Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '11

 
Kategori
Bilim
 

Cotard Sendromu

Ben de kısmi ve biraz özel bir Cotard Sendromu / Sanrısı var: 

Kendimi uzun süredir bir ölü (ve daha çok bir hiç) gibi duyumsuyorum. 

Olağan tıp açısından bakılınca, bu patolojik bir durum. 

Ancak benim yaşamıma bakılınca, anlaşılabilir bir durum oluyor. 

Birincisi, yaşamım boyunca çok ölüm tehlikesi atlattım. Bu durum, kısmi olarak ölmüşlük, kısmi olarak ölümsüzlük duygusu veriyor bana. 

İkincisi, hep standart-dışı yaşadım. Üniversiteyi olağandan 5 yıl daha geç bitirdim. Mesleğim, seyyar satıcılık gibi meslek olmayan bir meslekti, artı bunu yazarlık gibi hiç mi hiç meslek sayılmayan bir işi sürdürebilmek için seçmiştim. 20 yıl askere gitmedim, vd. 

Cotard ilk tanımı yaptığında, ‘negation delirium’ tanımını kullanmış. Tam da bana uyuyor. Tüm yaşamım negasyondur, hiç pozisyon yoktur. Pozisyon, standart biyografilerin standart rol ve statülerine uymaktır, konumlanmadır. 

Bunun ‘self verification’ (kendini doğrulama) ile ilgisi de var. Temel var oluş biçimimi yazmak oluşturduğu için, yazdıklarımı gerçekte tek bir insanın bile gerçekten anlamaması (ve aslında yazdıklarımın inanılmaz derecede açıkseçik olması), beni kendiliğinden olumsuzlama, hayırlama, değilleme konumunda bırakıyor. (Bu arada, beni anlayabilirlerin varlığını yüksek olasılıkla kestirmem ve onları hiç mi hiç bulamamam da, ayrı bir dert kaynağı.) 

Ancak bunların psikolojik bir işlevi var: Sürekli kendini aşıyorsun, sürekli değişiyorsun. 

30’undan sonra değişmenin pek hoş karşılanmadığı bir toplumda, durumum ucubelik olarak karşılanıyor. 

Bu sendromun tedavisi ilaçla. Ancak ben başka deliliklerim nedeniyle, zaten ilaçla tedavi oluyor durumdayım. 

Ürtiker krizi ertesinde, aşırı dozda kortizon yüklemesinin, az kalsın beni kalp krizinden gömecek olması gibi, yeni ilaçlar beni olağan durumum olan katatoniye kilitleyebilir / gömebilir. O nedenle, durumum berbat olsa da, böyle gideceğim. 

Bu, ucubece ve teratolojik bir durum. 

Şimdiye kadar ki tüm deliliklerime kendi isteğimle değil, yaşamın beni zorlamasıyla girdiğimi vurgulamam gerek. Ben yalnızca, bir beynin sağ kalmasının imkansız olduğu yerzamanlarda, beynimi yaşatıyorum. 

Çok acı çekiyorum ama buna alışkınım. 

Her zamanki soru: 

Sonra ki ne? 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..