- Kategori
- Aile
Çok çalışmak ve pazar günü
Ne tuhaftır ki, pazar günleri, hayatımızın yarısında sevilmeyen, yarısında ise sevilen bir gün olmuştur. Hatırlarsanız çocukluk ve öğrencilik yıllarında istemediğimiz, hoşlanmadığımız işleri yaptığımız, ya da yapmak zorunda kaldığımız bir gündü pazar günleri...
Biz yaştakiler iyi bilirler eskiden çamaşır her gün yıkanmaz ve nedense pazarları yıkanırdı, hepimiz banyo kuyruğuna girerdik. Hele bizim gibi memur çocuğu olup da Anadolu'nun çeşitli yerlerini dolaşanlar bilirler ki hayat şartları büyük şehirlerden çok daha zordur. Banyolar yapılır, çamaşırlar yıkanır, (tırnak muayenesi için) kişisel bakımlar yapılır. Ve mutlaka baba ile ders çalışılır. Tabii biz çok iyi yanıtlar veremez veya anlatılanları anlamayınca da sesler yükselirdi. Sıkıntılı saatler ise bitmek bilmezdi... Ödevler bir yandan, evdeki annenin hamaratlığı (babaya çok çalıştığını mı göstermek isterdi acaba? ) nedeniyle merdaneli çamaşır makinasının gürültüsü bir yandan, babanın evdeki yöneticilik ve bilgelik tavırları bir yandan bastırınca çok zor geçen saatler...
Tabii güzel anlarda vardı, bunların çoğu da yemek ile ilgilidir. Öncelikle güzel bir kahvaltı yapılırdı, tüm ailenin birlikte olduğu ve sohbet edildiği ... Akşamüstüne doğru da mutlaka özel bir pazar yemeği olurdu. (mantı , çiğ börek vb.)
Ya şimdilerde pazarlar nasıl? Offf ...offf çok yorulduk hepimiz hafta içi... Ben ve eşim işte, ç ocuğumuz okulda ve antremanda... Pazar günü öncelikle uzun bir uyku, sonra biraz sabah sporu, yürüyüşler vb., daha sonra arabaya atlayarak geç kahvaltılar için bir yerlere gitmek. Alınan çok sayıda gazete, derginin uzun uzun okunarak aşırı yemekler ve akşamüstü eve dönüp tv lerde maç yayınları (tabii anneler ne yazık ki gene ev işlerine dalmak zorunda kalıyorlar) derken akşam koltuklara uzanarak birer içki ve yorgunluk atma modundaki bizler...
Pazar günlerini sever misiniz? Ama hangisini? Ya da pazarlar nasıl olmalı acaba?