Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Kasım '08

 
Kategori
Futbol
 

Derbilerin kralı, kral çıplak

Derbilerin kralı, kral çıplak
 

Kadıköy'ün büyüsü


Bazen antrenörünüzün önemi yoktur. Bazen tarihiniz bazen formanız çıkar oynar sahada. Bazen de futbol’un ilahları kötü de olsanız alır size verir maçı. Bu akşam Aragones kafasını yastığına koyup da neden ben bu takıma bu kadar mahkum bir futbol oynattım diye düşünmelidir. O düşünmese bile Aziz Yıldırım’ın mutlaka sorması gerekir.


Son yıllarda hiçbir derbide galip takım üstelik rakibi 10 kişiyken bu kadar mahkum bir futbol oynamamıştır. Belki ilerleyen dakikalarda maçın skoru 3-1 falan da olabilirdi. Ama ilahlar bu kadarına izin vermişlerdi. Bu gece çubuklu forma kazanacaktı ve burası Kadıköy’dü. Beşiktaş da Galatasaray gibi favori olarak geldiği Kadıköy’de aynı rakibi gibi, Selçuk’un müthiş çalışılmış golüne kurban gitti. Maç öncesi yazımızda Fenerbahçe’nin kazanması için ilk golü atması lazım geldiğini belirtmiştik. Atanın kazandığı bir derbi olacaktı. Çünkü Fenerbahçe yeseydi bunu çıkartacak direncinin olmadığını hep birlikte gördük.


İlginçtir iki teknik adamda maça beklenen 11’lerle çıkmamıştı. Aragones’i her hafta eleştiriyoruz ama belli ki bu maçta da Tello gibi silahını kenarda bırakan Denizli eleştirilecekti. Belki de Denizli’ye yıllar önce Fenerliler tarafından yapıştırılan “korkak” yaftasını bu sefer Beşiktaşlılar yapıştıracaktı.


Fenerbahçe Kadıköy’de varolma savaşında çok hayati önem arz eden 3 puan’ı aldı. Ancak biz tribünde ızdırap çekmeye devam ediyoruz ve bu takımın ilerisi için verdiği bir umut ışığı da yok. Derbileri kazanan Fenerbahçe’nin bir sonraki maçını kazanıp kazanamayacağı meçhuliyetini koruyor. Çünkü sistemsizlik bir sistem halini almış Fenerbahçe’de.


Bir derbiye çıkıyorsunuz ve bu derbide göbeğinizi ısrarla boşaltıp tüm oyunu rakibinizin kurmasını sağlıyorsunuz. Mücadele yok, yardımlaşma yok ve takım ruhu maalesef yok. Ne acıdır ki bir Fenerbahçe’li olarak kazandığımız bir derbi sonrası bunları yazmak zorunda kalıyoruz.


Geçen yazımda da belirttim bir zamanlar Brezilya Milli takımında maestroluk yapmış Alex’den ısrarla Aurelio yaratmaya çalışmak Alex’in futbolunu bitirmek demektir. Alex’i Selçuk’la veya Josico ile oynatmak ve onu rakip ceza sahasından bu kadar uzak tutmak futbol’a yapılmış bir ihanettir.


İşin ilginç yanı Dede 1-0 olduktan sonra bile Kâzım’ın savruk ve dağınık futbolunu görmeyip ortadaki boşluğa bir türlü çözüm bulamadı. Rakibin 10 kişi oynadığını hiç anlamadık. Bu rakibin çok koşmasından değil Fenerbahçe’nin koşmamasından kaynaklandı. Selçuk’un Fenerbahçe’yi derbilerde kurtaran golleri ve oyun anlayışıyla bu maçta geçildi ama ya sonrası ? Selçuk ve Lugano’nun Porto maçında ne kadar çok arandıklarının da teyidi oldu bu maç. Fenerbahçe’de belli futbolcular mücadele ediyorlar diğerleri onlara sadece refakat ediyor. Bu da futbolcular arasında haksız rekabeti getiriyor. Özellikle Gökhan Gönül her maç yıldızlaşıyor. Bravo Gökhan.


Guiza’nın kaderi fena halde Kezman’a benzemeye başladı. O da böyle inanılmaz goller kaçırıyordu ama İnönü’de Beşiktaş’a gol atarak kazanmamızı sağlamıştı. Guiza’da bugün Kezman gibi Beşiktaş’a golünü attı. Umarım sonları benzemez. Öyle inanılmaz golleri kaçırdı ki…Zaten bir Guiza topa vurduğunda bir de Volkan topa çıktığında gözlerimi kapıyorum. Çünkü zaman orada durup kesiliyor. Guiza’nın attığı golde top ağlara gidene kadar Kadıköy nefesini tutup bekledi. Top çizgiyi geçtiğinde hepimiz havadaydık.


Bu galibiyet moral verir ama lütfen gerçeklerin üstü örtülmesin. Artık iyi futbol’da görmek hakkımız. Kadıköy’de bu mahkumiyet bize yakışmıyor.


Kazanmak ise çok güzel.


Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

29 Kasım 2008

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara