Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Ekim '06

 
Kategori
Eğitim
 

Demokratik Eğitim

Demokratik Eğitim
 

Türkiye Öğretmenler Sendikası TÖS, 1965 yılında kurulmuş. 1968 yılında “ Devrimci Eğitim Şurası” nı toplayarak eğitimin sorunlarını; eğitim emekçilerinin, eğitimin uygulayıcılarının, bilim çevrelerinin gözüyle değerlendirerek o günün koşulları içinde çözüm önerilerini belirlemiş ve topluma, yönetime sunmuş. Bu toplantı günü TÖS genel başkanı Fakir Baykurt, Anıtkabir özel defterine şunları yazmış.

SEVGİLİ ATATÜRK

Türkiye’mizin öğretmenleri bugün “Devrimci Eğitim Şurası”nı topladılar. Ülkemizin pek çok işi gibi hala eğitim de çıkmaz içindedir. Senin gösterdiğin mutlu amaçlardan çok uzaklarda bocalıyoruz. Borçlu, yoksul ve geri kalmış olarak yabancılardan fayda umuyoruz. Biz öğretmenler buna asla razı değiliz. Bugün çocuk ana babaları Şuramıza yolladıkları bir telde “fakirlere uygun yol bulun” diye konuşuyorlar. Bu yol senin devrimci yolundur. Senin ışıklı yolundayız. Devrimci çıkar yollar bulup, görevimizi yapacağız, sana saygılar.....(1)

TÖS GENEL BAŞKANI

FAKİR BAYKURT

Günümüzde sivil toplum örgütlerinin demokrasi için önemi, her geçen gün artıyor. Hatta gelişmiş demokratik ülkeler gelişmişliklerini sivil toplum örgütleri kanalıyla artırmanın yollarını arıyorlar.Tam kırk bir yıl önce öğretmenler, kurdukları sivil toplum örgütleri ile hem diğer kesimlere örnek olma görevlerini yerine getirmişler, hem de çalıştıkları alan olan eğitim alanındaki sorunları ve çözüm önerilerini günün yöneticilerine ve toplumun her kesimine sunmuşlar. Böylece toplumun demokratikleşmesi için öncülük görevlerini yerine getirmişler.

Türkiye Öğretmenler Sendikası, TÖS ile ilk ilişkimiz öğretmenliğimizin ilk yıllarında başladı. Sivas’ın merkeze bağlı Çokurbelen köyünde öğretmen okulu son sınıf öğrencileri olarak stajımızı yapıyorduk. Öğretmenliğe ilk adımlarımızı attığımız ilk günlerdi. Okulumuzdan ayrılarak bir köyde bir ay süreyle köy okulunda öğretmenlik yapmamız gerekiyordu. Çukurbelen Köyü, Sivas’a yakın, Sivas- Erzincan karayolu üzerinde, asfalta bir kilometre kuzeyde, bir tepenin eteğine kurulmuş güzel bir köydü. Köyün önünden güneye doğru uzanan düzlükler Kızılırmak’a dek uzayıp giden tarlalarla sonsuz düzlüklermiş gibi gözükürdü. Biz bu köy okulunda öğretmenlik yaparken TÖS öğretmen boykotunu başlatmıştı. TÖS’ün 1969 yılında yaptığı “Büyük Öğretmen Boykotunu” Çiçeği burnunda biz öğretmen adayları zevkle desteklemiştik.

TÖS eğitim dünyasında o denli sevilen ve kabul gören bir sivil toplum örgütü idi ki, 1970 yılına gelindiğinde yurt genelinde beş yüze yakın şubede seksen bine yakın öğretmen üyesi vardı. Eğitim dünyasını bu denli örgütleyen öğretmenlerin sivil toplum örgütü 1971 yılında gelen askeri yönetimle kapatıldı. Mal varlığına el kondu, yöneticileri yargılandı. Sonuç hepsi berat etti. Mal varlığı iade edildi. Kaybeden demokrasimiz oldu.

Öğretmenler, toplumdaki öncülük görevlerini yapmaktan yılmadılar. 1971 yılında Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği, TÖB-DER’i kurdular. TÖS’ün görevini TÖB-DER üstlendi. Toplumun gelişmesi ve demokratikleşmesi için kent kent, kasaba kasaba, köy köy örgütlendi öğretmenler.

1974 yılında Hakkari ‘nin Uludere ilçesine atanmıştım. Uludere o yllarda Hakkari’ye bağlı idi. Şırnak diye bir il yoktu. Şırnak, köy görünümlü Siirt’e bağlı bir ilçeydi. Uludere’ye giderken, Mardin, Cizre yoluyla gelir, Şırnak’ın içinden geçer,Uludere’ye varırdık. Uludere, kuzey ve güneyden yüksek iki dağın arasında, dar bir vadiye yerleşmiş büyük bir köy görünümlü, bir kazaydı. Dağlar o kadar yüksek, vadi o kadar derindi ki, ortasından geçen derenin güney yamaçlarını yakan güneş, kuzey yamaçlarına hiç uğramadan geçerdi. Neredeyse iki yamaç arasında üç aylık geciken bir mevsim farkı vardı. Kasabada düz alan birkaç harman yeri hariç yok denecek kadar azdı. İki dağın arasından gökyüzünü görmek bile güçleşirdi.

