Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Devletler için borç, gönüllü köleliktir. “Hayatta İnanmam!” Ya öyle mi? İşte belgesi;

Devletler için borç, gönüllü köleliktir. “Hayatta İnanmam!”  Ya öyle mi? İşte belgesi;
 

Borçlu ülkelerin ekonomik ve siyasi özgürlüğü yoktur.


Gelişen teknolojiler doğrultusunda ülke işgalleri de medenileşti! Günümüzdeki güçlü devletler, hem maliyeti yüksek olduğu, hem de tepki aldığı için ülkeleri doğrudan işgal etmemekte onun yerine; demokratikleştirme, nükleer silahlardan, diktatörlerden, teröristlerden arındırma veya ülkeleri kalkındırma adına! Ekonomik paketlerle borçlandırarak, düz ovada sömürgeleştirme, soyma programları yapılmaktadır. İçerikte bu anlayışın çok açık bir örneği, bir borçlandırma hikâyesi bulunmaktadır..

Görülecektir ki; bir ülkeyi borç almaya muhtaç hale getirmek ve sonrasında alınan borç faizlerinin altında ezdirmek veya alınan borçlarla saraylar yaptırmak, yatlar almak, bilmem ne evleri adı altında lüks dinlenme yerlerine harcamak; ne vatanseverlikle, ne de basiretli devlet adamlığı ile bağdaşmaktadır.

Ve Cemal Paşa’nın kaleminden bir borçlanma hikâyemiz;

-“Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazamlığı zamanında Fransa’dan bir istikraz (borç) temin etmekle beraber, mali kapitülasyonların ilgası (kaldırılması) başarısını sağlamak görevi ile Cavit Bey Paris’e gönderildiği gibi, bu iki esas çerçevesinde müzakerelere girişmek; bundan başka Basra Körfezi, Yemen ve Aden arasındaki anlaşmazlık konusunu çözmek üzere eski Sadrazam Hakkı Paşa, Londra’ya gönderilmişti.

Cavit Bey’in müzareke konusu ikiye ayrılıyordu;

-Önemli miktarda istikraz (Borç almak)

-Mali kapitülasyonların kaldırılması,

Fransızlar istikraza (borç vermeye) razı olmak için canımızı alacak şartlar ileri sürmüşlerdi. Cavit Bey hatıralarını yazdığı zaman ihtisas alanına giren bu meseleleri elbette benden daha güzel açıklayacaktır.

Yalnız benim hatıramda kalan şunlardır;

-Hicaz demiryolu idaresi tarafından bundan böyle Suriye Filistin dâhilinde hiçbir şimendifer (tren yolu) yapılmamak;

-Hicaz demiryolunun Hayfa-Der’a şubesinin Afule noktasından ayrılarak Cüneyr-Nablus yolu ile Kudüs’e kadar inşa edilmekte olup, o zaman Sebastiya’ya kadar ilerlemiş olan hattın yapımından derhal vazgeçmek.

-Afule’den itibaren Yafa-Kudüs hattının ileride seçilecek bir noktasına kadar uzanmak üzere geniş bir hat imtiyazını Fransızlara vermek,

-Hayfa-Der’a kısmı İşletme tarifelerinin Beyrut-Şam-Havran hattı tarifeleri ile rekabet edecek şekilde düzenlenmesine Osmanlı Hükümeti yetkili olmak üzere Şam-Havran kısmı için Şam-Hama sınırları şirketine Osmanlı Hükümeti’nce bir tazminat verilmek.

-Gerek Şam-Medine şimendiferlerinden gerek Riyak-Halep hattından itibaren doğuya yapılacak şimendiferlerin imtiyazları sadece Fransızlara ait olmak.

-Yafa, Hayfa, Trablusşam gibi Suriye Limanlarının sadece Fransız sermayedarları tarafından yapımına müsaade olunmak.

-Yemen tren hattı hukuku Osmanlı Hükümeti’nden satın alınarak zikredilen kampanyaya birçok tazminat verilmek.

-Samsun - Sivas tren imtiyazı Fransızlara verilmek.

-Sayıları pek çoğa baliğ olan (ulaşan) Fransız okulları ile manastırların; hastane, yetimhane ve bunlar gibi birçok kurumlara ait binalar, emlak, akaretler (gelir getiren yerler) her türlü devlet vergisinde affedilmek.

-Fransa’dan borç alınan para ile yalnız Fransa’ya askeri siparişler verebilmek. (1)

Görüleceği gibi yapılan bir borç anlaşması değil, sanki kaybedilen bir savaşın mağlubiyet belgesidir.

* * *

Bilindiği gibi borç almak bir ticari faaliyettir. Siz bir kredi kuruluşundan borç alır, karşılığında kararlaştırılan oranda bir faiz ödersiniz. Günü gelincede ana parayı ödeyerek borcunuzu kapatırsınız.

Ancak konu devletten devlete verilecek bir kredi, borç olunca bakınız sistem nasıl acımasız bir sömürüye ve soyguna dönüştürülmektedir;

-Önce verilecek kredi, borç karşılığında ülke gelirlerinden bir bölümü teminat olarak istenmektedir.

