Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Demokrasi ve referandum

Sayın okurlar 21 Ekim'deki referandumun -eğer son değişiklikler yapılmasaydı- sonuçları inanılmaz bir hukuki sürece yol açabilecekti. Bir anayasa değişikliği maddesinde nasıl bir hukuki kaos yaratabileceğimizin örneğidir bu olay. Daha önce de yazdığımız sanırım bir içtüzük maddesi (meşhur oturum açılış yeter sayısı 367 olayı) sorun olmuş ve bugünlere gelmiştik. Şimdi düşünün teorik seçilmişlerinin, yani nispeten fikirsel farklılıkları nedeni ile yöneticilerinin bu maddeleri bu şekilde yazdıkları, teklif ettikleri, onayladıkları bir toplumuz. Bu konuyu bir kenara koyalım.

42756. kez demokrasinin aşırı basit tanımına gelelim. Gizli oy, herkesin oyu eşit sayılır -1-, açık tasnif ile belli bir yaşa -yani yaş bu arada aklı ermiş doğru karar verebilecekler için belirleyici kriter- gelmiş insanların ülkeyi belli bir süre ile yönetecek siyasileri seçmesi tanımıdır sanırım. Buna kısaca temsili demokraside diyebiliriz. Toplum kendi adına karar verecek kişileri siyasi partiler ilişkisi ile seçer. Bu seçilenler artık istisnalar dışında herşeyi topluma sormazlar. O yetki belli bir süre için alınmıştır. Belirli bir büyüklükteki -her bakımdan- ülke içinde aksi anlamsız olur. Sanırım demokrasi tanımında da mutabığız. Bunu da bir kenara koyalım.

Aşağıda yazacaklarım bana göre kesin olarak doğru olmasına karşın demokratik bir düzenden de asla vazgeçmemeliyiz. Bunu da bir kenara koyalım.

Şimdi biz neyi seçiyoruz? Veya dünyanın her ülkesindeki demokrasilerde halk neyi seçer? Ülkeyi belli bir süre, siyasi ve ekonomik açıdan alacağı kararlarla savaşa sokmaya kadar yetkili bir yönetimi seçerler. Yani biz öylesine kararlar vermeliyiz ki, seçtiklerimiz, ceza hukukundan, faiz oranlarına, sınır ötesi operasyondan, elektrik zamlarına, yatırım teşvikleri dağıtımından, istihdam politikalarına doğru seçimler yapsınlar.

Allahaşkına meşhur 301. maddeye bakın. Dikkat edin; kalksın kalkmasın aşamasında dahi değilim daha. Sadece yazılımı yüzünden, yazılım şekli yüzünden ne halde bu yasa. Ve şimdi ilk paragrafı düşünün, sadece bir takvim yılı içinde seçilmişlerin yazım tekniklerine ve bunun yol açtıklarına bakın. Sonra tüm siyasi partileri geçmiş ile göz önüne getirin. Konya ovasının kurutulmasının kaç siyasi iktidara denk geldiğine bakın. Ama sonra birde şunu düşünün, kim seçti? Siyasiler hangi toplumdan çıktı, biz hangi siyasilere oy verdik? Şimdi düşünün, birde bu toplumda her konuyu bir anayasa değişikliği ve tabi referandum haline getirir, bak halkda onayladı veya bak halkda onaylamadı derseniz sonuç ne olur?

Sayın okurlar yineliyorum demokrasiden vazgeçmemeliyiz. Demokrasinin getirdiği sonuçlara saygı duyarak kabullenmeye ve değişiklik taleplerimizi yine demokrasi sınırları içinde dile getirmeye alışmalıyız. Ama şunu da kabul edelim, çağımızda ve özellikle ülkemiz durumundaki ülkelerde demokrasinin -temsili veya ikide bir referandumlu olanı- kısa vadede olumlu sonuç verebilmesi için seçicilerin belirli bir toplumsal, kurumsal, uzun vadeli, analitik düşünceye sahip, izmlerden uzakta gerçekçi çözümler üretebilen nitelikli insanlar olabilmesi gerekir. Ancak böylesi bir kaynaktan doğru oluşumlar çıkabilir ve ancak doğru seçicilerde en doğru oluşumu seçebilir.

Elinizi vicdanınıza koyun. Sn. Çetin Altan' ın deyimi -yanlış belirttiysem özür dilerim- ile Türk' ün Türk' e propagandasını bırakıp düşünün. En basit örneği ile siz şeridinizde köprünün akmasını beklerken, emniyet şeridine girenlerin, en iyimser hali ile bekleyenlere eşit olduğu veya girmeyenlerin de aslında girmek için yanıp tutuştuğu, girmeyenlerin girenlere toplu bir tepki vermediği bir toplumdan, ekonomide faiz politikasını doğru seçecek bir siyasi oluşumun çıkmasını beklemek ve onu da yine aynı toplumun bulabileceğini düşünmek ne kadar gerçekçi?
 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..