Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Dağa kaçtım ~~ Yeniden Aydın Dağları; Mendegüme ve Orthosia 2

Dağa kaçtım ~~ Yeniden Aydın Dağları; Mendegüme ve Orthosia 2
 

Tonozlar ve duvar


Orthosia

Orthosia, Yenipazar’a yaklaşık 5 km uzaklıkta, karayolundan 2 km. içeride bir vadinin iki yamacına yayılmış bir Karya yerleşimi… Kent, şimdi Donduran Köyü yakınlarında yer alıyor. Donduran ise, bir tepenin üstünde bulunan ve askere gidecek yöre gençlerinin illaki iz bırakacakları bir âyan kulesi ile öne çıkıyor.

 

 Orthosia Antik Kenti'nin yayıldığı vadinin iki yakası

 

 

Orthosia'nın tonozlu oda mezarları

 

Yerleşim, Rodoslularla Alabanda ve Mylasa bağlaşık güçleri arasındaki M.Ö. 167 yılında yapılan savaşın yakınlarında gerçekleştirildiği yer olarak tarihi kayıtlarda yerini almış. Geçen yaz, çıkan yangından dolayı kentin yayıldığı vadinin iki yamacındaki bütün bitki örtüsü kül olmuş. Şimdi yamaçlar kapkara bir görüntü sunuyor ziyaretçilerine.

 

 

Geçen yılki yangında küle dönen Orthosia'nın yamaçları

 

 

Alt zemindeki düzgün duvar parçası 

 

Büyük Menderes Ovası’na hâkim konumdaki vadinin en tepesindeki düzlük kentin önemli yapılarını saklıyor olmalı. Belki bir tapınak, belki de bir agora kalıntısı… Bu düzlüğün güney batı yönünde yer alan tonozlarla güçlendirilmiş zemine daha alt düzlemden bakınca bu his kuvvetleniyor. Doğu yönünde vadinin yamacına yaslanmış tiyatro ise zor bela seçiliyor. Tiyatronun güney yönündeki sınırları, toprak altından gün yüzüne çıkarılmış bir dizi oturma sırası ile yukarı doğru izlenebiliyor. 

 

Gezgin Orthosia'dan Büyük Menderes Ovası'na bakarken... 

 

 

 Orthosia'dan vadinin aşağılarına ve Büyük Menderes Ovası'na doğru bakış

 

Vadinin her iki yamacına saçılmış bir dizi tonozlu oda şeklindeki mezar yapıları da dikkat çekecek boyutta çok sayıda. Kent bu vadinin iki yamacında gömülü vaziyette sanki… Burada gözümüze çarpan mimari parçalardan birisi, tiyatronun hemen üstündeki bir çukurda yer alan ve üzerindeki heykelin ayak izlerinin seçildiği bir heykel kaidesi.

 

 

Orthosia'da mermerden bir heykel kaidesi

 

 

Vadinin dibindeki dere yatağı ile diğer yamacı sınırlayan bir duvar parçası; bir tahkimat parçası mı?

 

Ovaya bakan kentin en dikkat çekici düzlüğünü güçlendiren  tonozlar ve duvar

 

Kent, vadinin iki yamacına saklanmış gibi görünse de, buraları yoklayanlar ve açtıkları çukurlarla arkalarında iz bırakanlar yine o meşhur defineci tayfası. Ne yazık ki, her yerde olduğu gibi buranın da sahibi yok. Vadinin girişinde solda yer alan tepeye kadar en yukarıda ovaya hâkim yapay düzlükten yürüyoruz. Bu düzlüğün ovaya bakan kenarlarında isodomik duvar tekniği ile örülmüş duvar parçalarına rastlıyoruz. Belli ki, bu kıymetli alan, ovayı gören kuzey yönünden de bu güçlü duvarlarla tahkim edilmiş.

 

Yakın zamanlardan kalma bir kulübe ve arkasındaki tonozlu mezarlar; aralarındaki zaman farkının büyüklüğüne karşın ne kadar benzer yapısal özelliklere sahipler.

 

 Orthosia Tiyatrosu'nun oturma sıraları

 

 

 

 

Tiyatronun yerleştiği sırt 

 

Ovaya hakim üst düzlemdeki düzlükte bugün yer alan zeytinlik

 

 

Tiyatronun üstünden ovaya hakim düzlükteki zeytinliğe bakış 

 

Vadinin girişindeki tepeye geldiğimizde, ana kayadan faydalanarak oluşturulmuş, belki daha sonraki dönemlere de ait olabilecek bir gözetleme kulesi ile karşılaşıyoruz. Kulenin moloz taşlarla çevrilmiş ana yapısına ulaşmak için basamaklı bir girişi de bulunuyor. Esas dikkat çekici olan yapı ise bu alanın içinde bir moloz yığını şeklindeki bir höyüğü andıran küçük bir kubbe... Üzerinde büyük ihtimalle defineciler tarafından açılmış deliklerden, bu yığının içinin bir boşluğa açıldığı anlaşılıyor. Kısacası, Orthosia; bilmecelerle dolu, araştırmaya aç bir yerleşim; ama kim yapacak bunları? Orası biraz meçhul gibi…

 

Kule görünümündeki yapı kalıntılarının bulunduğu tepe

 

Kentin ovaya bakan güçlü duvarları

 

Vadinin girişindeki tepede çalışılmış; ama yarım kalmış kaya kütlesi

 

 Orthosia'da baharın habercisi anemonlar

 

Tepenin Batı yamacından vadiye yeniden kavuşuyoruz. Oldukça dik yamaç, bizi bir dere yatağına ulaştırıyor. Dere yatağına paralel ilerleyen toprak patikada sarı ot, iğnelik, gelincik ve benzeri yöre otlarını toplayan köylülerle karşılaşıyoruz. Aydın yöresine özgü sarı otu bir daha teşhis edip onların yanından ayrılıyoruz.

 

 İncirliova'dan Tire'ye; İkizdere Vadisi ve baraj gölü

 

Vakit akşama yaklaşıyor. Tire yolcumuzu bırakmak için hedefimiz Aydın Dağları’nı bir diğer geçiş yolu olan İncirliova-İkizdere Vadisi’nden aşmak… Ballıkaya’yı solumuzda bırakarak İkizdere Vadisi’ne girdiğimizde güneş yavaştan Dilek Yarımadası’nın üstünden batıyor. Biz yine bir vadinin derinliklerinden Kömürcü Gediği’ne (yaklaşık 1400 metre) ulaşmak için tırmanıyoruz. Solumuzda İkizdere Baraj Gölü, Kahvedağ ve Köprüovası’ndaki Kervan Köprüsü’nü geçerek Somak Köyü’nün üstündeki işgal sırasında Yunan ileri karakolu olarak kullanılan yaşlı bir melengeç ağacının dibindeki kulübe yıkıntısına dek hiç durmadan ilerliyoruz. Doğu yönünde Çaldede’nin zirvesi, önümüzde Musalar Köyü’nün sapağı ve Kömürcü Gediği; daha sonra da Tire; işte ayaklarımızın altında hepsi…

 

Dipnotlar:

(1)               Aydın Dağları ile ilgili olarak önceki yazılarımız için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/03/sultanhisarda-bir-pazar-gunu-aydin.html ve http://dagakactim.blogspot.com/2013/05/aydin-daglarindan-besparmaklarin.html

(2)            Nazilli Pidesi için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/03/sultanhisarda-bir-pazar-gunu-aydin.html

 

 

Yazan : İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: M.YC 

 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..