Davulun sesi hoş mu ne?

İzmir den sevgilerle,

Malumunuz hepimiz bit kadar bir virüsle altüst olduk. Hayatımız durma eviyesine gelmek üzere, fakat ne menem bir politikaysa bu bir türlü sokağa çıkma yasağını getiremiyorlar. E malum Türk insanının olağanüstü özgüveni olan '' bana bişey olmaz'' mantığı da yürürlükte. Hala pozitif sonuçlar çıkmakta. Ben işin bu kısmında değilim. Benimki biraz daha eve dönük, insana dönük şeyler. Bilmem yanlış mı düşünüyorum bu konuda, ama yazmak istedim.

Hepimiz eve kapandık şu sıralar. Bazı işyerleri vardıyalı çalışmaya başladı, bazıları evden, bazıları hiç gitmiyor, emekliler zaten evde (diye düşünüyorum :).  ) Hobilerimiz gelişti, ev temizlikleri tavan yaptı, klorak bağımlısı olan ev hanımları, yemek ustası olduk çıktık tüm hanımlar. Günün 18 saati mutfakta geçer oldu. Zaten bu virüsten ya obez olarak çıkacağız ya da nüfus patlaması yaşayacağız. 

Düşük gelirli ailelerin şu anda tek yaptığı yemek, içmek ve tv izlemek sanırım. Bizde öyle şu anda. Tv bağımlısı olduk çıktık, sürekli haber dinler olduk, hep gerginiz hep diken üstünde. Arada eğlenceli birşeyler izlemek istiyoruz ama o da yok. Eğlenemiyoruz. Geçen akşam İşin Aslı diye bir program var, onu izliyorum. Denk geldiği zaman izlemeye çalışıyorum. Bazen güzel konuklar ve konular oluyor. Dediğim gibi BAZEN!!

O akşam konuk bir psikiyatr dı, adam konusunda iyi bir adam. Fakat sunucunun o kadar çok konuşası var ki, uzmandan çok daha uzman neredeyse. Aslında konuk dr. çok iyi yorumlar yapıp, çok ta iyi fikirler veriyor ama fırssat bulursa. Konu, insanların evlerinde stres yaşamaları, depresyona girmeleri, psikolojilerinin bozulması . Fakat sunucuya göre bu bir şımarıklıkmış. İnsanlar ayıp ediyorlarmış bunları yaparak. İnsan sıkılırmıymış, sıkılmak lüksmüş. Neredeyse namkör diyecek bize. Burada durun bakalım Sayın s unucu!!! İnsanlar aç aaççç, parası yok, işi yok, evi yok. Tabiki sıkılacak, tabiki eşine çocuğuna saracak. İşsiz bir insana o ev, o yatak tabiki batacak. Akşam yiyecek ekmeği yoksa, yanacak sobası yoksa, eşinin, çocuğunun yüzüne bakamıyorsa tabiki o ev batacak ona. Ay sonunda ödenecek faturaları varsa, ev kirası varsa tabiki depresyona girecek. Belki siz böyle bir hayat yaşamıyorsunuz, ama dışarıda böyle hayatları yaşayan milyonlar var. Oturduğunuz yerden ahkam kesmek kolay. O mini etekle, kırmızı ayakkabılarla, şık şıkırdım hallerle olmuyor bu işler Aslı Hanım. Hayat sizin sandığınız gibi değil yani. Evde oturmanın çoook ağır bedelleri var bu memlekette. Yokluğun kolgezdiği, yaşamanın hergün daha çok zorlaştığı bir ülkede yaşıyoruz bilmem farkındamısınız. 

İnsanların canı burnundayken, birçok zorlukla savaşırken lütfen biraz daha dikkatli konuşup, dikkatli youmlar yapalım. Biraz insaf!!!