Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Denizli için, Türkiye için; İlhan Cihaner

Denizli için, Türkiye için; İlhan Cihaner
 

İlhan Cihaner’in Denizli 2. Sıra kontenjan adayı olarak gösterilmesi, bugünlerde sıkça söz edilen bir konu. Yerinde bir karar olarak memnuniyetle karşılayanlar olduğu gibi olayın nasıl gerçekleştiğini bilmeden hoşnutsuzluğunu belirtenlere ve bu nedenle partiden istifa etmeyi düşündüğünü söyleyenlere bile rastlamak olası. 

Bugün, bir dostum Cihaner’in aday yapılmasını nasıl karşıladığımı sordu. “Harika!“ dedim. Olayın öyküsünü anlattım. 3 Nisan öncesi önseçim çalışmalarında aday adayımız, Denizli ADD şube başkanı Gülizar Biçer Karaca’ya köy ve kasaba ziyaretlerinde eşlik ettim. Gülizar hanım, kontenjanla ilgili bir soru üzerine, İzmir milletvekili Alaattin Yüksel’in kendisine önseçimden çıkacak sonuca göre Denizli’de kontenjan kullanılamayabileceğini ; ancak önseçimde ilk dört adayın aynı ilçeden seçilmesi, ilk dörde hiçbir kadın adayın girememesi vb. durumlarda kullanılacağını belirttiğini aktarmıştı. 

Önseçim sonucunda, Denizli’de adayların Adnan Keskin, Melike Basmacı Kayhan, Adil Demir, Kazım Aslan, Huriye Çağlayan, Ali Kavak, Gülizar Biçer Karaca olarak sıralanması ile de genel merkez, Denizlili partililerin iradesine göre beliren listeyi aynen YSK’ya sundu. Yapılan itiraz başvurusunu değerlendiren YSK’nın uyarısı ile de Melike Basmacı Kayhan’ı kontenjan adayı olarak bildirmek istedi. Ancak adayın önseçime girmiş olması nedeniyle kontenjan adayı olarak kabul edilemeyeceği belirtilince; Denizli il başkanı Himmet Yavaş ve merkez ilçe başkanı Ömer Yurtseven Ankara’ya çağırıldı. Yapılan değerlendirme sonucunda da İlhan Cihaner’in Denizli’den kontenjan adayı olduğu bildirildi ve ilan edildi. 

Adaylıkla ilgili düşüncesini, bir gazetecinin adaylığı ile ilgili sorusuna verdiği yanıttan öğrenmek daha doğru olacaktır sanırım. 

“Benim iradem açık. CHP’den siyaset yapmak için başvurdum. Bunu değerlendirecek olan partinin yetkili organları da ilk listede bunu uygun görmedi. Beni o aşamadan sonra arayanlara, destek veren CHP seçmenlerine hep şunu söyledim: “Burada öncelik bu halk düşmanı siyasi iktidardan kurtulmak. Onun için benim aday olmam ya da olmamam bu süreci, önceliği değiştirmez. Bunlar hep ikinci tartışmalar.” Hatta internette benim aday gösterilmem için kampanyavari çalışmalar yürütenler oldu, onlara da hep bunu iletmeye çalıştım.

Adaylığa gelince; sanırım bir hukuki sıkıntı olmuş kontenjan adaylarının gösterilmesiyle ilgili ve bugün de böyle bir sonuç çıktı. Bunun çok detayına girmek istemiyorum. Ama sanırım orada önseçimde 2. sıradaki kadın aday için kontenjan kullanılmadan o liste YSK’ya gönderilmiş ancak buna kontenjan adayları ya da YSK resen imkan olmadığını belirtince de o liste dışında bir kontenjan adayı gösterilmesi gerektiği söylenmiş. Buna benzer sanırım birkaç il daha var. Orada genel Başkan’ın kadın adaylar lehine tercih yaptığı yansımıştı basına ama şuanda teknik bir ayrıntı olarak YSK’nın böyle bir sonuca vardığını kabul ediyoruz. Benim ismim üzerinde mutabık kalınmış.” 

