Deja vu

Üniversiteli alıngan garsona armağan ettiğim kitabı tekrar aldım... D&R’ın tombik çalışanı şaşkın gözlerle bakarken açıklama yapmak zorunda hissettim;

“ Birine hediye ettim de...”

“ Okumadan mı?”

“ Evet.”

“ Bizim için hava hoş!”

&&&

İşten ayrıldıktan sonra küçük bir kitapçı açmayı kafama koymuştum... Çay bahçesinin Ulu Bilgesi Ömer Ağabey yüzünden caydım...

“ Kimse kitap okumuyor oğlum Ali”

“ Başka işin mi yok çocuğum...”

“ Gir bir yere çalış tıkır tıkır maaşın gelsin”

“ Boş ver gel çay bahçesine laflayalım...”

Silivri’de sinema yok!

D&R yok!

Epsilon’un Maksi’nin içinde bir mağazası vardı, aşırı ilgiden kapandı!

Açacaktım küçük bir kitapevi ucundan sebeplenecektim hem okuduğum kitaplar bedavaya gelecekti...

&&&

Geçen gün arkadaşlarla sohbet ediyoruz, lafın bir yerinde Silivri’de sinema olmadığını söyledim, inanmadılar, nüfusu sordular, söyledim...

Konuşulanların detaylarını burada dillendirmesem daha iyi, kimsenin hoşuna gitmeyecek çünkü...

Yahu bir sürü yatırımcı var hiç olmadı biri ön ayak olsun da yazlık sinema açılsın...

Yazlık sinema dediğin ne?

Öreceksin dört metre bir duvar, beyaza boyayacaksın etrafını çevireceksin sandalyeleri koyacaksın oldubitti...

Sinemanın yanına bir de büfe konduracaksın, gazoz sat, tost sat... Hem nostaljisi olur, insanlar sırf bunun için Silivri’ye gelir...

Arada bende dondurma satarım, sattırırlarsa! “Alaska var Frigo var...”

&&&

Neyse; ikinci yirmiyi kaptırdım D&R’a John Hart’ın Dejavu isimli kitabını bir kez daha aldım, sabaha kadar uyumadım, kitap uyutmadı daha doğrusu, okudum, bitirdim. Klavyenin başına oturmaktaki maksadım kitabı anlatmaktı...

Kahramanımız Bay Work bir avukat, babası da avukat... Kız kardeşi defalarca intihara teşebbüs etmiş, tam başarılı olmak üzereyken bizim Work tarafından kurtarılmış... Ayrıca laf aramızda lezbiyen, bir kız arkadaşı ile beraber yaşıyor...

Kahramanımızın sosyetik bir karısı var; Barbara, kitabın ilk sayfalarında çok cana yakın bir portre çiziyor ama ilerleyen bölümlerde anasının gözü bir kadın olduğu ortaya çıkıyor...

Work babası ile beraber çalışıyor... Birlikte çalışan baba ve oğulları bilirsiniz... Şirketi baba yönetir, oğlu her fırsatta arkadaşlarına günün birinde ihtiyarı nasıl sepetleyeceğini anlatır...

Kitapta baba birden bire ortadan kayboluyor, on sekiz ay sonra boş bir alışveriş merkezinde dolaba sokulmuş olarak kafasında iki kurşunla bulunuyor...

Polisler Work’u şüpheli olarak takibe alıyor...

Ortada 40 milyon dolarlık bir miras, katil, on'a yakın şüpheli, bir sevgili, bir lezbiyen sevgili, hırslı bir dedektif, eski dost bir savcı, bir özel dedektif olunca kitap inanılmaz bir hale geliyor...

Okuduğum onca kitaptan sonra kitabın başından sonunu tahmin eder hale geldim ama bu defa başarılı olamadım...

Lafın özü; tavsiye ederim...