Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
Anılar
 

Çocukluktan kalanlar

Çocukluktan kalanlar
 

Güneşin batmasına yakın, hastane sarısı boyalı Ispanak apartmanımızın rengi öyle güzelleşirdi ki, evin karşısındaki duvara oturur saatlerce izlerdim. 3 katlı apartmanın giriş katında sağdaki dairede biz, karşımızda Şaban amcalar otururlardı. 2. katta Rana hanımlar, karşılarında kimler vardı hatırlamıyorum. 3.katta ev sahiplerimiz otururlardı.

Üç ağabeyimden sonra ben kız doğunca, herkes çok sevinmiş, doğumumun şerefine yedi kurban kesilmiş. Şimdi, hayatım boyunca yaşadığım acıların nedeni acep o yedi koyun muydu diye düşünüyorum. PTT Memuresi anneciğimin, işten gelme saatleriydi en mutlu olduğum zamanlar. Güzel mavi gözleriyle ordu evinin köşesinden görünmesini beklerdim her akşam. Siyah-beyaz kareli döpiyesi, ince topuklu şık ayakkabıları, permalı saçlarıyla herkesin annesinden güzeldi benim annem. İki elinde birer file, içleri dolu-dolu taşırdı evimize.

Her gün bir yerlere bırakılıp, akşam üstü eve getirilirdim. Anneannem, halam, dayımlar, Rabiyeler. Çalışan annemi özlerdim hep, niçin çalıştığını bilmiyordum. Bir cumartesi günü annem beni çarşıya götürdü. "Gel bakalım artık okula gideceksin!" dedi. Canım sıkılmıştı, evimizin karşısındaki okulda çocukları görüyordum. Her gün kapatılıyorlardı demir kapının arkasına, çıkamıyorlardı izinsiz. Bazen okulun kapısına kadar gidip, oyun oynayan çocuklara sesleniyordum. "-Gelin, dışarda oynayalım!" diye. Gülüyorlardı bana, oysa ben onlara üzülüyordum. Daha o yaşta özgürlük ruhuma nakşedilmişti galiba.

Çarşıdan bana önlük, çanta alındı. Pazartesi annemin elini tuttum, istemeye istemeye okula gittik. Annem, Nezahat Hanım'ı aradı, öğretmenimi. Nezahat Hanım annemi görünce hemen geldi: "-Ooo, gel Şükriye, getirdin mi kızımı?" dedi. Ben Nezahat teyze'yi tanıyordum, annemin arkadaşıydı. Öğretmenimi tanıyor olmak, korkularımı biraz gidermişti sanki .Ama yine de annemin elini çekiştiriyor, "eve gidelim" diyordum usulca.

İkisi bir süre konuştular, sonra annem hayatımın o ilk çok acı hatırasını başlattı: "-Hadi kızım, sen şimdi öğretmeninle sınıfa git, ben çıkışta seni alacağım!" Allaah, dünyada olmaz! Başladım yüksek sesle ağlamaya. Anneciğim büyük bir sabırla, "tamam beraber gidelim" dedi. Beraber sınıfa gittik, herkesin annesi sınıfta. Sıraya beraber oturduk, öğretmen çok etkili bir konuşmayla hepimizi ikna etti ve tüm anneler aynı anda çıktılar sınıftan.

Yıllar sonra, öğretmenliğimin 4. yılında ilk kez 1. sınıf aldığımda, sınıfa gelen anne ve çocuklara baktım. Gözlerimden süzülen yaşları gizlemek öyle zor oldu ki... Nezahat öğretmenimin konuşmasının benzerini yaparken, orta sırada masmavi gözleriyle gülümseyen anneciğimi görür gibi oldum. Sanki güzel ruhu, başka alemlerden bu özel günümde bana şans dilemeye gelmişti. Ağlayan çocuklara üzüldüğümü bahane edip, ben de doya-doya ağladım o gün.

 
Toplam blog
: 95
: 736
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Emekli öğretmenim, 52 yıllık hayatımdan amatör mizah, bağlama, sürrealist resimler, yitikler, sev..