İlhan Cihaner’in, İsmail Ağa cemaati soruşturması ve Fethullah Gülen grubuyla ilgili olarak söyledikleri de şöyle; 

“Bu tarz tartışmalarda cemaat sözcüğünü kullanmak istemiyorum çünkü din ve vicdan hürriyetine dair bir şeyler ima etmişim gibi anlaşılıyor. Ben orada yoksul dindarlardan izinsiz toplanan paraların, toplanış amaçlarına aykırı şekilde kullanıldığını ve yine yasaya aykırı şekilde eğitim kurumları açıldığını, ve tüm bunların örgütlü bir yapıyla sağlandığını tespit ederek bir soruşturma başlattım. Bahsettiğim eylemler de yasalara göre suç. Dolandırıcılıktan, izinsiz eğitim kurumu açmaya kadar ciddi suçlar var. Benim iddia ve soruşturmam buyken, Erzurum savcılığı bu örgütün böyle değil silahlı olduğunu ve kendisinin soruşturması gerektiğini söyledi. Hatta adalet bakanlığı aynı gerekçeyle benim tespitimin yanlış olduğunu belirterek görevi kötüye kullanma suçundan bana dava açtı. Bir kere bu Türkiye’de yürüyen bir soruşturma sırasında oluyordu. Benim elimden alındı. Bu bir ilkti ve hukuk devleti açısından dehşet bir tabloydu. Adil soruşturma, yargılama gibi ceza yargılamasındaki tüm temel ilkelerin reddiydi. Çünkü her şeyden önce ben daha sonca varmamışım, soruşturma açık. Erzurum Savcılığı ile girdiğim tartışma da sonuçta hukuki bir tartışmaydı. Oysa gelinen noktada Erzurum savcıları o kadar iddialı, ağırlaştırılmış müebbet talep ettikleri adamları ilk aşamada tahliye ettiler. Bu bile ne gerekçeyle dosyayı aldıklarının ispatıdır aslında. 

Fethullah Gülen grubuyla ilgili olarak Türkiye’nin şu sorunu çözmesi lazım. Bunlar kim, ne, ne yapıyorlar? Yani bu sorun çözülmeden, büyük resme bakıp; bunlar sadece dinin belli bir yorumunu yaşayan gönüllüler hareketi mi? Yani kişisel özgürlükler çerçevesinde değerlendirilecek bir hareket mi? MİT müsteşarlarına kadar bir çok insanın söylediği gibi kamuda kadrolaşan, inanılmaz bir paraya hükmeden, nihai amaçları bu ülkenin yönetimine ve işleyişine tamamen hakim olmak olan, her türlü suçu işleyebilecek, hiçbir ahlaki/ hukuki sınır tanımadan o alt yapıyı hazırlamaya çalışan bir suç çetesi mi? Bu yönde çok ciddi iddialar ve bu iddiaları destekleyen çok fazla delil olmasına rağmen bununla ilgili hala derli toplu soruşturma yapılmaması zaten büyük resmi tam olarak ortaya koyuyor. “ 

Denizli için, Türkiye için; yürekli cumhuriyet savcımız, sayın Cihaner, ülkemizde özgürlüklerin ve demokrasinin sağlanması; insanca hakça bir düzen kurulması ; sosyal hukuk devletinin gereklerinin yerine getirilmesi; Türk insanına çağdaş standartlarda bir yaşama olanağı sağlanmas; yalanın, talanın, kopyacılığın, şifrelemelerin önlenebilmesi; yolsuzluğun ve yoksulluğun kökünün kazınması mücadelesinde; aydın, demokrat, yurtsever ve bilinçli Denizli halkı hep yanınızda olacaktır. 

 
Toplam blog
: 190
: 3134
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Emekli öğretmenim. Yurdunu, ulusunu seven, her konuda sorumluluk sahibi gençler yetişsin istiyorum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara