Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Destan destan Çanakkale

Abdülkardir Güler

İşte bunlardan biri de sanatçı dostum, Oyhan Hasan Bıldırki’nin daha fırından yeni çıkmış taze sımsıcak bir ekmek gibi bana imzalı olarak armağan ettiği “ÇANAKKALE DESTAN DESTAN” adını taşıyan uzun soluklu öykülerden oluşan, kimi zaman bir tarihi roman, kendi anlatımıyla bir nehir roman havasını yansıtan yeni kitabıdır.
Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramayın. Bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.
<ı>M. Kemal ATATÜRK - Arıburnu, 3 Mayıs 1915

Milli Mücadele tarihimizde “Çanakkale Geçilmez” bir ulusal destanın türküsüdür. 18 Mart 1915‘de kazanılan bu büyük zafer tarihimizde altın yazılarla yazılmış ve 257 bin şehidin kanı ile kazanılmıştır Çanakkale savaşları. Çanakkale zaferinin dünya tarihinde ayrı bir yeri vardır. Bu yıl Çanakkale Zaferimizin 93. yıl dönümünü ulusça hep birlikte coşkuyla törenlerle kutlamanın kıvancı içindeyiz. Bizlere bu vatanı kanlarıyla, canlarıyla emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, onun kahraman silah arkadaşlarını, gazi ve şehitlerimizi minnetle, şükranla ve rahmetle bir kez daha anıyoruz, ruhları şad olsun diyoruz.. Bizlere bu vatanı kanlarıyla emanet edenlere şükran borcumuz vardır...
Yaklaşık son on, on beş yılda Çanakkale Zaferi üzerine birçok kitaplar yazıldı. Her yıl Çanakkale’ye yüz binler gidip şehitlikleri geziyor ve o kutsal topraklarda bulunan şehitleri ziyaret ediyorlar. Çanakkale sevgisi milletimizin gönlünde silinmez bir destan olmuştur. Bu destanların çoğu kitaplarımıza, şiirlerimize, öykülerimize ve hatta romanlarımıza bile nakış nakış işlenmiştir. İşte bunlardan biri de sanatçı dostum O. Hasan Bıldırki’nin daha fırından yeni çıkmış taze sımsıcak bir ekmek gibi bana imzalı olarak armağan ettiği “ÇANAKKELE DESTAN DESTAN” adını taşıyan uzun soluklu öykülerden oluşan, kimi zaman bir tarihi roman, kendi anlatımıyla bir nehir roman havasını yansıtan yeni kitabıdır.
Zevkle okunan bir kitaptır, kimi zaman Dede Korkut üslubu ayarında yazılmış dizelere rastlamak olasıdır.

O. Hasan Bıldırki özellikle öyküleri ile Anadolu basınında yakından tanıdığımız ve halen Söke’de çeyrek asırdan bugüne yan yana olduğumuz bir öykü yazarı ve şair arkadaşımızdır. Edebiyat dünyamızda O. Hasan Bıldırki öyküleriyle bilinmekte ve tanınmaktadır. İşte yapıtlarından bazıları: Liseden sesler, (Şiirler, 1964), Dönülmez Yol (Roman, 1964), Koçaklar (Milli Hikayeler, 1975), Üçüncü Günün Öğlesi (Hikayeler, 1986), Bir Başka Şafak (Hikayeler, 1988), Gün Çarığı Sıkınca (Hikayeler 1990), Atatürk Aramızda (Seçme Şiirler, 1991), Bütün Fidanlar Sımsıcak (Şiirler, 1994), Ceylan Gözlüm (Şiirler, 1997), Dil Çerezleri, (Araştırma, 1999), Bulutlar Pusuda, (Şiirler, 2006) ve şu anda sizlere tanıtmaya çalıştığımız “Çanakkale Destan Destan” (Roman, 2008) adını taşıyan Türk edebiyatımıza kazandıran bir yazarımızdır O. Hasan Bıldırki.
Bıldırki’nin bu yeni eseri, Aydın’da Kolalı Matbaası’nda; Aydın eski milletvekilimiz şair ve eğitimci yazar M. Kemal Yılmaz’ın katkılarıyla yayınlanmıştır. Kitabın tertemiz bir baskısı ve kağıdı olup, 160 sayfadan oluşuyor. Kitabın arka sayfaları Çanakkale ile ilgili bir kısım resimlerle zenginleştirilmiştir.
Çanakkale kitabında savaş sırasında geçen olaylar uzun soluklu, akıcı bir Türkçe ile öyküler halinde sergilenmeye çalışılmıştır. Yazarın dili akıcı ve yaşayan Türkçedir. Parçalar arasında kimi yerde şiirsel bir anlatımla kitaba ayrı bir çeşni kazandırmıştır. İşte bunlardan bir örnek alıntı yaparak sizlere sunmak istiyorum:

Tan yeri ağaran çağda
Göğsü güzel güzel kınalı aydın anınca
Koşa badem ağızlı gelinler uyanınca
Avşar ilinde koyunlar kuzulayınca
Türkmen kızlarını yayık yaymaya başlayanda.” (s. 57)

