Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bugün...

Bugün...
 

Kalabalığı görünce meraklandım, karşı kaldırıma geçtim, o sırada polisler elleri kelepçeli bir adamı minibüse sokmaya çalışıyorlardı...

Adam tükürükler saçarak bağırdı

“ Böyle olsun istemedim!!!”

Yaşlıca bir adam haykırışa mırıldanarak cevap verdi;

“ Ne olsun istedin peki?”

Fısıltısını duyduğumu anlayınca yüzüme baktı, arkasını döndü gitti...

Sedyeye uzatılmış ceset torbasında biri vardı, dikkat ettim kadın mı, erkek mi olduğunu anlayamadım!

&&&

Ambulans sirenleri uzaklaşmaya başlayınca, kalabalık da dağıldı...

Apartmanın basamaklarına çömelmiş küçük bir çocuk ağlıyor, ev kıyafetleri ile yalınayak dışarı fırlamış iki kadın çocuğu teselli etmeye çalışıyor, ikisi de başarılı olamayacaklarını biliyordu...

Yağmur, bütün pislikleri temizlemeye niyetliymiş gibi şiddetini arttırdı...

“ <ı>Belki bu yüzden son günler de bu kadar çok yağmur yağıyordur” diye geçirdim içimden...

&&&

Eskiden çok gittiğim kafeteryanın ikinci katında aldım soluğu...

Saygı ile yanıma gelen garsona çay söyledim, ardından sigaramı yaktım...

Öğrenciler vardı daha çok...

Çok gülüyor, çok konuşuyorlardı...

Umursamıyorlardı...

Genç bir adam yanındaki orta yaşlı kadının saçları ile oynuyor, bir şeylere ikna etmeye çalışıyordu...

Bence; kadın çoktan ikna olmuştu... Hesabı ödeyip kalktılar... Çok geçmeden kadın koşa koşa geri geldi, çantasını unutmuştu!

&&&

Yeni aldığım kitabın kapağı ıslanmıştı, elimle sildim arkasında Wall Street Journal’ın yazdığı yorumu okudum

“ Sayfaları çevirirken nefesinizin kesildiğini hissedeceksiniz!”

<ı>Ne kadar iddialı bir cümle bu böyle diye aklımdan geçirirken...

İkinci çayı getiren garson kitabı göstererek; “ filmini izlemiştim” dedi...

“ Alırken ben de öyle düşündüm ama bu o değil” dedim...

“ DEJAVU işte” diye ısrar etti...

Aklıma apartmanın merdivenlerinde oturan çocuğun gözleri geldi, garsona karşılık vermedim...

Boş bardağı alıp uzaklaşırken kırılmış olabileceğini hiç düşünmedim...

Üçüncü çayla birlikte hesabı da istedim...

Garsonun bozulmuş yüzünü o zaman fark ettim...

Yanıma yaklaştı sesi buruktu;

“ Garsonum diye beni küçük görüyorsunuz ama ben üniversitede okuyorum” dedi...

Neden bu cümleyi kurmuş olabileceğini anlayamadım önce...

“ Üniversitede ben de inşaatlarda çalışmıştım” diye karşılık verdim...

“ Koltuğunuzun altında kitap gezdiriyorsunuz diye kendinizi entelektüel sanıyorsunuz...”

Son söylediği ile yarama dokunmuştu... Sabırla “bu kitap o değil” dedim, kitabı ona doğru uzattım, nazlandı sonra aldı...

“ Senin olsun” dedim çıkarken...

&&&

Arabamın arkasına başka bir araç park etmişti... Başka zaman olsa deli olurdum ama nasıl olsa vaktim çoktu...

Beklerken radyo kanaları arasında kısa bir tur attım... Ruh halime uygun bir şeyler bulamayınca cd dinlemeye başladım...

Yağmur yağıyor Fahir Atakoğlu’nun parmakları piyanonun üzerinde dolaşıyor, “Gözyaşı” çalıyordu...

Beşinci defa dinlerken, arabanın sahibi telaşlı adımlarla geldi... Etek ceket giymiş bir kadındı...

“ Bayan Kuaförü” yazan tabelayı gösterdi... Suçluymuş gibi gülümsedi... Sanırım ben de gülümsedim...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara