- Kategori
- Futbol
Daum'u anlamak

Fenerbahçe teknik direktör olarak Daum ile anlaştığı gün medyadaki spor yazarları genel olarak iki konuda mutabık kaldılar. Birincisi, Aziz Yıldırım'ın oldukça iddialı olan üç yıl üst üste şampiyonluk hedefi doğrultusunda maceraya atılmayıp, önceden denenmiş ve kısmen de başarı sağlanmış bir alternatifi tercih etmekte haklı olduğu, ikincisi ise FB'nin vizyon daraltıyor olması. Yani Avrupa macerasını 3 yıllık bir süre için erteleyerek, tüm gücüyle Turkcell Süper Lige konsantre olacağının açıkça görülmesi. Bu genel görüşlere bende kısmen katılıyorum.
Daum'un FB' deki Avrupa karnesi kırıklarla dolu. Lig karnesi ise bir o kadar iyi. Son dakikada kaçan şampiyonluk olmasa Daum FB tarihinde bir efsane, Sayın Aziz Yıldırım’ da sportif açıdan FB tarihinin en başarılı başkanı olarak kayda geçecekti. Belki de Denizli’ deki o kırılma anı yaşanmamış olsa, bugün arka arkaya beş, altı veya yedi FB şampiyonluğundan söz ediyor olacaktık.
Genel olarak katılmasam bile, pek çok kişiye göre Daum, halefi Zico’ nun kazandığı başarının da esas mimarıydı. Ancak kendi döneminde büyük hayal kırıklıkları yarattı. Avrupa kupalarında Daum yönetiminde 17 maç oynayan Fenerbahçe (Sion maçı da dahil), bu 17 maçta 6 galibiyet, 9 yenilgi ve 2 beraberlik aldı. 2002-2003 sezonunda ligde 6. olduğu için 2003-2004 sezonunda Avrupa kupalarına katılmayan Fenerbahçe, 2004-2005 sezonunda doğrudan katıldığı Avrupa Şampiyonlar Ligi’ nde 1. turdaki (D) Grubu'nda 3. oldu. Gruptan çıkamayan sarı-lacivertli ekip Avrupa kupalarına UEFA'da devam etti. İlk kez UEFA Kupası' nda 3. tur (32'ler turu) oynayan Fenerbahçe, İspanya'nın Real Zaragoza takımına elenmekten kurtulamadı. 2005-2006 sezonunda yine Avrupa Şampiyonlar Ligi' ne doğrudan katılan sarı-lacivertli ekip, 1. turdaki (E) Grubu'nu son sırada tamamlayarak Avrupa'ya veda etti.
Üstelik bu büyük başarısızlıklar FB’ nin hali hazırdaki kadrosundan çok daha güçlü kadrolar ile yaşandı. Pierre' li, Anelka' lı, Appiah' lı, Tuncay' lı, Aurelio' lu kadroları göz önüne getirdiğinizde durum net bir şekilde ortaya çıkıyor. Daum elindeki kadrolara güvenmeyen ve elinde ne kadar iyi bir kadrosu olursa olsun, Avrupa’ nın önde gelen kulüpleri ile baş edemeyeceğine inanan bir teknik adam. Bu inançsızlık yüzünden, sözlerinden ve hatta duruşundan bile okunuyor. Bu inançsızlığı nedeni ile ekibini üst düzey takımlara karşı motive edemiyor. Zico ise olaya daha basit bakıyordu. Futbol bir oyundu ve bu oyunu en az rakibi kadar kazanma ihtimali olduğuna inanırdı. Kadrosuna futbol oynama, oyundan zevk alma özgürlüğü tanır, maçlara rahat ve huzurlu çıkmalarını sağlardı. Ekibine desteğini her fırsatta hissettirirdi. Bu yaklaşım Avrupa devlerine karşı başarıyı getirmişti.