İlk görev yerim Uludere’de iki yıl çalıştım. İlk işimiz Uludere TÖB-DER şubesini kurmak oldu. Altmışa yakın öğretmenimiz derneğimizin üyesiydi. Öğretmen okulundan yeni mezun olmuş 18-19 yaşlarında gencecik öğretmenler, dağların arasındaki köylere, mezralara serpiştirilmişti. Bu öğretmenlere yardımcı olacak ne Milli Eğitim, ne de devlet görevlileri vardı. Tek gözüken jandarma birlikleri idi. Onların da o günlerde eğitimle pek ilgileri yoktu. Yoğun kış günlerinde öğretmenler için ulaşım aracı sağlamak amacıyla kendilerinden yardım isterdik. Şube başkanı olarak her pazar bir köye gider öğretmenimizin konuğu olurduk. O anlar öğretmenimizin mutluluğuna diyecek yoktu. Dünyalar onun olur, bizi memnun etmek için elinden geleni yapardı. Gündüz ve gece süren sohbetlerimizde, hep eğitimden, ülkemizin sorunlarından ve çözümlerinden söz ederdik.Bazen yakın köylerdeki öğretmenlerde bu ziyaretlerimize katılırdı. Dargeçit köyünde sevgili öğretmen dostlarım; Mehmet ve İbrahim ile bir gece sabaha dek gülmekten uyuyamadığımızı söylesem sanırım inanmak güç olur. Tatillerde ve hafta sonlarında kasabaya gelen öğretmenlerimiz, lokalimize gelir, bir sorunu varsa bizimle paylaşır,arkadaşları ile buluşur, dinlenir, köyüne öyle dönerdi. Dostum Recep’i Demir’i, Hüseyin Sütçü’yü, Manisa, Sarıgöllü Avni’yi nasıl unutabilirim. Hala öğretmenlerim ile dostluklarımız, görüşmelerimiz devam eder. Geçenlerde, Halil öğretmen dostum aradı.Emekli olmuş, Karaman, Taşkent’e yerleşmiş.

1978 yılında TÖB-DER olarak “Demokratik Eğitim Kurultayı”nı topladık. Eğitimin sorunlarını, çözüm önerilerimizi iki çilt halinde yöneticilere ve topluma sunduk. Ne yazık ki günün yöneticileri yapılan çalışmalardan yararlanma yerine kitapları kamyonlarla matbaadan alarak, imha ettiler. 12 Eylül 1980 ‘de yönetime el koyan askeri yönetim, öğretmenlerin derneğini kapatarak, mallarına el koymuş ve yöneticilerini yargılamıştır. Yargılanan yöneticiler sivil mahkemelerde berat etti. Ülkesini ve milletini seven, yüzlerce eğitimci, eğitim sorunlarından uzak tutuldu. Kaybeden yine toplumumuzun demokratikleşmesi ve eğitimimizin çözümsüz kalan sorunları olmuştur. Eğitimin sorunlarını üst üste yığanları, ülkeye kötülük edenleri de bu ülkenin halkı ve tarih yargılayacaktır

Bugün, öğretmenlerin onurlu eğitim ve demokrasi mücadelesini, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, EĞİTİM-SEN yürütmektedir. EĞİTİM-SEN’in 1998 yılında gerçekleştirdiği “Demokratik Eğitim Kurultayı’nın açış konuşmasında TÖB-DER’in son genel başkanı Gültekin Gazioğlu, öğretmenlere seslenmişti. Aynen aktarıyorum.

“Değerli arkadaşlar,akıllı bir Milli Eğitim Bakanı, öğretmenlerin birleşik aklını temsil eden öğretmenler sendikasına yanaşıp; onun desteğini, enerjisini arkasına alır. Akıllı bir Milli Eğitim Bakanı böyle yapar. Eğitim sorunlarını çözmek için yola çıkan Milli Eğitim Bakanı eğer öğretmenin desteğini almıyorsa,başarılı olma şansı hiç yok. Bunu anlatmalıyız. Ama görülüyor ki siyasiler, siyaseten bize yakın olsalar bile, bu alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar.Bu yüzden demokratik mücadelemiz daha çok sürecektir.

Evet, sözü uzattık; fazla zamanınızı almak istemiyorum.Eğitimsenlilere şunu söylüyorum. Yolunuz uzun, çetin; ama mücadeleniz onurlu. Kararlıca yürüyün. Kolay gelsin, teşekkür ediyorum.”(2)

Hasan Barışcan

hbariscan@milliyet.com.tr

1) Devrimci Eğitim Şurası- TÖS yayınları-1968-Ankara

2) Roman Gibi Anılar-Gültekin Gazioğlu-Eğitim-Sen Yayınları-2006-Ankara

 
Toplam blog
: 52
: 4210
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

1952 yılında Sivas- Asarcık Köyünde doğdum. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptım. Kabataş Er..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara