Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '16

 
Kategori
Resim
 

Devrim Erbil “Geçmişi günümüz tadıyla yaşatan Ressam”

Devrim Erbil “Geçmişi günümüz tadıyla yaşatan Ressam”
 

DEVRİM ERBİL “Geçmişi Günümüz Tadıyla Yaşatan Ressam”


Devrim Erbil, Türk resim geçmişinin günümüzdeki yansıması gibidir. Geçmiş kültürümüzün önemli bir ögesi olan minyatürler, çağdaş bir dille onun resimlerinde yeniden can bulur.

Memur bir ailenin çocuğu olan sanatçı 1937 yılında Uşak’ta doğar. İlk ve orta öğrenimini Balıkesir’de tamamlar. Çocukluk yıllarından itibaren sanata yatkınlığı öğretmenleri tarafından fark edilir ve yönlendirilir. Ortaokul yıllarında şiir ve edebiyata düşkündür, bu ilgi lise yıllarında ise resime yönelmiştir. Hatta lise öğrencisiyken ilk resim sergisini açar.

Bir röportajında o yıllardaki resim anlayışı için şunları söylemiştir: “Çocukluk ve ilk gençlik yılı resimlerim doğayı yeni baştan keşfetmeye yönelikti. Bugün bile o küçükken yaptığım çalışmalarımdaki renkli çizgileri ve şiirsel doğayı tekrar yaşama ve yaratma özlemleri taşırım.”

Bilinçli bir seçimdir onun için resim. Tutkuyla ve severek devam ettirdiği bir uğraştır. O yüzden, üniversite sınavlarında, yalnızca Akademi’nin sınavına girmiştir. 

“Aslına bakarsanız çok parlak bir öğrenciydim, mimar olabilirdim, doktor olabilirdim ama ressam olmayı istedim.Türkiye’de sanatçı olmanın güçlüklerini biliyordum. Bunları göğüslemek kolay olmadı ama yılmadım.”der.

1955 yılında DGSA resim bölümünü kazanarak İstanbul’a gelir. Akademi yıllarında Halil Dikmen, B.Rahmi Eyüboğlu gibi Anadolu kültürünü özümsemiş ve bir senteze ulaştırmış hocaların eğitiminden geçer. Özellikle B.Rahmi Eyüboğlu atölyesinde öğrenci olmak ona çok şey kazandırır.

Bedri Rahmi öğrencilerini, akademik resim tarihinin yanı sıra Anadolu’ya ve farklı kültürlere bakmaya yönlendirirdi.Örneğin, minyatür, halk sanatı, zenci sanatı, uzak doğu sanatı, Mısır sanatı, Aztek sanatı, Kop sanatına kadar pek çok kültürü öğrencilerine inceletirdi. Anadolu’nun değerlerini ve kültürel öğelerini tanıyıp, araştırmaları konusunda yönlendiren bir hocaydı. Bu durumu şöyle dile getirir ressam “ Bedri Rahmi'nin en büyük özelliği kişiyi kendi yolunda ilerletmek bağlamında yeni ve farklı kültür alanlarına yönlendirmesiydi.”

Bu eğitim sürecinden geçen ressam için sanatın yapısını sorgulamakla başlamak bir gerekliliktir artık. Aslolan yeni bir şey söylemektir. O güne kadar söylenmemiş, yapılmamış olanı ortaya koymak. Yani özgün bir şey yaratmak. Aslında bunu gerçekleştirmek için alt yapısı da sağlamdırDevrim Erbil’in. Bu düşüncelerle yola koyulur ressam. “Renkte, biçimde, çizgide kendine özgü olmalı sanatçı. Çağcıl olmalı, dünyanın farkında olmalı, dünyanın nereye gittiğini, nereye gitmesi gerektiği üzerine düşüncesi olmalı. Sanatçı sorumluluk taşımalıdır bence.”diye ifade eder.

İşte bu eğitim bilincinin sonucudur Devrim Erbil resimleri. Onun resimleri Anadolu kültür tarihinin özümsenip yeni sentezlere varılmış halidir.

1959 yılında akademiden mezun olur. Bir grup arkadaşıyla“soyutçu 7’ler” grubunu kurar.

1962 yılında girdiği asistanlık sınavını kazanarak İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne asistan olur.

Asistanlık döneminde Halil Dikmen’in ve Bedri Rahmi’nin öğrencisi olmuştur. Akademi yıllarında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Tollu, Cevat Dereli Atölyelerinde görev yapmıştır.  Bir yandan da Adnan Çoker, Lütfü Günay, Sabri Berkel, Cemal Bingöl, Ferruh Başağa gibi arkadaşları ile birlikte soyut resim arayışları içinde olmuştur.         

Zamanla diğer arkadaşlarından farklı olarak Anadolu kültürel değerlerimizden beslenen soyut resim anlayışın yönelmiştir.

1963 yılında Altan Gürman, Adnan Çoker, Sarkis ve Tülat Tura ile “Mavi Grup”u kuran sanatçı 1965 yılında İspanya Hükümeti’nin verdiği sanat bursuyla İspanya. İtalya ve Fransa’da inceleme ve araştırmalar yapmıştır.)

Bu çalışmalar onu, batı resim anlayışı ile doğu kültürünün motiflerini sentezlemeye götürür.    

Dünya resim tarihine baktığımızda, batının resminde renk, doğunun resminde ise çizgi hakimdir.

Özellikle Rönesans sonrası batı resmi renk, derinlik, çizgi, perspektif gibi ögelerle çok boyutluluk, anlam ve ifade çoğulluğuna yönelir.

20. yy.da resim kültürüne dair ne varsa batılı ressamlar tarafından yeni bir yorumlamayla yeniden hayata geçirilmiştir. Doğu resminin temel ögesi olan çizgi, Paul Klee, Picasso, Mondrian, Miro gibi ressamlar tarafından son derece başarılı bir şekilde kullanılmıştır.

Doğu ve Uzak Doğu sanatlarında çizgi hakimdi. Minyatür, Mısır resmi, Aztek sanatı, çizginin hakim olduğu İki boyutlu resimdir.

Bu durumu gözleyen Devrim Erbil“ben, çizginin vatanından, doğasından gelen bir kültürün insanı olarak bunu kullanmak benim daha çok hakkım dedim. Ben bunu sezgisel bir biçimde yakaladım ve doğru bir şey yakaladığımın farkındayım”der.

Onun resminde artık çizgi temel ögedir. Ressam kompozisyon içindeki detayları çizgisel bir titreşimle verir. Onun resimleri sürekliliğin, hatta bitimsizliğin ifadesidir. Bu kendini tekrar eden bir süreklilik değil, kendi içinde çeşitliliği yaşatan bir devinimdir.

Devrim Erbil 1970’de doçent, 1981 yılında ise profesör olur. Sanatçı akademik kariyerini yaparken, bir yandan da sosyal yapılarla ilişkilerini canlı tutar. Sanatçı örgütlerinde görev alır, kültürel etkinlik ve organizasyonların içinde olur. Sanat bayramlarında ve sempozyumlarda etkin rol alır, birçok şehirde konferanslar verir.

1979- 82 yıllarında İstanbul Resim Heykel Müzesi müdürlüğünü yapar.

1970'lerden itibaren minyatür çalışmalarını sürdüren ressam, geleneksel sanatı modern bir yaklaşımla yorumlayarak, figürsüz ve zamansız geometrik resimleriyle öne çıkar. Onun resimleri genellikle iki boyutlu bir görsellik sergiler. Geometrik düzenlemeler, çizgi ve renk soyutlamaları, ritim resimlerin temelini oluşturur.

Resimleri dönemsel bir takım değişiklikler gösterir. Ama üslubu hiç değişmemiştir ressamın. Örneğin 70’li yıllarda soyutlamalar öne çıkarken, günümüzde geometrik düzenlemeler ve üç boyutlu, perspektifler dikkat çekmektedir.

Minyatür Doğu kültürünün resmidir. Anadolu resim kültüründe de önemli bir yeri vardır. Bu resimlerde zaman ve mekan algısı eritilmiştir. Devrim Erbil’ resimlerinde çağdaş bir yorumlamayla zaman algısını eritir. Bunu, zaman ve mekândan soyutlayan çizgilerle gerçekleştirir. Özellikle şematik İstanbul peyzajlarında bunu gözlemleriz. 16. y.y.ın ünlü minyatür ustası Matrakçı Nasuh’un menzil krokilerinden esinlendiği ortadadır.

Ressamın, özellikle İstanbul kent topoğrofisi ilgi alanıdır. Bu konu üzerine yüzlerce resim yapar. Sayısız soyutlama ve geometrik düzenleme yapmıştır. Onun İstanbul resimleriyle özdeşleşen renk ise mavidir. Ağırlıklıolarak kullandığıturkuaz mavisine kattığıultramel karışımından oluşan “Devrim Erbil mavisi” literatüre geçmiştir.

Kuşlar resimlerinde yer alan en önemli figürlerdir. Ressam, “Kuşlar ise hayatın ritmidir. Onların kanat çırpışları, bir ritim geliştirir; o da hayatın akışınıgösterir. Hayat ritimdedir. Yaşamın tümü, kanat seslerindeki ritimdir; kanat çırpmaların getirdiği sestir, müziktir”der.

Öte yandan Anadolu geleneğindeki tasavvufun temel söylemlerinden biri olan çoklukta birlik anlayışına da göndermeler yapar. Günümüzde, minyatür tadını alabileceğimiz çağdaş yorumlardır onun resimleri.

Sanatçının resim dışında gravür, mozaik, vitray ve batik çalışmalarıda yapmıştır. Bunun yanında Anadolu kültürünün bir parçasıolarak kabul ettiği halı koleksiyonu vardır.

Ressam, ilk ve ortaöğretim yıllarını geçirdiği Balıkesir’le bağını hiç koparmaz. Hatta 2004 yılında Balıkesir Belediyesi Desteğiyle “Devrim Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi”ni kurar.

Ressam, son zamanlarda bodrum’da da müze kurmak için çalışmalarını sürdürmektedir.

Uluslararası ve ulusal pek çok ödüle layık görülen Devrim Erbil, çalışmalarını aynı hızla devam ettirmektedir.

 

 

 
Toplam blog
: 36
: 9117
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

İzmirliyim. İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi mezunuyum. Serbest çalışan diş hekimiyim. M..