O. Hasan Bıldırki Çanakkale savaşlarını öyküler halinde anlatmaya çalışırken, kahraman askerlerimize “Koç yiğitlerim, aslanlarım, gazilerim kara yiğitlerim, ak bıyıklı sultanlarım, Türkmen beylerim, akça gelinlerim, gökçe analarım ve yiğit, şahbazlarım” şeklinde yerinde niteleyip övgülerle anlatmaya çalışıyor. Bunları söylerken düşman askerlerine de “Kara dinli Kâfirler” demeden edemiyor. Hemen hemen hikâyelerin her sayfasında “kara dinli Kâfirler” değimine rastlamak olası. Bu benzetmeleri kitabın birçok yerinde kullanıyor. En çok kullandığı deyim ve sözcüklerden biri: “Kara” kelimesidir. “Kara geceler, kara günler, kara koçlar, kara dağlar, kara yiğitler, kara çadırlar, kara dinli kâfirler” gibi. Her yazarın, her şairin sevdiği, benimsediği ve fazlaca kullandığı bazı sözcükleri vardır. Kitapta geçen folklorik motifler bağlamında seçtiklerimizden bazıları şunlardır: Kara Türkmen çadırları, akça kuzular, Koca Türkmen Beyleri, Koç yiğitler, Gökçe analar, Gökçe hatunlar, Türkmen Kocaları, Türkmen beyleri, ak gelinler, Gökçe ana, gelimli, gidimli dünya, sonu ölümlü dünya, kara kaşlı, Kara Duran, kara donlu, Kara Memiş, kara dağlar, kara çadır, kara gece, kara koçum” gibi örnekleri daha da çoğaltmak olasıdır. Kitabın bir başka yerinde de heyecan dolu dizeleri görüyoruz.

Örneğin;
“Ah yiğitler, vah yiğitler,
Kılıç belde süs yiğitler,
Çarşı Pazar fiskos eder,
Nerde kaldı bey yiğitler?” (s. 39)
Biz bunları yazarken eksikleri vardır diye bir düşüncemiz söz konusu değildir. Çanakkale ile ilgili hikâyelerini yazarken heyecan dolu anları yaşıyorsunuz. Akıcı, duru, yalın ve çarpıcı bir Türkçesi vardır. İnsan bunları okurken rahatsız olmuyor. Çünkü olaylar heyecan dolu değişik mevki ve sahnelerden geçiyor. Unutmamak gerekir ki Çanakkale bir ölüm, kalım savaşıdır. Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale Kahramanlarına; “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.” demiyor muydu? Bütün sayfalarda bu heyecanı görmek ve duymak olasıdır. Çanakkale savaşları dünya tarihinde Türk’ün azim ve kahramanlığı konusunda önemli bir tarihtir. (1)

Bu zaferin sonunda İngiliz Generali Hamilton bir yazısında aynen şöylece itiraf ediyordu:
“İngiltere Harbiye Başkanlığına, niçin geriye çekildiğimizi soruyorsunuz, bütün gerçeği tüm açıklığı ile size bildirmek isterim. Çok cesur muharebe eden, en iyi sevk ve idare edilen asil Türk Ordusunun ve Albay Mustafa Kemal gibi dahi bir komutan karşısında bulunuyoruz.
Bunu hiçbir zaman unutmayalım.” (2)
Kitapta şiirsel bir anlatımı vardır. Sevgili yazar dostum, meslektaşım O. Hasan Bıldırki, Çanakkale savaşlarını anlatan nehir roman bağlamında Çanakkale kitaplar zincirine bir yeni eser daha kazandırmıştır: Çanakkale Destan destan. Kendisini yürekten kutluyor, Çanakkale şehitlerini bu kutlu zaferin 93. yıldönümünde bir kez daha minnetle ve rahmetle anıyorum. Sözlerimi “Nice Koçlar Yatağı Arıburnu” başlıklı hikâyesinde geçen şiirsel anlatımlı şu sözlerle bitirmek istiyorum:
“Şol kırık yiğidin içinde, Gazi Ozan derler bir er vardı. Kavga zamanlarında coşar, yırtıcı kaplan kesilir, nice nice kâfir kellesi koparır ama kopuzunu elinden bırakmazdı. O dahi kalkıp yerinden doğruldu. Yiğit beyinin, Onbaşı Kâmil’in karşısında durdu. Kopuzunu omzundan çıkarıp, dizlerine koydu. Çalıp söyledi. Söylemiş görelim bakalım ne demiş?

Bre beyim, koç yiğidim
Kaygılanıp tasalandığını görmüşüz
Kara dinli kâfir ne etmiş, neler etmiş?
Kaba yüreğini yanar görmüşüz
Karşı yatan kara dağla elbet bizimdir
Kaygılanıp tasalanma
Yiğit beyimize kaygı yaraşmaz
Yiğit beyimize tasalanmak düşmez
Sorulacak hesap varsa bizimdir,
Alınacak öç varsa bizimdir.” (s. 91-92)

Not:
<ı>1- Çanakkale Destan Destan, O. Hasan Bıldırki, (Aydın, 2008)
<ı>Söke Şairler ve Yazarlar Derneği: 0256, 512 43 84
<ı>2- Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı, Abdülkadir Güler, (Gezi, Araştırma - 3. baskı. Aydın - 2006)

Söke Ekspres Gazetesi 18 Mart 2008.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..