Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cuma Namazı'nda kavga

Yoğun müşteri ziyaretlerinde bulunmayı gerektiren bir işle meşgul iseniz; bu durumun pek çok zorlayıcı yanı olduğu gibi; yeni insanlar tanımak ve yeni yerler görmek gibi pek çok güzel tarafları da bulunmaktadır.

Bu güzel taraflardan bir tanesi de; her Cuma bir başka yerde Cuma Namazı'na gidebilmek olanağıdır.
Lakin önceki Cuma, Gölcük Yolu üzerindeki bir Cami'de öyle bir olaya tanık oldum ki; keşke bu hafta bir başka camiye gitmiş olsaydım da bu olayı görmeseydim dedim kendi kendime.
Yüce Dinimiz'de '' Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı ve içerisinde duaların geri çevrilmeyeceği İcabet Saati diye bir zamanı bulunduran gün olarak ifade edilen '' Cuma, tüm müslümanlar için dayanışma ruhu ve birlik beraberlik şuurunun en kutsal vesilelerinden biri olarak tanımlanmıştır.
Cuma Suresi'nin 9. ve 10. Ayetleri'nde '' Ey iman edenler; Cuma Günü namaz için Ezan okunduğu zaman, Allah'ı anmaya koşun. Alışverişi bırakın. Bilesiniz ki; bu sizin için daha iyidir. Namaz bitince yeryüzüne dağılın. Allah'ın lütfundan rızk isteyin, Allah'ı çok anın ki; mutluluğa erişesiniz.''
Ayrıca Hz.Peygamber Efendimiz'den rivayet edilen pek çok Hadis-i Şerif'de de Cuma Günü'ne ait kutsiyetin ne derece büyük olduğunun altını çizilmiştir :
Bir kaç örnek vermek gerekirse '' Hz.Adem o gün yaratılmış, Cennet'e o gün girmiş ve o gün Cennet'den çıkmıştır. Kıyamet de Cuma günü kopacaktır.
Bu Hadisler'den bir tanesinde de; Cuma Günü için gerekli temizliğin yapılıp Cami'de Hutbe dinledikten sonra, Namaz'ı kılan kimsenin daha önceki Cuma ile bu Cuma arasındaki günahlarının affedileceği belirtilmiştir.
Tüm bunlarla birlikte her birimizin hem ailelerimizden aldığımız terbiye, hem yüzyıllardır süregelen gelenek göreneğimiz itibariyle Cami ve Cuma'ya yüklediğimiz mana çok derindir.
Bırakın Cami'nin içinde yumruk yumruğa kavga etmeyi, cami avlusuna adımımızı attığımız an itibariyle kendimize çeki düzen veririz.
Hele Cuma günleri söz konusu kendimize çeki düzen verme halimiz çok daha özenli bir hal alır.
Bütün bunları düşündükten sonra "önceki hafta Gölcük Yolu üzerindeki o camide tanığı olduğum hadisenin etkisinden kurtulmam birkaç gün aldı.
O gün hava gerçekten çok soğuktu. Dışarıdaki kar yağışı havayı yumuşatmanın aksine ayazı daha da bir sertleştiriyordu.
Dolayısıyla insanlar dışarıda kalmamak için safları daha sık hale getiriyorlar, bu şekilde de Cuma'nın ruhuna daha uygun bir şey yapıyorlardı aslında.
Cami Hocası'nın verdiği vaaz, sonlara doğru yaklaşırken, daha ziyade ileri yaştaki cami cemaatinin oturarak namaz kılabilmesi için ayrılmış sandalyelerin olduğu giriş bölümünde, bir tartışma yaşandığını duyduk.
Tam Cuma Vakti, Cami içinde yer davası yüzünden çıkan bir ağız dalaşına tanıklık etmek bile ne kadar sinir bozucu bir şeyken; oradaki hiç kimsenin aklından bu ağız dalaşının az sonra yumruk yumruğa bir kavgaya dönüşebileceği ihtimali geçmiyordu.
Yaşanan bu ağız dalaşı Ezan'ın okunması ve insanların uyarılarıyla beraber kesilince bu can sıkıcı hadisenin sonlandığını düşündük.
Lakin bu daha olayın iyi haliymiş!
Cuma'nın ilk Sünnet'i için ayağa kalkılmak üzereyken, yer davası yüzünden tartışan bu iki kişi, ne Cuma'ya ne Cami'ye aldırış etmeden yumruk yumruğa küfürler ederek birbirlerine girdiler!
Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz sokak kavgası yani.
Hayatımda o vakte kadar akla hayale gelmeyecek onca yerde edilen alakasız bir dünya kavgaya denk gelmiştim de Cuma Vakti Cami'de edilen böyle bir kavgaya rastlamamıştım.
Uçak havadayken uçağın içinde edilen kavgadan tutun da; Darülaceze'de kalan 80 yaşında dedelerin bile kafa göz birbirlerine daldığına tanıklık etmiş olan ben, hiç birinin etkisinde bu kadar çok kalmamıştım.
Allah'ın evinde, onun büyüklüğünü günde beş defa ilan eden Ezan Sesi eşliğinde birbirine girecek kadar gözü dönmüş bir hale gelmiş olmamıza ne o an; ne şimdi bir açıklama getiremedim.
Ve işin çok daha kötü olan bir yanı vardı ki; o da sözün bittiği yer oluyordu.
Kavga eden insanlardan bir tanesi 30-35'li yaşlarda biriyken, diğeri ise namazını ancak oturarak kılabilen yaşlı amcalardan biriydi.
O gencin cemaat tarafından paket edilip dışarı atılması için birkaç saniye yetmiş olsa da; böyle bir olaya canlı canlı şahit olmanın etkisinden kurtulmak öyle kısa sürede olamıyordu.
Ne olmuştu da biz toplum olarak bu hale gelmiştik. Bizleri sınırlayan inanç, örf, adet, yaşça büyüklük gibi kavramlar nerede kalmıştı?
Ve bizi bu kadar bencilleştirip, bu kadar gerginleştiren şey neydi?
Biçimsel olarak muhafazakarlaşırken, düşünsel olarak nasıl oluyor da bu kadar inançsızlaşıyorduk.
Bu güzelim toplumu, bu asil milleti bu hale getiren şeyin sorumluluğu kimlerdeyse en masum ifadeyle Allah onları ıslah etsin.
Bu Cuma en çok bu duayı edeceğim. İnşallah Cuma günü içinde saklı ''İcaabet Saati'ne '' denk gelir ve duam kabul olur.

 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..