- Kategori
- Hayvanlar Alemi
Derya Kuzuları ve Dahası...

Mississippi gibi en uzun ve Amazon gibi en geniş nehirlerde bulunan su miktarı bile, denizlerin ve okyanusların uçsuz bucaksız su kitlesi yanında bir damla gibi kalır. Bu bakımdan, derinliği kimi yerde 10 000 metreye varan ve Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar 20 000 kilometre uzanan denizlerde, dipten yüzeye kadar, her boydan binlerce hayvanın ve tabii, bu arada en çok da balıkların bulunmasına şaşmamak gerekir. Deniz balıklarının hepsi, tatlısu balıkları gibi, olağanüstü sayıda, yani yüz binlerce, hatta milyonlarca yumurtlar. Lakin, bir taraftan balıkların birbirlerini yemeleri, diğer yandan insanlar tarafından avlanmaları yüzünden, okyanuslar hiç bir zaman balıkla dolup taşmaz.
Hatta bazı balık türleri, maalesef tükenmeye yüz tutmuştur. Bununla beraber denizlerde balıklar için besin bol bol mevcuttur. Gerçekten de uçsuz bucaksız okyanus, yüzlerce metre derinlikten su yüzeyine kadar, etiyle, sebzesiyle bitmez tükenmez, muazzam bir besin kaynağıdır. Etli besin kaynağını, hemen hemen hepsi de mikroskobik olan, saydam ve kimisi geceleri ışık saçan hayvanlar meydana getirir. Sebzeler ise aynı şekilde mikroskobik bitkilerdir. Bu bitkiler de karadakiler gibi solunum ve klorofil özümlemesi yaparlar. Deniz suyuna mavi ya da gök yeşili rengini veren, işte bu klorofildir. Denizlerdeki mikroskobik bitki ve hayvanlardan oluşan bu besin deposuna "plankton" adı verilir. Plankton, sürekli bir üremeyle kendini durmadan yeniler. Balığın planktonla karnını doyurabilmesi için ağzını açması yeterli olacaktır.
Okyanuslarda, birgözelilerden memelilere kadar her türden hayvanın örnekleri yaşar. En derin çukurlarda, olağanüstü bir basınç altında ve göz gözü görmez karanlıkta bile, birtakım canavarlar cirit atarlar. Bunlar, hareketli farlarıyla çevrelerini aydınlatırlar, fosforışıl bir yapıya sahiptirler. Okyanuslarda elektrikli balıklar da bulunur... Mesela torpil balığı ve yılan balığı... Bunların elektrik yükü, bir insanı kötürüm edebilir, hatta öldürebilir!
Ne var ki, en yakından tanıdığımız ve besin olarak yararlandığımız balıklar, su yüzüne yakın yerlerde yaşarlar.
Ton balığı, sürekli olarak avlanabilen balıkların en büyüğüdür. Boyu 5 metreyi, ağırlığı 900 kilogramı bulabilen bu azman balık, bilhassa okyanuslarda yaşar... Lakin, Karadeniz, Marmara ve Akdeniz' de de bulunur. Ton balıkları göçmen olduklarından, avda onları sürü halindeyken izlemek gerekir.Göğüs yüzgeçlerinin kalınlığı ve genişliğiyle dikkati çeken köpek balığının bazı türleri birkaç metre boyundadır! Çok yırtıcı olan bu etçil hayvan, deniz dibinde pusuya yatarak avını gözler. Ağzı karın tarafında olduğundan, ters dönerek avını yakalar ve çenelerinin üzerinde bulunan değişik biçimdeki, korkunç dişleriyle parçalar. Neyse ki bu canavar, sığ yerlere pek yaklaşmaz.
Sofralarımızda yer alan balıklara gelince... Bunların en beğenilenlerinden biri, hiç şüphesiz uskumrudur. Karnı sedef beyazı, sırtı maviye çalan siyah menevişli ve yeşil parıltılar saçan bu balık da mevsimliktir, ekimden mart sonuna kadar avlanır.
Sürü halinde yaşayan bütün balıklar gibi, ringalar da planktonla birlikte yer değiştirirler. Zira ringa, beslenmek için planktona muhtaçtır. Bu sebeple planktonun olduğu yere milyonlarca ringa göç eder. Bu göç sırasında, deniz, kitle halinde ilerleyen bu yaratıklarla kaynaşır. Balıkçıların dört gözle bekledikleri av mucizesi gerçekleşmiştir işte! Aynı mucize, sardalyelerin mevsimlik göçleri esnasında da meydana gelebilir.
Soğuk deniz balığı olan morinalar, daha ziyade Grönland, İzlanda ve Norveç açıklarında yaşarlar. Beslenmek üzere kutup bölgesinden aşağıya iner ve buzlu sularla ılık suların karşılaşması sonucu planktonun zenginleştiği yerlerde avlanırlar.
Balıklar üzerine söylenebilecek o kadar çok şey var ki... Ama biz, denizlerde yaşayan en büyük yaratığın, yani balinanın bir balık değil de, bir memeli hayvan olduğunu bir kez daha belirtmekle yetinelim.