- Kategori
- Deneme
Daha fazla kan kaybetmeden…

Net'ten
Ne kolaydı küçükken yaralarımızın iyileşmesi. Düşmek korkutmazdı bizi o zamanlar.
En yakınımızın bir dokunuşu, öpüşü yeterdi acılarımızı dindirmeye. Hangimizin geçmedi ki acıları anne öpücüğü ile hangimiz güç bulmadık ki babanın güvenli kollarında.
Varlıklarının yanında dokunuşları bize hep iyi geldi.
Yadsınamayacak bir gerçek, dokunmanın pozitif etkisi!
Bununla ilgili bir çok yaşanmış öykü duymuşsunuzdur mutlaka. Konu aklıma gelince benim de daha önce duyduğum bir haber aklıma geldi. İngiltere’de doğan ikizlere aitti bu haber.
Yeni doğan bu ikizlerden birisi son derece sağlıklıyken, diğerinin solunum sıkıntısı dahil ciddi sağlık sorunları olduğundan bahsediliyordu. Habere göre, gece hemşiresi bir türlü iyileşme yönünde gelişme göstermeyen bebeğin kuvözüne sağlıklı kardeşini koyar, ona dokunmasını, hatta sarılmasını sağlar. Sabah bir sürpriz beklemektedir, çünkü bebeğin durumu iyiye gitmektedir ve yaşamsal göstergeleri düzelmeye başlamıştır.
Sevgiyle dokunmanın gücü böyle bir şey.
*
Ama artık büyümüşsek ve artık kolayca düşmesek de, tenimizde oluşan yaralarımız için yara bantlarımız hazır. Kolayca iyileştiriyoruz yaralarımızı.
*
Ama tenimizde değil de yüreğimizde kanayan yaralarımız???
Var mı olmayanımız?
*
Çocuklarımızın yaralarını dindirmeye çalışırken dikkate bile almadığımız ama ince ince kanayan yürek yaralarımız.
Genellikle gerek görmüyoruz, ihtiyaç duymuyoruz iyileştirmeye, bekliyoruz kendi kendine kapansın diye,zamanla kapanacağını umuyoruz.
Yıllar geçiyor kapanmayan ufak çizikler derinleşiyor farkında olmuyoruz
Acıtıyor zaman geçtikçe daha çok.
Oysa sevgiyle dokunduğumuz her tenin, yüreğindeki yaralarının kolayca kapanacağını önemsemiyoruz. Belki de unutuyoruz. Ama hatırlamak gerek “sevmek dokunmaktır” sözünü.
*
Bekliyorum dokun bana daha fazla kan kaybetmeden.
Bekliyorum sarıl bana gecikmeden.
*
Şubat 2012 / Kurşun