-“Ödeme yeteneğiniz yoktur ki borç almaktasınız.” Bu anlayışla piyasa şartlarının çok üzerinde faiz ödemeye razı olunmalıdır.

-Borç veren devletlerin verdikleri krediyle karşılık bir şartları daha vardır. Verilen krediyle sadece kendilerinden mal alınmalıdır.

-Borç veren devlete; yüksek faiz ve satacağı mallar için yüksek kar ödemekten başka; ileride yatırıma dönüştürebileceği ekonomik haklar, kültürünü aşılaması ve sömürü altyapısını oluşturabilmesi için de çeşitli alanlarda örtülü olarak faaliyet gösteren kuruluşlarına izin verilecektir.

Bu doğrultuda ülkemizde açılan tüm yabancı okulları, vakıfları, yardım ve bilmem ne kültür-eğitim kuruluşlarını, hatta işadamları derneklerini hatırlayabilirsiniz.

Özetle; borç almaya kalkışan, bağımsızlığını, geleceğini ve kesilmek üzere boynunu sorgusuz, sualsiz uzattığını bilmek durumundadır.

* * *

Bu ülke yılda 50 milyar dolar faiz ödemektedir. Elli - milyar- dolar. Bu yaklaşık haftalık bir milyar dolar demektir.

Bir diğer ifadesiyle; Karadeniz bölgemizin ve insanımızın bir yıl boyunca ürettiği ve ihraç edebilme imkanı bulabildiği fındığın toplamına eşittir.

Özetle; milyonlarca insanımızın bir yıllık alınteri, bir haftalık faiz karşılığı bile etmemektedir.

Türk Ordusu, “1984-1999 yılları arasında PKK mücadelesi için aldığı malzemenin toplam değeri, 120 milyar dolardır.” (2)

-Ve borcu çok, vatanseveri daha çok olan ülkemizde, her ne hikmetse devletin neredeyse tüm kurumlarının lüks tatil kampları, lojmanları bulunmaktadır. Hem de cennet ülkenin en güzel yörelerinde…

-Ve devlet, neredeyse tüm üst düzey görevlilerine lüks otomobiller vermektedir. Elbette bunları kullanacak sürücüde…

* * *

Bu ülkede herkes vatanseverdir.

Hatta; “söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”

Bakalım teferruat mı, yoksa gerçeğinde lüks otelde bir mefruşat mı?

* * *

Fenerbahçe Orduevi'ne (ek olarak yapılan) 16, 3 trilyonluk lüks otel!

İstanbul'daki Fenerbahçe Orduevi'ne yapılan otel-yatakhanenin, kısa sürede son aşamaya gelmesi dikkat çekiyor.

-“İHTİŞAMA BAK!.. MARMARA RESTORAN'A TÜP GEÇİT BİLE VAR!..

Üstlenici TİSA İnşaat'ın internet sitesinde, “yeni binanın” özellikleri şöyle sıralanıyor:

* 145 adet çift yataklı oda, 42 adet çift kişilik yataklı oda, 26 adet suit oda, 3 adet özel daire olmak üzere toplam 216 oda ve 426 yatak kapasiteli, 23.000 m2 toplam inşaat alanına sahip otel bloğu ve 500 ton kapasiteli su deposu,

* Özel odalarda (84 m2) yatak odası, banyo, hazırlık odası, oturma ve çalışma odaları; suit odalarda (45 m2) yatak odası, oturma odası, banyo ve hazırlık odası; çift kişilik yataklı odalarda (24 m2) yatak odası ve banyo,

* Banyoların döşeme ve duvar kaplaması seramik, tavanı ise perfore alüminyum asma tavan; odaların döşeme kaplaması halı, tavanı alçı panel asma…” (3)

* * *

Yazıyor… Yazıyor… Yazıyor....

- “Ordu para bulamadığı için sınır karakollarında karakol binası yaptıramıyor…”

Yazıyor… Yazıyor… Yazıyor... Ha yazıyor….

* * *

Ne denilmişti?

Borçlanmak, önce ekonomik bağımsızlığı, arkasından da siyasi bağımsızlığı kaybettirir.

-“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”

Biz ne sanmıştık ki?

* * *

Ağam nerede, ben nerede?

Alacaklı nerede… Borçlu nerede?

Borçlu nerede, lüks ve ihtişam nerede?

Yüce Türk Milleti her zaman olduğu gibi sen bilirsin.

-“Niye ki?”

Toprağı eken, ülkeyi gelin gibi süsleyen, üreten, vergi veren, vatanı için gerektiğinde birileri boy verirken kelle veren sensin…

Sen kendin için doğru olanı bilmeyeceksin de kim bilecek?

Uyusun da büyüsün ninni…

Resim;www.blogspot.com'dan alıntıdır.

(1) Sahife; 86-87, Cemal Paşa anılarım, Fahri Parin

(2) Türkiye’yi kazanmak, Philip H. Gordon, Ömer Taşpınar Sahife, 44

(3) 21 Ekim 2008 /ekoayrinti.com/

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..