- Kategori
- Gündelik Yaşam
Desti İzdivaç

Beyaz Show'a katılan ve birlikteliklerini evlilik ile devam ettirme kararı alan Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan’a Beyaz soruyor;
“Mutluluğunuzu neye borçlusunuz? Bunun sırrı ne?”
Yağmur Atacan gülerek cevap veriyor;
“Benim geçinmeye gönlüm var. İşin sırrı bu galiba”
Cevap çok hoşuma gitti.
Aralarındaki yaş farkına rağmen görülüyor ki onlar birlikte olmaya, birbirlerini sevmeye “niyet” etmişler.
İlişkileri, ilerleyen yıllarda ne olur bilemem ama benim dikkatimi çeken Yağmur Atacan’ın verdiği cevaptı ve bu cevapta “niyeti” açığa çıkıyordu.
“Niyet” itici bir güçtür. Kararlılıktır. Kişinin belirlediği hedefe ödün vermeksizin ve her koşulda varmasını sağlar. Onların hedefi mutluluk ve sevgiyi yaşamak. Umarım bu kararlılıkları devam eder.
Erkek- kadın ilişkileri, birlikte yaşam, evlilik gibi konularda ve hatta tüm insanlararası ilişkilerde “niyet”in çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tabiî ki sağlıklı, mutlu ilişkilerin tek belirleyicisi değildir ama en önemlilerinden birisidir.
…..
Televizyon pek izlemiyorum ben, akşamları bazı dizi film ve sinemaların dışında. Ama sağ olsun annem sayesinde haberim oldu “Desti İzdivaç” programından.
Önceleri anlattıklarıyla beni güldürüyordu annem. Sonra telefon edip;
"Televizyonu aç , izdivaç programı başladı" demeye başladı.
Ön yargılıyım ya bu tür programlara. Bir de olumsuz görüş bildiren yazılar okudum. Pek oralı olmadım. Sonra tesadüfen denk geldi, seyrettim birkaç defa. Düşüncelerim mi?
Şimdi ne desem bilmem ki!
“Bu kadar sevimli ve komik insanın bir arada olduğu bir programı daha önce seyretmedim” desem!
“Her seyrettiğimde de gülmekten yerlere yatıyorum” desem !
En çok da yaşlı amca ve teyzelerin evlenmek için bu programa gelmeleri ilgimi çekiyor. Öyle ciddiler ki ! Yani “niyetleri” çok ciddi (!)
Sunucu hanımın sempatik davranışları ve gelenlerle ilginç diyalogları, konuşturması ve her gelenin önce bir oyun havaları eşliğinde döktürmeleri.
Gerçekten çok ilginç.
Aslında yaşananlara gülüyorum ama üzülüyorum da bir taraftan. Acaba diyorum başka ülkelerde de böyle evlilik programları var mı?
Ya da evliliğe bakışları bizim ülkemizdeki gibi mi?
Benim anladığım kadarıyla bu programa gelen özellikle yaşlı insanlar (fakat daha çok erkekler) evliliği “yalnızlıktan kaçış” olarak görüyorlar. Kadınlar ise, sosyal bir güvence olarak.
Düşünce yeni değil aslında. Daha önce eş, dost, tanıdık vasıtasıyla bu amaçlarına ulaşmak istiyorlardı şimdi teknolojinin imkânlarını kullanıyorlar.
Geçmiş yıllarda “Dedeler evlenmek istiyor” diye bir film izlemiştim televizyonda. Aynı köyde yaşayan, dul, 4–5 yaşlı dede, bir arabulucu sayesinde, genç ve güzel Azeri hanımlarla evlenmek istiyorlar. Fakat epeyce bir masraf ve düğün sonrası dolandırıldıklarını anlıyorlardı. İlginç ve komik bir filmdi.
Hadi yaşlıları anlıyorum diyelim.
Gençler de var evlenmek amacıyla programa gelen. Eli yüzü düzgün erkek ve kadınlar. Hatta anne ve babaları getiriyor çoğunu.
İşte onları ve “niyet” lerini anlamakta güçlük çekiyorum.
Neden her şeyin bu kadar göz önünde yaşanması gerekiyor ki?
Tamam, ülkemizde görücü usulü denilen ve evlenecek kadın ve erkeği bir araya getiren bir yol var. Ama “sipariş üzerine” eş aranması ve televizyon aracılığıyla evlenilmesi, evlilik kurumunun (niyet ne kadar iyi olursa olsun (!) ) toplumun gözünde nasıl bir hale geldiğinin en uç örneği herhalde.
O programa gelenleri eleştirmek istemiyorum. Anlamaya çalışıyorum. Çünkü hep savunmuşumdur “Her yaşananın bir gerekçesi ve her yaşayanın da kendi gerçeği vardır” diye.
Umuyor ve diliyorum ki biz tasvip etmesek de onlara doğru gelen mutluluğa ulaşma yol ve niyetleri onları yarı yolda bırakmaz. Bizim ekran karşısındaki kahkahalarımız onların mutluluğunun itici gücü olur.
Tijen Taşlı- İzmir