Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Demokrasi paneli

Demokrasi paneli
 

(Yeni düzen tartışmaları)

Rıza Gedikli- Sayın Korkut, söylediğiniz gibi Türkiye’de sistemin yeniden yapılandırılması gerekli. Ancak önerdiğiniz ve adına Halk Demokrasisi dediğiniz sistem pek böyle hazırlıksız, incelenmeden, araştırılmadan, sindirilmeden halkın önüne konulmuyor mu sizce?

Mahide Gürtan- Evet, demokrasi gelenekleri yüzyıllar içinde oluşur. Yanlışları, eksikleri yaşanarak görülür. Siz kendi kafanıza göre bir demokrasi icat etmişsiniz; alın bunu, uygulayın diyorsunuz.

Kerim Korkut-Sayın Rıza Bey ve Sayın Mahide Hanım, klasik demokrasi okurken doğru; yaşarken yanlıştır. Yani sistemi kuranlar edebiyat yapmışlardır. Klasik demokrasi bir göz alıcı yalanlar manzumesidir. Balzak’ın Vadideki Zambak romanı gibidir. Her çağda okuyabilirsiniz.

Günümüz demokrasisinin(klasik demokrasi) belki binlerce yıllık bir geçmişi var ama hala insanlar mutsuz. Dünyadaki birkaç şanslı ülke örnek gösteriliyor. Bu ülkelerin özel durumları var. Arazileri verimli. Nüfusları az. Eğitim ve kültür ileri seviyede. Değil demokrasi, krallıkla yönetilseler bile fark etmez.

Tam mutluluk diye bir şey yoktur. Hiç bir düzen bunu sağlayamaz. Tanrının düzeninde bile bu mümkün değildir. Çünkü Tanrı kusursuzdur ama insanlar değil. Bu nedenle Halk Demokrasisi en iyi değil, daha iyi bir düzendir.

Sorularınızda üstüne basarak vurguladığınız altyapıya gelince. Bir kere hazırlıksız olduğumuz doğru değil. Bu sistemi otuz yıldır düşünüyoruz. Sizin deyişinize göre Halk Demokrasisini ortaya atalım ve hazım süresi olarak da kıyametin gelmesini bekleyelim.

Necati Ergenç-Temelleri ta eski Yunan medeniyetinde atılan demokrasi düşüncesinin binlerce yıl içinde toplumların hayatında kökleşmesinin sizce bir önemi yok mu? İnsanların diri diri yakıldıkları çağlardan geldik buralara.

Kerim Korkut-Kusura bakmayın. Size katılamayacağım. İnsanlar günümüzde yine diri diri yakılıyorlar. Sivas’ta 37 kişiyi Roma imparatoru Neron yakmadı herhalde. Ayrıca klasik demokrasiyi her ne kadar reddediyorsak da içerdiği eşitlik, özgürlük ve insan hakları gibi kavramlar yeni demokraside de var. Yani tamamen farklı bir düzenden söz edemeyiz.

Aytuna Cenker-Sisteminizdeki en çarpıcı yön temsil kavramının neredeyse ortadan kaldırılması. Demokrasilerde halk, temsilcileri vasıtasıyla siyasi iradesini ortaya koyar. Herkes siyaset yapamaz ki. Çoban ne anlar ülke meselelerinden?

Kerim Korkut-Katılıyorum; siyaseti ehil kişiler yapmalıdır. AYB(Ana Yönetim Birimi) mensupları üniversite mezunu. Oy hakları %50. Mesleki uzmanlar büyük oranda üniversite mezunu. Oy hakkı özel kanunlarda(bilgi ve beceri gerektiren iş, meslek ve sanatlarla ilgili kanunlar) %25. Halkın %50(özel kanunlarda %25) oy hakkı var ama oy kullanmak zorunda değiller. Halk dediğin 70 milyon insan. Hiç kale almamak olur mu? Aşiret yönetmiyoruz. Çağımızda insanların görüş ve düşünceleri önemlidir.

Temsilcilik kavramı ticari ve ekonomik konularda işi gücü olan kimselerin yerlerine birilerini koymaları şeklinde bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Fakat temsilciler adlarına iş yaptıkları kişileri hep kazıklamışlardır. Ülkemizde muhasebecisinden ağlamayan mükellef yoktur. Yeni düzende yolsuzlukların sıfırlanması amacıyla temsil yetkisi kişilerden alınıp devletin ilgili konudaki birimlerine devredilmiştir.

Siyasi temsilcilik ise çoban koyundan anlar diyerek onun adına ülkeyi yönetmektir. Buradaki temsilciler de sahtekâr çıkmıştır. Vekilliği rant kapısı olarak görmüş koltuk derdine düşmüşlerdir. Yani ekonomik ve ticari kazıklanmaya bir de siyasi kazıklanma eklenmiştir.

Mahide Gürtan-Söylediklerinizden ikna olmadım. Ben sisteminizi onaylamıyorum. Her tarafı şüphelerle dolu. Halktan hiç oy kullanan olmazsa (ki bu da bir ihtimal değil mi) ne olacak? Yalnız itiraf edeyim ki şu %50, %50 denge olayı mükemmel. Şeytanın aklına bile gelmez. Sistemin en ilginç yanı. Seçilmişler başına buyruk hareket edemezler. Çünkü oyları tek başına bir işe yaramıyor. Aynı şey halk için de geçerli. Birlikte hareket etmeye mecburlar. Halk devlet bütünleşmesi sağlanmış.

Aytuna Cenker-Ben de Mahide Hanım gibi halkın oy kullanmama ihtimaline taktım. Sayın Korkut, sistemi kaleme alırken bu konuyu düşünmediniz mi? Ben de %76 sınırına tek kelimeyle bayıldım. İnsanların büyük çoğunluğunun istemediği bir şey niye kanun olarak çıksın ki? Ama bunu sağlamak sanki bana biraz imkânsız gibi geliyor. Yani böyle bir orana hiçbir şekilde ulaşamazsınız. Sistem bu yönüyle ütopya. Ama çok güzel. Keşke gerçekleşse.

Kerim Korkut- Teşekkür ederim hanımlar. Ağaç Hareketi sistem yazılarını yazmaya başladığımda bir cümle kullandım.”Biz Ağrı Dağı’nı yerinden kaldırmaya çalışacağız”. Mükemmel hiçbir zaman elinizin altında değildir. Bu nedenle mükemmel ve imkânsız kelimeleri bazen birlikte kullanılır. Ağaç Hareketi düzeninde daha böyle birçok gerçekleştirilmesi zor görünen düşünceyle karşılaşacaksınız. Aytuna hanımın %76 gerçekleşemez endişesi bu cümlelerle değerlendirilmeli.%51 çoğunlukla bir kanunu çıkarsanız neye yarar? Kalan %49 sizi rahatsız etmeyecek mi? Güneşe itiraz eden var mı? Siz de güneş gibi kanunlar çıkarın.

Necati Ergenç-Halkın oy kullanması mecburi değil. Bu durumda halktan hiç kimse oy kullanmazsa ne olur, sorusu yazılarınızda cevaplanmamış. Ancak ben Kerim Bey’in yeni demokrasi hakkındaki yazılarını özenle okudum. Kendisi böyle küçük yazılarda çok geniş sistemleri tüm yönleriyle ortaya koyamayacağını, yüzeysel olarak ana konulara değindiğini ve detayları ileride yazacağını söylemişti.

Rıza Gedikli-Lütfen Necati Bey bu detay mı? Ama sistemin yazım süreci devam ediyor. Hem Sayın Korkut halkın kanunlara oy kullanmaya teşvik edileceğini söylüyor. Gerekirse oy kullananlar arasında yılda 1000 adet konut çekilişi yapacağız diyor. Bu teşvik herkesi sandığa koşturur. Bir dakika sürecek çocuk oyuncağı bir işlemi 1000 konutta şansım olsun diye, olmadı ülkemin yönetiminde benim de söz hakkım olsun diye herkes yapar.

Aytuna Cenker- Ülkedeki egemen güçlerin varlığı hiç göz önünde tutulmamış. Halkın dediği olursa iç savaş çıkar. Patronlar kendilerini dışlayan bir yönetime razı olmazlar.

Kerim Korkut-Hep aynı konu. Ülke üç buçuk patronun mu yoksa 70 milyon halkın mı? Kanunlar birilerinin istek ve dayatmasıyla çıkarıldığı sürece bu ülkede huzur olmaz. Halk koyun gibi güdülmekten bıktı.

