyle olunca blogda bile bir çok hemşehrim oldu birbirlerinden alakasız:)
Bir keresinde komşulardan biri bana; -Sen o zaman melezsin, soran olursa melezim de, demişti, kendimi uzun süre zenci sandım:)
***
Bu sanmalarım da bir tuhafmış benim mesela ;
Mahallenin Laz bakkalı ; - Uyyy, bu kız ha büyüsün çok can yakar daaa! Dedi diye kendisini sapık , kendimi de güzel sanmıştım :)
İlk okulda yaramaz bir oğlan yanağımdan öpüp kaçtığı için, öpüldüğüm alnımda yazıyor sanmıştım :) (bir müddet kimsenin yüzüne bakamamıştım)
Annemin iş arkadaşının avukat abisi (sevdiğinden takılıyordu zahir) her gördüğünde;- Oyyy benim nişanlım gelmiş, diyor diye, büyüyünce avukatla evleneceğimi sanardım :)
Yok ben çıkamadım şu psikologluk işinin içinden :) karar verdim kendimin cildiyecisi olacağım :)
Sür iki krem olsun bitsin:)
***
Kendinin dietisyeni ol da, acık kilo ver diyenlere cevabım, denedim psiklogluk işinden daha zor vallahi:))