Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '06

 
Kategori
İstanbul
 

Deniz

Balkona çıktım sardunyaları sulamak için. Bahar göstermiş yüzünü. Kıpkızıl bir akşamüstü saati. Balıkçı gemileri birazdan hareket etmeye başlar. Sokakta top oynayan çocuklara baktım, her biri sevimli bir akşamsefası. Baharı özlemiş hayta bir kedi, bir arabanın üstüne yayılmış, güneşin tadını çıkarıyor. Nasıl da şımarık, nasıl da keyiften sarhoş. Genç bir kız girdi sokağa. Akşam güneşi güzele vurur derler. Bu güzellik kızdan mı, güneşten mi, yoksa İstanbul'un güzelliğinin her şeye yansıması mı.. Bilemiyorum. Bebek yüzlü tatlı serseri bir delikanlı geçiyor kızın yanından. Göz göze geliyorlar. Kız gözlerini delikanlının saçlarında bırakıp gidiyor. Kedicik yattığı yerden bana bakıyor buruk gülümseyerek. Gözlerimi kırpıyorum; "Anladım"...

Ahh.. Güvercinlerin de yemini vermeyi unuttum. Hemen hazırlarım şimdi.

Zırrrrr...

- Alo?

Ev sahibi evi satılığa çıkarmış. Telefondaki sesi babacan; "Acele etme delikanlı. Ev bulmadan kimse çıkaramaz seni". O her zamanki Hulusi Kentmen edasıyla gülüyor Haşim Baba. Deniz manzaralı bir ev bulmak gerek yine. Teybin sesini açıyorum. Yumuşak bir Yeni Türkü ezgisi yayılıyor sokağa. Süper Baba film müzikleri. Denize dalıyor gözlerim. Akşam kızıllığının tüm albenisiyle beni bekliyor deniz. Yıllar öncesinden kalma hülyalı gözlerle izliyor beni. Sahi, bekliyor mu beni gerçekten Deniz? Deniz... Hala kadife, hala kızıl, hala uzak.. Deniz bakıyor bana mavi gözleriyle. Deniz olmadan yaşayabilir miyim ben? Yine bu civarda deniz manzaralı bir ev bakacağım.

Orhan Veli fısıldıyor kulağıma; "içime yine yolculuk mu düştü nedir"...

Balıkçı motorlarının sesi geliyor uzaktan. pat pat pat pat pat.... Gün batımında çıkar yola balıkçılar. Bense "bakakalırım giden geminin ardından". Kapı çalıyor. Mahallenin çocuklarından Oktay. Elindeki zarfı uzatıyor bana. Oktay benim kadrolu mektup getiricim. Karşılığında hiç bir şey kabul etmiyor. Gülümsediğimi gördüğünde iyi bir şey yapmış olduğunu anlıyor ve gururla iniyor merdivenlerden.

Zarfı alıp balkona çıktım. Salıncağa oturup ayaklarımı balkon demirlerine uzattım. Gözlerimi zarfın üzerinden alıp denize emanet ettim.

Çok şeyimi emanet ettim Deniz'e.

Yıllar önce okulu bırakıp gitme kararı aldığımda mavi gözlerinde bir buğuyla bakmıştı yüzüme.

- Gitme ne olur...

Oysa kalmam için bir neden yoktu artık.

- Gitme. Belki bir neden vardır kalman için. Soru sorma. Sadece gitme....

Zarfa bir daha baktım.

Adresi yazarken yine her zamanki kararlılığıyla Türkiye yazmıştı. Hiç bir zaman Turkey ibaresini görmedim.

Zarfa bir daha baktım.

Alıcı: Pinokyo

Gönderen: Deniz

 
Toplam blog
: 70
: 1618
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Milliyet Blog'un ilk yazarlarındanım. Uzun yıllar gazetecilik yaptım, sonra bir sabah uyandım ki ..