Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '10

 
Kategori
Deneme
 

Devlet bilgeliği / Devlet felsefecisi

Devlet Bilgeliği:

Bu başlığı okuyanların bir kısmının daha yazının tamamını okumadan “Bilge Adamın Devletle Bağlantılı olamaz ve Devlet İçin Çalışmaz.” Diyerek sert tepkiler göstereceğini biliyorum. Hatta “Siyasi iktidarlar her şeyi özelleştirirken, sen bilgeliğe bile devleti de bulaştırıyorsun” diyenler olabilir. Bu kavram Şair-Filozof Oktay TAFTALI’ya aittir. Burada yazılanlar ise konuyla ilgili yaptığım çalışma ve derlemeler sonucunda, bu kavrama benim bakışımı sergilemektedir.

A-KAVRAMLAR : Konuya girmeden önce kavramları teke tek verelim.

1-BİLGE İNSAN :

Bilge İnsan;

- Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek,

- Aldığı eğitim ve mevcut bilgi düzeyiyle yetinmeyen,

- Kendi düşüncelerinde dahi çelişkiye uğrayabilen ,

- Yarattığı çelişkilerle düşünce zenginine sahip olan,

- Düşünce ve çalışma yönteminde özgür ve bilimsel düşünceyi esas alan,

- Sürekli kendisini geliştirme çabasında bulunan,

- Yaşamı , yaşadıklarını, çevresini, Dünyayı ve Evreni sürekli gözlemleyip sorgulayan,

- Yaptığı gözlem ve sorgulama sonuçunda mevcudu tekrar etmek yerine kendi içinde sağlaması yapılmış düşünce tarzına dayanan somut ve yeni değerler yaratabilen veya mevcut değerleri geliştirebilen,

- Kişisel zenginliğini yarattığı kavramlara katabilen ve bu kavramlarla yaşayabilen,

- Kendi gerçeğini, bilgisini, aydınlığını ışığıyla çevresine yayabilen,

insandır.

2-DEVLET ADAMI :

Devlet adamı ;

- Tüm olumsuzluklara rağmen devlet çıkarlarını yaşamsal nitelikte bir özveri ile sürdüren,

- Devlet yönetiminde söz sahibi, - Fikirde üretken olmakla birlikte siyasi önder olan,

- Devlet adamı bir tarafı önemserken diğer tarafı da unutmayan,

- Her zaman akıllı ve nerede nasıl davranacağını ve konuşacağını bilen,

- Asla gücün kendisini ele geçirmesine izin vermeyen,

Kişidir.

‘Devlet Adamı’ yöneticilik zihniyetine sahip olan, devletin işlerini muhasebe edebilen, sorunları çözebilen veya çözüm önerileriyle ışık saçabilen, özel ve genel ilişkilerde egemen olabilen bir kimse devletin hiçbir kademesinde bulunmasa da devlet adamı olabilir.

Devlet adamı olmak fikir üretmekle başlar . Fikir üretmek ne ile başlar? Ya da fikir nedir ki insanı ‘Devlet Adamı’ yapar? Fikir; eşyanın duyu organları vasıtasıyla hissedilip, öncül bilgilerle yorumlanmasıdır. Duyusu olan, az da olsa öncül bilgiye sahip her akıllı kişi potansiyel bir düşünürdür. Sonuç olarak her düşünür de bir ‘Devlet Adamı’ adayıdır.Fakat bu düşünceler pratik değil teoriktir, belli başlı kitaplarda ve belli başlı âlimlerin kafalarında olmakla birlikte salt bilgiden öte gitmemiştir. Bu yüzden her seçkin fikir eyleme dönmek mecburiyetindedir.

Peki devlet adamı nasıl iktidara ve devletin başına geçer?

1- Onun da yolu kısaca şöyledir; önce kendisini çevresine kabul ettirir, sonrada yaşadığı yere ve bölgeye kabul ettirir, bundan sonra ehliyetiyle ve kabiliyetiyle ünlü olur, samimiyeti ve güvenirliğiyle örnek olur,

2- Büyüklüğü ve mütevaziliği bir arada bulundurur ve ardından istemese de, büyük teveccühle iş başına geçer. İşinde kararsızlığa, kaypaklığa ve yalakalığa müsamaha göstermez, insanlara liderliğini başarıyla yapar ve etrafında etkili bir güç oluşturur.

3 – FELSEFECİ-FİLOZOF:

Filizof ;

- Maddenin, bilginin kapsamı ve kaynağı, insanın dünyadaki yeri ve rolü, iyi doğru ve güzelin ne olduğu gibi sorun alanlarında inceleme ve araştırma yapan,

- Düşünce üretebilen ,

kişidir.


Felsefe ile uğraşan ve felsefenin gelişmesine katkıda bulunan kimse, - felsefeci, feylesof, kişidir.

4- DANIŞMAN:

- Bilgi ve düşüncesi alınmak için kendisine danışılan görevli, müşavir,

- Belirli bir konuda bilgi ve uzmanlık sahibi olan, bilgi ve görüşlerinden yararlanmak üzere görevlendirilen,

Kişidir.

5- BÜROKRAT :

Devlet kurumlarında çalışan üst düzey yönetici.

6- SİYASETÇİ :

Gerek yerel, gerekse merkezi yönetime seçim yoluyla talip olan ve belirli siyasi görüş doğrultusunda bir araya gelmiş parti ile hareket eden kişidir.

7- SİYASİ LİDER:

Parti Genel Başkanlığının ötesinde bir lider olarak hareket eden, mensup olduğu siyasi hareketi partileştiren veya bu partileşmiş hareket ile iktidara aday olabilen kişidir.

B-DEVLET YÖNETİMİNDE BİLGE ADAM FONKSİYONU:

Konuyu daha net anlatmak için Bilge Adam ve Felsefeci ayni anlamda kullanılmıştır.

Seçime dayalı sistemlerde ülke yönetimi olan siyasi iktidar; seçimi kazanan parti Genel Başkanı tarafından yönetilir. Her seçimi kazanmış kişi de Devleti başarıyla yönetebilir mi? Seçilmiş olmak, halk iradesini almış olmak her şeyi yapmak demek değildir. Türk halkı ; tesadüf eseri Parti Genel Başkanı olan ve kendini siyasi lider hisseden, hatta siyasi ortam sonucu şans veya tesadüf sonucunda iktidara gelen ve neticesinde temelsiz olması nedeniyle yaptığı icraatlarla ülkeye ciddi zararlar vererek ilk seçimde kaybeden ve ortadan kaybolan siyasetçiler görmüştür. Winston Churchill " ; Devlet adamına örnek olarak “ Siyasetçi gelecek seçimleri düşünür, devlet adamı gelecek nesilleri." diye tanımlar.

Süleyman Demirel; Köşke çıkana kadar başarılı bir siyasetçi ve siyasi liderdi, ancak Köşke çıkınca ise tamamen Devlet adamı kimliğine büründü ve daha da başarılı oldu. Ben Devlet adamı Demirel’i , politikacı Demirel’e tercih ederim.

Siyasetçi sonuca ulaşmak için aşama aşama olarak;

- Aklındakileri uygulamak için iktidara talip olur,

- seçim kazanır, danışmanlara aklındaki projelerin uygulama çalışmasını hazırlatır veya danışmanların projelerinden seçim yaparak uygulamaya konulmasını sağlar,

- Bürokratlar aracılığıyla uygulama yaptırır.

Siyasetçi bir felsefe temelinde partisini şekillendirir ve uygulamalarını buna göre yapar. Siyasetçi felsefesini kodlayarak siyasete yansıtmasını sağlayabilir.

Örnek, siyasetçi düşünce, ibadet ve ticarette liberalizmden yana olan kişisel düşüncelerini halka anlatmak istiyor. Öncelikle bu kavramların içeriğini, bu kavramların nelerle birlikte ve karşıt olduğunu bilmek zorundadır. Liberalizmin kişisel haklara tecavüz anlamına gelip/gelmeyeceğini, kamu yararı nedeniyle bu hakların kısa süreli bile olsa kısıtlanıp/kısıtlanamayacağını gibi bazı detayları da bilmesi gerektiğini Lidere kim hatırlatacak ? Danışmanlar mı?

Danışmanlar sadece var olan felsefeyi detaylandırarak uygulamaya karar verecek olan siyasi iktidarın önüne koyar. Bahsedilen ise “Devlet Bilgeliği”dir.

Bilge adam Devlette maaşla çalışmaz, o özgürdür, kimse onu satın alamaz …. Gibi yaklaşımlar da olabilir.

Felsefeci kendince düşündüğü , planladığı, hayal ettiği bir Dünyayı, Ülkeyi, bir felsefi projeyi uygulamaya koymak istemez mi? Bunu yapabilmenin tek yolu felsefecilerin siyasetçi olmasıdır. Bu da felsefecinin yapısına aykırıdır. Geriye tek yol kalıyor. Felsefecinin kendi felsefesini siyasetçiler aracılığıyla hayata geçirmek. Felsefeci daha iktidara aday olan veya gelmiş olan siyasetçi ile tanışmadan aklındaki felsefeyi ana hatlarıyla yazmıştır. Felsefeci siyasetçiler için felsefe yapmaz. Felsefeci Dünya için felsefe yapar. Örneğin; Felsefeci bir kitap veya makalede işin genel hatlarını çizer. Politikacı mevcut kültürel derinliği ve eğitim düzeyi aracılığıyla bu felsefeden etkilenir. Bunun uygulamaya geçmesini sağlamaya çalışır.

Felsefeci – Politikacı iç içe olmaz. Birkaç saat baş başa görüşür ve ayrılırlar.

Felsefeci hangi köye hastane/sağlık ocağı açılacağını bilmez, bilse de onun işi değildir. O sosyal devlet kavramını yazılarında ve sohbetlerinde ana hatlarıyla siyasetçiye anlatmıştır. Temel sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması sadece bir cümledir. Bu bir cümleden başlayarak sağlık ocağının nereye yapıldığı siyasetçi-bürokrat çizgisinin işidir.

Felsefeci ; nasıl yapılacağını değil, ne yapılması gerektiğini anlatır. Felsefeci görünmez adamdır. Onun için şan şöhret önemli değildir. O aklındakileri uygulamaya dökmenin derdindedir. O zaman ve mekan aşabilen evrensel açılımları yaratabilen adamdır. O mimardır. Kesinle usta değil. Hayatının hiç bir döneminde sahaya inmez ve bir takım adına gol atmaya çalışır. Az konuşur, az yer ve az uyur. Tedirgin ve huzursuzdur. Çizmeye çalıştığımız felsefeci tipiyle Antik Yunan'daki felsefeci tipini karıştırmayalım. Anlatmaya çalıştığımız bizler gibi etten kemikten insanlar.

Bu Yaklaşıma Göre Kim Kimdir?

Felsefeci; Baş Mimardır.

Siyasetçi: Müteahhit

Milletvekili: Mühendis

Danışman: Tedarikçi

Bürokrat: Usta

Memur: İşçi

Büyük Devlet rganizasyonları bu mekanizmaların sağlıklı işlemesi ile çalışır.

C- TÜRKİYEDEKİ DURUM:

Türkiye’deki politikacıların tamamının danışmanı vardır. Hatta iktidara gelince baş danışman, danışmanların danışmanı gibi değişik unvanlarda danışmanı olur. Gözlemlerime göre siyasetçi yükseldikçe kendini önce çok bilen ve sonra tek bilen yerine koymaya başlayınca kendini düşüncenin merkezi olarak görmeye başlıyor.Bu yapıdaki siyasetçi aslında danışmanlarını da bürokrat gibi kullandığı için, bunların felsefecilere/bilge adamlara ihtiyacı olamaz.

"Şu an felsefeci ve bilge adamların derinliğinden beslenen siyasetçi varmı?" Diye sorarsanız, ben de bu soruyu önce sizin cevaplamanızı beklerim. Bu işin önemine varabilen siyasilerin bir kısmı da; bu donanıma sahip olmadığı halde felsefeci/bilge adam imajı yaratan , aslında tamamen danışman niteliğinde olan adamları seçerek sürekli yanlarında gezdirmektedi ve kendine onay mekanizması yaratmaktadır. Bu "Devlet Bilgeliği/Devlet Felsefeciliği"uygulaması yıllardır ülkemiz siyasetinde kullanılmış olsaydı, Türkiye sorunlarının tamamını çözmüş ve farklı bir yerde olurdu.

D-NETİCE:

Türkiye’de meşhur olan birkaç düzüne Şair ve birkaç Felsefeci dışında basına çıkmaması ve pek tanımadığı için halk tarafından varlığının farkına da varılamamaktadır. Bu nitelikte olan ve henüz fazla tanınmayan Şair , Pedegog ve Felsefeci olma özelliklerini bir arada tutan Oktay TAFTALI ve “”Devlet Bilgeliği” kavramı üzerinde paylaşımda bulunmak istedim.

Ben konuyu anlatayım; siyasiler ister ilgilenir, ister ilgilenmez. Ben bir garip kul olarak görevimi yapmakatyım. Konuyu Oktay Taftanlı’nın satırlarıyla sonlandıralım.

"şair kendisine sunulan bu dünyadan hoşnut değildir. ona göre bu yarım yamalak dünya ve onun yalan yanlış gidişi, sürekli onarılmak zorundadır. şiir yazma eylemi, işte bu onarma çabasının bizzat kendisidir. eğer yalnızca söz ve dil, bu dünyayı onarmak için yeterli olsaydı, imgeye gerek yoktu. ancak şair için, dünyanin eksikliği karşısında dil, çok "az" dır. yetersizdir. dile müzik, ritm, mimari eklense bile fazlaca bir şey ifade edilemeyeceği açıktır. şair, yalnızca maddi bir veri, bina yapımında kullanılan bir tuğla gibi, ele aldığı sözcükleri imgeye dönüştürür, resimler, hayaller, tütsüler, coşku ve gözyaşı üretir. bütün bunlar tasarım dediğimiz büyük sezgi savaşının sonunda, şair denilen ölümlünün dışına çıkar. onun dışında bir hakikat olarak, elinizdeki metni oluşturur. bundan böyle şairin, onarmaya çalıştığı bu eksik dünya karşısında, sıradan bir ölümlü olmasını anlamını yitirecektir." Böylece; Devlet Bilgeliği veya Devlet Politikacısı kavramlarını tartışmaya açalım.

 
Toplam blog
: 55
: 4036
Kayıt tarihi
: 02.03.09
 
 

15 yıldır  İnsan yaşamı ile doğanın kuralları arasındaki benzerlik, kaos, değişim, kaostan düzene..