Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Cumhurbaşkanımıza veda ediyoruz!

Cumhurbaşkanımıza veda ediyoruz!
 

Yarın, Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’e veda edeceğiz!

O, Türkiye’nin en sıkıntılı yıllarında cumhurbaşkanlığı yapmaya çalıştı. Özellikle son beş yılda uygulanan, zayıf, basîretsiz ve onursuz dış politikalar nedeniyle:

Dışarının ve içerideki uzantılarının baskılarıyla her fırsatta Atatürk düşmanlığının yapıldığı,

AB ve ABD’nin Türkiye üzerinde uyguladığı baskıların arttığı,

Millî değerlerin ve vatan topraklarının babalar gibi yabancılara satıldığı,

Türkiye’nin verilen tavizler nedeniyle, AB kapısında kelepçeli bir mahkûm gibi beklemeye alındığı,

Uzaktan güdümlü ekonomik krizlerle ekonomik bağımsızlığın yabancıların eline geçtiği,

Borsada dönen kaynağı belirsiz sıcak para ile ülkenin gırtlağının sıkıldığı,

İşsizliğin, yolsuzluğun, tüketimin hızla tırmandığı,

Türkiye’nin Güney Doğusu’nu da içine alan bir parçalanmanın eşiğine getirildiği,

Kuzey Kıbrıs’ın elimizden kaymak üzere olduğu,

Güçlü ve onurlu bir Türkiye çizgisinden her an uzaklaşmakta olduğumuz için, Sözde Ermeni Soykırım tasarılarının 17 ülkenin parlamentolarından geçirildiği,

Atlantik ötesinden bin yıllık İslam dininin adının "Ilımlı İslam!" olarak değiştirilmeye çalışıldığı,

Batılı ülkelerce, İslamın değerleriyle ve muazzez Peygamberiyle alay edildiği,

Fırat ve Dicle sularının ortak kullanıma açılmaya çalışıldığı,

Bitti denilen terör belasının yeniden hortladığı, her gün şehit tabutlarının peş peşe gelmeye başladığı,

Türk askerinin başına çuval geçirildiği…

Ve daha pek çok olumsuzluğun yaşandığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sahip çıkmaya çalıştı.

Cumhuriyeti ve laikliği koruma konusunda asla ödün vermeyen bir tutum sergiledi. Atatürk ilkelerinden kesinlikle taviz vermedi. Aşırı derecede koruyucu ve kollayıcı bir tutum sergiledi. Cumhuriyeti en ufak bir suiistimale uğratmamak için bir tebessümü (!) bile esirgedi. Sözde aydınlara ve sözde devlet başkanlarına itibar etmedi. Devletin onurunu ve gururunu çiğnetmedi. İş bitirici (!) Tüccar (!) Ülkesini pazarlamayan! (!) İş çevrelerine gülücükler dağıtmayan (!) bir cumhurbaşkanı oldu.

Dürüst, tutumlu, kamu malını koruyan, mütevazı, her gün ekranlarda ve gazetelerde aile boyu yer almayan, devletin olanaklarını akraba, yandaş, yoldaş, eş, dost, ahbap çevresine çarçur ettirmeyen, gemiciklerle ilgilenmeyen evlatlar yetiştiren, ülkemizi çağdaş görünümü ile başarılı bir şekilde temsil eden, eğitimci ve örnek bir eşe sahip, kısaca nadir bulunan bir Cumhurbaşkanı'ydı.

Her fırsatta Atatürkçü kişiliğini ön plana çıkarttı.

Türkçe konusunda duyarlı davrandı. Konuşmalarında Türkçe kelimeler kullanmaya her zaman özen gösterdi. Sözde değil, özde laik bir cumhurbaşkanı oldu.

Ahmet Necdet Sezer, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Anayasa’nın 1. 2. ve 3. Maddeleri çerçevesinde korumaya ve sahip çıkmaya çalıştı. Unutanlar için maddeleri tekrar veriyoruz:

“MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.”

Evet… Tek yapmak istediği buydu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve Atatürk İlke ve İnkılâpları’nı inadına korumak ve kollamak…

Güle güle Ahmet Necdet Sezer.

Sen gerçekten BİZİM cumhurbaşkanımızdın. Seni çok arayacağız!

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara