Darbeden demokrasiye...

Fazla söze gerek var mı?

Çünkü tüm gelişmeler, hepimizin gözleri önünde olup, bitiyor.

Günlerdir olanlara ve bunlara dair yorumlara bakıldığında; ülkede rejimi ve devlet iradesini zaafa uğratacak istilacı girişimlerin olduğu iddia ediliyor.

Peki, kim bu istilacılar?

Kimler yok ki!

‘Ergenekon'cular,

‘Sarıkız’cılar,

‘Ay ışığı’ darbecileri

Ve ‘derin devlet’çiler...

Yine yorumlara göre, iktidar için esas tehlikeli olanı ise ‘derin devlet’çilerdir.

‘Çünkü bunlar, istedikleri takdirde iktidarları göreve getirir ya da görevden alırlarmış!’

Bu iddia, yorum ve fısıltı dünyasının da en önemli söylemini oluşturuyor.

Ancak, gerçek hayatın gelişmeleri, yorum ve fısıltı dünyasından hayli farklı...

Çünkü yıllardır konuşulmasına rağmen, ‘derin devlet’ iddiasını ortaya atanların söylemleri, iddianın ötesine gitmedi veya gidemedi.

Asıl akıl karıştırıcı olan da bu ve benzer durumlara dair ilginç gelişmelerdir

Bu nedenle, şimdilik olanları kavramak, sıradan insanlar olan bizler için hayli güç görünüyor.

Zaten olaylara bakıldığında, işin bununla da sınırlı kalmayacağı ortada...

Muhtemelen gelişmeler devam edecek. Darbeci olduğu iddia edilenlere yenileri eklenecek. Şimdiden ‘eldiven’ciler adında yenisi eklendi, bile.

Belki, yarın daha başkaları çıkacaktır!

Her şeye rağmen, olayları ve bunlara bağlı gelişmeleri değerlendirip, çözecek olan, yine devletin kendisidir.

Buradan hareketle yola çıkıldığında, olanların üstesinden gelecek hukuki imkânlar, yasalarda mevcuttur.

Uygulamaya koyulduğunda, ülkede neler var, neler yok; her şey gün gibi; kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Ancak bunlar yapılırken, hukukun ve adalet terazisinin temel prensiplerine bağlılık esas alınmalı.

Başka bir önemli husus ise, demokrasiyi ve demokratik yaşam düzenini zedeleyici tavırlardan sakınılmalı.

Ülke olarak, el birliği ile bunları başarmalıyız...

Şayet başaramayıp, yanlışları teşvik edici davranışlara ödün verir isek; ülkemizin yarınlarına dair endişelerimiz hiç bitmeyecektir.