Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '13

 
Kategori
TV Programları
 

Dedem sen ölme ! Ben büyümeyeceğim.

Dedem sen ölme ! Ben büyümeyeceğim.
 

Karadayı, Kenan imirzalioğlu,çetin tekindor,berguzer korel


Nazif babanın dışarı çıkmasının zamanı gelmişti. Artık onu sahalarda görmek güzel, yakında her ne kadar başları beladan kurtulamayacak olsa da dışarıda olmak, içerde olmaktan iyidir. Aile önemlidir. Birlik beraberlik, evde büyüklerinin olması, büyüklerinden, abilerinden, ablalarından çekinmek güzeldir. Şimdiki nesil gibi abi, abla diyememe krizi yoktur. Şimdi yirmi yaş büyüğü olsa abi, abla denmez ismi ile hitap edilir. Biraz örf adetlerimizi unuttuk. Bu açıdan bu dizinin bu olayı anlatmasını seviyorum. Hatta Orhan Mahir'e vur abi ne de olsa sana elim kalkmaz diyordu, öyle adetlerdi bizdeki adetler. Nazif babanın incili çavuş ve veresiyenin doğuşunu anlatışı çok güzeldi. Hatta evinde sabun kokuyor her yer dedi. Lavanta kokardı, Yasemin. En güçlüsü yani erkeği en kudretli yapan arkasındaki kadınıdır. Kadını sağlamsa erkek yıkılmaz, bilir onu vezir eden hanımıdır. Öyle saygı vardı, eskiden bir erkeğin hanımına. Geçmişte televizyon yokken sohbet vardı, gaz lambasında, sokak kapısında aileler toplanır sohbet ederdi. Şimdi yanındaki telefonda bir şey paylaşmaktan, yüzüne bakıp da iki sohbet edemeyen gençlik var. Seninle paylaştığı andan çok sosyal mecradaki paylaşımını daha fazla önemseyen insanlar. Oysa ki ne hasretlikler vardır. Mesela bir dedenin dokunuşu. Torununu sarışı, bebek kokusu gibidir. Dede kokusu, parfümle gelmez. Muadilde olmaz. Başka yerlerde arama, yaşıyorsa Deden yasla başını omzuna, çek kokusunu içine.

Sabahın erken saatinde işe çıkılır, dükkanın varsa gün doğumunda iş yerinde olursun. Karadayı'nın da Nazife dediği gibi ” bu eşiği sağ ayağınla geçersin.”  Dükkanın beti bereketi kaçar yoksa, dükkan böyle açılır, siftah için, iyi bir iş için, şimdi kaç kişi bunlara dikkat ediyor. Bu yüzden seviyorum bu diziyi, günler geçtikçe unutuluyor adetler, tavırlar, edalar.

Dede sen ölme !  Ben büyümeyeceğim, Yeter ki sen ölme !  hangi torun dedesi ölsün ister, genellikle dedeler, balardan bile daha yakındır. Çünkü babanın kızacağı şeye dede kızmaz. Toruna kıyamaz. Zannetme ki o dede hep kıyamaz, babayken oğluna kıyabilir, ama sonra torun olunca oğuldaki gibi sert davranamaz. Çünkü kıyacak olan artık Dede değil, torununun babası oğludur. Telaş etmesine gerek yoktur. Zira oda bir gün Dede olacaktır. Hani dede diyor ya ben bir gün gidince, sen de bir baba olacaksın, orada çocuğunun gözlerinde kendini göreceksin.

 

Bir devir bayrağını bir sonrakine teslim eder. Ama hiç bir baba, oğul ölümü görmemelidir. Oğullar, babalarından sonra ölmelidir. Bakalım haftaya Nazif torunu nasıl kurtaracaklar. Orhan gerçekten ölecek mi hepsi haftaya belli olacak.

Aşk cephesinde sahil manzaralı çaycımızda, ( ne de olsa ilk aşk yuvaları ) bizim aşk bülbüllerinin konuşması. ”Başka türlü susmayacaktın Hakime hanım.” deyip öpmesi Hakime hanımı, Seviyorum bunların cilveleşmelerini, Hakime hanımın inatçı aşık hallerini. Mahir'in sabah akşam onu düşünmesini. ” çok fena bir şey oldu Feride, aklımdan çıktığın bir an bile yok.” ne fenadır, nefes almazken nefes almanın ne demek olduğunu anlamak. Sevdiğinin kaybında cehennem ateşinde yanmak. Bak komiser Songülsüz durabiliyor mu ? duramıyor. Sabahına okula gidiyor. ” sana mektup yazdım, dün verecektim. Vazgeçtim vermekten, sonra vazgeçmekten de vazgeçtim. Şimdi buradayım cevap vereceksen yarın yine burada olacağım ” diyebiliyor. En güzel aşklar sizin olsun. İyi haftalar.

Murat sarı

murat.sari@televizyondizisi.com

(12.03.2013 )

 

 

 
Toplam blog
: 52
: 1367
Kayıt tarihi
: 25.11.12
 
 

Düşüncelerimi, hayallerimi, bilgilerimi paylaşmayı seviyorum, dünyaya birbirimizi anlamak çin gel..