Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '18

 
Kategori
Öykü
 

Dem

Gece olanca güzelliğiyle raks ediyordu gözlerimin önünde. Sanki ilk uykusuzluğumdu ilk buluşmamızdı onunla. Dalgaların, kıyıya vuruşu hırçın bir genç kızın ailesiyle mücadelesini düşündürdü. Antikacıya gidiyorum, eski naftalin kokusu sızıyor burnuma oda parfümü kokusuyla daha ilk girişte. Bir kaç sohbet ediyoruz , onu da geçmişte bırakıyorum. Bir tekel bayii gördüm içeri girip şarabımı alıyorum. Dünyanın kahrını sırtıma yüklemiş gibi yürüyorum sokakta. Az sonra iki sevgili geçiyor yanımdan dünyalar onların pek mutlular,kız çocuğun gözlerine şefkatle bakıyor. Çocukta aşkla. Biraz daha yürüyorum tabi bu sırada yanımdan arabalar geçiyor yol pek ıssız bu saatlerde canım. Güne de çok yakınız geceye de...Az ilerde bir köpek gelen geçene bağırmaktan yorulmuş gibi , sabahtan beri çoğuyla uğraştım sen geç hadi uğraşamam  dermiş gibi yanımdan geçiyor tin tin , hasbam diyorum yarı ayık kafayla. Bağırmak hakkım gelenek bu ama bugün gök ayrı bir güzel tüm hırçınlığıyla ona karşı gelmek yerine onun raksını izliyorum. Bir kaç ev bir kaç konak ara sokaklarda izbe gecekondular herkes bir ayrı alemde. Ortak bir noktamız yok,misal benimle şu vakitte şu saatte aynı yolda kim çıkar şaşarım... Ağaçlar var yer yer gölgeleri geçmişte sevindiren şimdiyse fazlalıkmışçasına istenmeyen. Bir ağaç dibinde sokak lambası ve bir duvar ne duvarıydı, bilemem. Oturuyorum duvarın dibine koyuyorum şarabımı yere... Yıldızlar sanki tanrı onları bilerek benim için yaratmış gibi hissediyorum şuan. Sonra yağmur damlaları yüzüme vuruşları o tenime deyişleri. Bir ürperiş getiriyor sinirlerime. Sokak lambası yüzüme yansıtıyor ışığı , yaban şey. Sanki önceden sen vardın, hadi gel gel kimi seçerler soralım diyorum. Sahi ya kimi seçerler , beni mi? lambayı mı? Sanırım lambayı ihtiyaç meselesi çıkar ilişkisi üzme canını diye kendime anlatıyorum , ikna ediyorum... birazdan mecburen kabullenir yada sızınca unutur zaten. Sahi ya kim kabullenir kim unutur o kim ben kimim. Tanıştırayım,ben... Yoldan siyah bir araba geçiyor, korkmuyorum niye korkayım. Şarabımı yudumlamaya devam ediyorum. Gün benim an benim zevk heyecan dünya benim . Şuan gökler benim  görebildiğim kadarıyla ,gördüğümü vermem ,gerisi  kalabilir...
Az sonra gece ile gün aha şu dağın ardında bir kavgadır başlattı... Lambadaki ışık söndü... Güzellikler, her çıplak zihinde  ayrı renk aldı. Şarabım bitti,en çok ona üzüldüm. Hasbam ,tintin yanıma geldi. Biraz sevdim okşadım başını. Sonra o da başka hasbayı gördü. Koştular birden uzaklaştılar. Uykum geliyordu , yorgun gözlerimin halkalarına gecenin o raks hali fecr oldu. Ağaç , yüzüme vuran güneşten korudu beni . Vefalı varlık vesselam. Ve tepemde uçuşan sineklerle mücadele ederken uyuya kalmışım... Uyandığımda gün ortalarıydı demim bitmişti yenilemek gerekti. Kalktım doğruldum yavaşça ve öpüşmem bir oldu toprakla... bir gülmedir tuttu beni ,elimi kaldırıp işaret parmağımla göğe doğru seslendim sen sen ah sen yok musun ?  Derken ansızın bir soru belirdi içimde,korkuya kapıldım .Var mısın ? Gökte misin?... diye düşünürken. Önümden geçen bir kadın endamlı,kibar cinsten bir güzel,önüme üç beş kuruş para attı. Dilenci sanmış beni herhalde dedim sonra bir gülmedir tuttum hemen anladım. Her yerdeyim ben diyordu sanki bu bir mesajdı belki. Doğruldum yerimden , konuşmayı kestim demimi aldım. Aynı başka bir ağacın gölgesine doğru yola çıktım... Ah tanrım sen onu da benim için yarattın. Bakalım orda geceye ne denli sahip olacaktım... Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler... demişler. Yolculuğuma devam ettim. Bağırdım dolu sokağa ,ben gidiyorum benim olanı bulmaya...
 
 
Toplam blog
: 14
: 142
Kayıt tarihi
: 01.11.17
 
 

TERAKKİ VAR TEKAMÜLE DOĞRU  ..