Daum üst düzey Avrupa takımları ile karşılaşırken, kendi takımındaki oyuncuları rakip takımların yıldız oyuncuları ile karşılaştırıyor ve bu karşılaştırma sonucu daha sahaya çıkmadan pes etmiş oluyor. Adeta maçı kafasında oynatıp, takımının kaybedeceğine hükmediyor. Gerçekçi ve genellikle de bildiğini okuyan biri olduğundan, bir süre sonra bunun aksi olabileceğine inanmamaya başlıyor. Kendi inandıkları var ve bu değişmiyor. Tabi bir süre sonra futbolcular da bunu açıkça hissetmeye başlıyor. Şampiyonlar Ligi’ nde gruplarda oyanan Schalke 04 ve Lyon maçları sonrası yaptığı açıklamaları hatırlayın. Üstü kapalı olarak yöneticileri, futbolcuları eleştirmişti. Daum’ a göre Avrupa’ da başarılı olmak ciddi bütçe meselesi. Dünya çapında yıldızlara sahip olmak gerekiyor. Bu bir noktaya kadar elbette doğru, ama ya inanç, motivasyon ve şans faktörleri? Daum bunları neden göz ardı ediyor? Zico örneği önümüzde duruyor. Fatih Terim ve Mustafa Denizli örnekleri de.
Ancak lige baktığımızda tam tersi bir durum görüyoruz. Eğer yöneticiler Daum'un eline Türkiye düzeyinde kaliteli bir kadro verebiliyorsa, bakış açısı değişiyor. Daum'un Türkiye’ de yukarıda saydığımız oyuncular ile neler yapabildiğini hepimiz biliyoruz. Çünkü Daum başarıya inanıyor. Türkiye'de karşısında kimsenin durmayacağına inanıyor. Kendi kadrosunu rakip kadrolarla karşılaştırdığında inancı güçleniyor. Maçları kafasında oynattığında kendi takımını galip görüyor. Bu sesine, duruşuna, bakışına yansıyor. Oyuncu bunu hissediyor. Özgüveni artıyor. FB' nin son maçta şampiyonluğu Galatasaray’ a kaptırdığı sezon, ikinci yarıda oynanan ve FB’ nin 4-0 kazandığı maçı hatırlayalım. Final haftasına birkaç hafta kala FB' li futbolcuların nasıl bir özgüven ile sahada oynadığını hatırlayalım. Kim düşünüyordu şampiyonluğun kaçabileceğini? Daum dahil hiç kimse.
Daum bu sene Aziz Yıldırım ve yönetiminin kendisine Türkiye ligini kazanma hedefi doğrultusunda bir kadro kurduğunu biliyor. Aziz Yıldırım, 3 yılda 3 şampiyonluk hedefi ile bunun sinyalini zaten verdi. Son derece zeki ve kurnaz bir hoca olan Daum' da bu sinyali kesinlikle aldı. Şimdi beklentilerde uzlaşmış durumdalar. Daum rahat, Başkan rahat. Daum’ un işi kolay değil elbette. Çünkü ne Galatasaray eski Galatasaray ne de Beşiktaş eski Beşiktaş. Üstelik Anadolu’ dan ciddi takımlar da ortaya çıkmaya başladı. Daum ligde de eskisi gibi rahat olamayacak. Ancak Daum’ un tıpkı ilk dönemindeki gibi Fenerbahçe’ nin ligde şampiyon olacağına dair inancı yüzünden okunuyor. Bunu taraftar da, futbolcu da, rakip de hissediyor. Bu FB adına belki de en büyük avantaj.
Spor yazarlarının Daum' lu FB'nin Türkiye’ de başarılı, Avrupa' da ise başarısız olacağına dair görüşlerine bir ölçüde katıldığımı belirtmiştim. Zaten yukarıda yazdıklarım bunu destekler nitelikte. Farklı düşündüğüm kısmı ise şu; Daum' lu FB' nin, Avrupa' da bu sene çeyrek final oynayabileceği görüşündeyim. Neden mi? Nedenini yine yukarıda açıklamıştım. Daum, üstün olduğunu düşündüğü her takımı alt edebilecek taktiksel ve moral stratejileri başarı ile uygular. İnanır, oyuncusunu inandırır. FB' nin mevcut kadrosu ise doğru çalıştırılır, doğru taktikle oynatılır ve motive edilebilir ise UEFA'da çeyrek finale kalabilecek düzeydedir. Santos, Emre, Alex ve Guiza’ lı bir FB esasen ciddiye alınması gereken bir takımdır. Hocası inandığı sürece daha üstü de zorlayabilir. Gerçekten de FB’ nin Daum ile ikinci döneminin ilk senesinde Şampiyonlar Ligi yerine UEFA Avrupa Ligi’ nde oynuyor olması bir şanstır. Buradaki takımların %75’ i Daum’ un yenebileceğine inandığı takımlardır. %70 ‘inden iyi bir kadroya sahip olduğunu düşündüğüne eminim. Bu durum Fenerbahçe’ nin başarılı olmasını sağlayacaktır. Umarım bu tespitimde yanılmam.