Necati Ergenç-Şu AHE kanunları konusunu da konuşmalıyız. İsim değişikliğini anladık. Gerçi buna ne gerek vardı ama neyse. Siz zaten AHE kanunlarının T.C kanunları demek olduğunu açıklıyorsunuz. Ben asıl tek kanun kitabına taktım. Bana uygulama zorluğu olur gibi geliyor.

Kerim Korkut-Kastettiğimiz pek kitap sayılmaz. Her konunun ayrı olarak nüshalanıp numaralandığı bütün konuları kapsayan kanunların bir bütün olarak bir arada olduğu bir sistem. Bu kitap olur. İnternet olur. Ya da başka bir şekil. Herkes, her birim kanunda kendisiyle ilgili(örgütlü her iş, meslek ve sanat birimi desek daha doğru olacak) kanun nüshasının bir örneğini alıp çalışma yerinde bulunduracak.

Mahide Gürtan-Burada iki tane büyük sorun ortaya çıkıyor. Birincisi anladığım kadarıyla anayasa yok. İkincisi ise kanunlar özel. Genel kanun yok. İkna olmadığımı söyledim. Böyle boş şeylerle zamanımızı almayın lütfen!

Kerim Korkut- İkna olmak istemezseniz ikna olmazsınız. Anayasada yer alan tüm konular ilgilendirdiği birimle alakalı kanunların içinde zaten var. Örneğin devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu Yönetim birimiyle ilgili kanun nüshasında yer alıyor. Genel kanun insanların uymadığı kanunlardır. Biz imparatorluk yönetmiyoruz. Padişah fermanı gibi kanun olmaz. Kanun dediğin toplum hayatını düzenler. Herkes tarafından uyulması istenen ortak kuralar hiçbir zaman başarılı bir şekilde uygulanamaz. Kanunun etkili olması için özel olması gerekir.

Aytuna Cenker-AYB (Ana Yönetim birimi)’nin seçim yöntemi bir zekâ harikası. Binlerce kişi ülkeyi yönetmek üzere müracaat ediyor.1000 kişi lazım bize diyorsunuz. Kişiler belirli yöntemlerle kapasitelerini ortaya koyuyorlar. Herkes kendisi dışındaki adaylara 1 den 100’e kadar oy veriyor. İlk 1000 kişi finale kalıyor. Elbette ülkeyi en iyi yönetecek kişileri yine ülkeyi yönetmek için kendisi aday olmuş ya da gösterilmiş kimseler bilir. Çok zor olacak ama bu eleme periyodunda da finalde olduğu gibi adayların gizlenmesini sisteme eklemeniz gerçekten doğru olmuş. Zira bu binlerce yönetici adayı birbirlerini tanımasalar bile etkilenme ve taraf tutma durumları yaşanabilir. Finale mutlaka hak eden gitmelidir. Seçim kriterlerin ve eleme, deneme, sınav prosedürlerinin özenle hazırlanmasını diliyorum.

Mahide Gürtan-Boşuna çenemizi yoruyoruz. Ülkeyi yönetecek insanlar böyle seçilir mi? Sanki pop star yarışmasındayız.

Kerim Korkut-Otel köşelerinde, kapalı kapılar arkasında yapılan gizli pazarlıklarla daha iyi seçilir değil mi? Parti genel başkanının iki dudağı arasından çıkacak sözle daha dürüst seçim yapılır değil mi? Sadece parası olan zengin kimselerin vekillik için müracaat ettiği, parti merkezinde adaylar için mevkii ve şöhret araştırması yapıldığı aday belirleme süreçlerinde daha iyi seçim yapılır değil mi?

Rıza Gedikli-Valla Kerim Bey ben size baştan beri destek veriyorum ama sanırım özellikle ilk eleme konusunda Mahide Hanım biraz haklı. Üniversite mezunu olmak, sağlıklı olmak ve 30–50 yaş arasında bulunmak kriterlerini taşıyan ülkemizde bir milyon kişi çıkar. Her taraf kuyruklarla dolar.

Necati Ergenç-Ben size katılmıyorum. Herkes kapasitesini bilir. Kolay mı öyle vekillik için aday olmak. Hem de 6000 lira gibi bir maaşla cazibesi yok ki. Bence bu işi gerçekten isteyenler aday olacaktır. Bunların sayısı da on binleri geçmez.

Aytuna Cenker-Bu konuda ileride sizden tekrar bir panel alalım Sayın Korkut.

Kerim Korkut-Olur efendim. Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum. İyi akşamlar!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..