Hırs, güç ve didişmeler...

Ekonomisi kötü işleyen topluluklarda; sağlıklı düşünme sistemi zamanla tahrip olur ve giderek, çöküntüye uğrar. Buna paralel, toplumun sağduyusu zayıflar, hırs ve öç alma duyguları ön plana çıkar. Para ve güç uğruna didişmeler başlar.

Yani akıl ve mantık dâhilindeki tüm güzellikler, rafa kaldırılır veya yok edilirler. ‘Yaşasın kötülük’ politikaları belirginleşir! Sadece siyasi alanda değil, her alanda bu anlayış kendini gösterir. Oluşan bu yanlış anlayış gereği, toplumda ayrışmalara başlar.

Ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki ayrışmalar keskinleşip, derinleşirken; ortak değerlere sahiplenme duyguları ise, zayıflar ve güvensizlik ortama hükmeder. Bunu, yalnız bize mahsus bir durum olarak değerlendirmek de yanlıştır. Ekonomileri bizim durumda olan dünya toplulukların tümünde, aynı sancılar yaşanır/yaşanmakta...

Hele birde, bu tarz yaşayan topluluklarda, ekonomik iç dinamikler çökmüş ise, dışa bağımlılık süreklilik arz eder. Hatta bazen dış destek olmadan, bu ekonomilerin çok kısa sürelerde dahi, ayakta durmaları düşünülemez.

İşte, bu nedenledir ki, ekonomiye katkı sağlayan dış sermaye güçleri, sırası geldiğinde, iç siyasi yapılanmalara da müdahil olurlar/olmaktalar! Bunu bilen yerel siyasiler, politikalarını belirlerken, bunları bilir ve ciddiyetle dikkate alırlar. Halkın isteklerine uygun hazırlanmış gibi görünen temel yerel politikalar, çoğunlukla kâğıt üzerinde kalır ve uygulanmazlar.

Yerel siyasiler, kendi seçmenleriyle bir araya geldiklerinde, hassas konuları gündeme getirmekten kaçınırlar!Bunlar, ekonomik faaliyetlerini anlatırken de, yanlış bilgileri kullanırlar. Burada düşünülen, ‘halkın bilinçsizliği’nden faydalanıp, onları bir süre daha oyalamaktır.

Ülkemize baktığımızda, yıllardır benzer düzenekler kurulmuş ve bu güne kadar tık demeden, işleyerek, gelmişlerdir. Aksine davranıp, olanları farklı yorumlamak, ya da başka türlü düşünmek, bir nevi insan aklına hakaret sayılır.

Ancak bizlerin, bu düzeneklerden ne zaman ve nasıl kurtulacağımıza dair çözümler, henüz meçhul! Bunu başardığımızda, eminim ki, diğer sorunların çözümleri kendiliğinden ortaya çıkacaklardır.