Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '06

 
Kategori
Felsefe
 

Derinlerde bir yerde..

Derinlerde bir yerde..
 

Adam kendine güvenli ve ağır hareketlerle yerinde doğrulan kadını süzdü. sakin duruşu yılların bilgisini taşır gibi, herşeyin sırrını çözmüş gibiydi. Kadın, derinden gelen ve kısık bir sesle konuşmaya başladı.

"Biliyor musunuz, bugüne kadar kimsenin söylediklerini duymazdan gelmedim. herkesi dinledim dikkatle. kimsenin dediklerini önemsiz bulmadım. "bir küçük bilgi kırıntısı var onun hayatına değin sözlerinde" diye geçirdim içimden. birisi konuşurken sözünü kesmedim. beni hep iyi bir dinleyici olarak tanırlar. ne ki bazen insanların kendilerinden bahsederken ne denli emin ve ne denli sualsiz kendilerini bilmelerine hep şaşırmışımdır. hayatın tüm anlamını anlamış gibi konuşurlar bazen.

"Belki de anlamışlardır, buna inanmıyorsunuz öyleyse" diye araya girdi adam. kadın sigarasından derin bir nefes çektikten sonra kalan çok az dumanı da havaya üfledi yavaşça. çok seksi göründü adama bir anda. bir anda ona sarılmak, ellerini tutmak istedi. kadın sanki dokunulmaz şeffaf bir örtüyle çevrelenmiş gibiydi. dokunmak istese bile ona ulaşamayacağını düşündü.

"İnanmıyor değilim, sadece kendinden bu denli emin oluşlarında bir yanlışlık varmış gibi geliyor bana. bir tür kendini kandırma. insan kendini bilir, neyi sevip neyi sevmediğini. ne yapıp neyi yapmayacağını bütün bunları bilir. ama şu kendi hayatlarına dair doğrulardan bahsedenlerden sözediyorum. sanki daha önce bin hayat yaşamışcasına sayıp dökenlerden. sanki kendilerine bir şans daha verilecekmiş gibi sadece tek bir tarifle hayatını götürenlerden ve bundan da çok emin olanlardan sözediyorum. hiç sormazlar mı kendilerine diye merak ediyorum hiç mi şüphe etmezler yanlış yaptıklarından?

Adam sanki kadının söylediklerinden onu anlıyormuşcasına başını sallıyor ve onu onaylıyor gibi görünüyordu. ama aslında kadının ne demek istediğini tam olarak kavrayamıyordu. şansını zorladı.

"İnsanlar kendi hayatlarını doğru biçimde yaşadıklarını düşünüyorlarsa bu onların bileceği birşeydir. buna müdahale edilemez ki. zaten tek bir doğru yoktur ki hayatta. herkesin kendine göre bulduğu bir doğru vardır. o kişinin kendi doğrusu."

"Dünyadaki insan sayısı kadar doğru vardır" diyorsunuz. ama bu tam da doğru değil. biz öyle zannediyoruz yine. birbirimizin doğrularını birbirimizden farklı zannediyoruz. düşünebiliyor musunuz ne kadar çok kesişme ve birbirine karışma var yaşadığımız dünyada. her birimizin özel sandığımız hayatlarımız ne kadar çok insanla kesişebiliyor ve birbirimizi ne kadar etkiliyoruz. hayır sevgili dostum, herkesin doğrusu kendine göre değil. ortak doğrularımız var. birimizi mutlu ederken hepimizi mutlu edebilecek ortak doğrulardan sözediyorum. bizler uzayda birbirine sürekli çarpıp duran parçacıklar gibiyiz. doğrularımız sürekli birbirini kesmekte değişik açılardan. bu kesişmeler sonsuz sayıda. işte bu yüzden kendi doğrumuz, öyle kendi başına doğru kalamaz. doğrular sonsuz sayıdadır. ama birbiriyle ilişki içinde olduğu sürece bir ortak doğrudan sözetmeliyiz. ama bu öyle karmaşık bir yapıdır ki bunun gizini çözemedik henüz. hem düzensiz ve kaotik hem de kendi içinde sonsuz olasılık barındıran sistemli bir düzen.

Adam sessizce kadını izliyordu. kadın konuşurken dudağının kenarında beliren gamzeye takılıyordu gözü. dikkati dağılıyordu. yine de kadını anladığını düşündü bir an.


Resim: willem de kooning -"seated woman"/1940

 
Toplam blog
: 121
: 2834
Kayıt tarihi
: 09.07.06
 
 

Başkentte doğmuşum ve orada gidilecek tüm okullara gitmişim: ODTÜ-Psikoloji ve Ankara Üni. İletiş..