- Kategori
- Dünya
Dış politikada radikal değişimler güç gerektiriyor
“İran, ABD arasında başlayan nükleer silah görüşmeleri Ortadoğu şahinleri arasında beklendiği şekilde kızgınlık ve öfke yarattı.” diyor, David Patrikarakos 8 Aralık, NYT’deki yazısında.
Uluslar arası ilişkilerde, sürekli dostluk ya da sürüp giden düşmanlık yok. Dondurulan ilişkiler, öyle sıcak bir zaman geliyor ki, eriyor.
Ortadoğu son yıllarda dünyanın gündeminden hiç düşmedi. Türkiye bu çemberin içinde. Bu süreç içinde doğrudan savaş yaşamasak da otuz yıldan fazla terör ateşi ülkemizi yakıyor.
Ortadoğu, Arap İsrail kavgaları, İran -Irak Savaşı, Körfez savaşı, ABD’nin Irak’a müdahalesi ve Arap Baharı adı altında başlayan kanlı ayaklanmalar.
Komşumuz Suriye’de üç yıldır sürüp giden iç savaş.
Savaşlar, ayaklanmalar, iç isyanlar ya Ortadoğu’da, ya da Afrika ülkelerinde seyrediyor.
Bu kadar karmaşa içinde, dış politikalar oynak ve risklerle dolu.
Dış politikada radikal değişimler güç gerektiriyor.
ABD- İran ilişkileri, Şah’ın devrilmesinden- 1979’dan beri soğuktu. Daha önce komünizm ortak düşman sayıldığından ABD İran ittifakı söz konusuydu. Humeyni rejimi ile birlikte İran, Batı’ya ve Amerika’ya sırt döndü. ABD ile rehineler krizinden tutun, Uluslar arası düzeyde İran’a karşı uygulanan ambargoyla beraber İran , Batı dünyası tarafından izole edildi.
İran İslam Cumhuriyeti, içte sosyal baskılar, dışta uzun süredir uygulanan ambargo nedeniyle değişmek zorunda kaldı. Nükleer tesislerine sinek kondurmayan İran, şimdi, nükleer tesislerini uluslar arası denetime açmak istiyor. ABD ile aradaki buzlar çoktan çözüldü . Amerika, İsrail için, İran’a kefil oldu bile. Defalarca savaş durumuna gelen bu iki ülke nikah masasına çıkıyorlar. Çünkü çıkarları bunu gerektiriyor. İsrail’in de son günlerde ağzı değişti. Suudi Arabistan’ın Amerika için o kadar da önemli olmadığını, 1973 petrol ambargosunu uyguladığı tarihlerdeki kadar güçlü olmadığını yazıyor David Patrikarakos. Amerika İran İlişkilerinde düzelme olmasının İran, İsrail ve Amerika vatandaşlarının çıkarlarına olacağını yazıyor. İran’ın hem Hazar Denizi, hem İran körfezi ile bağlantılı olduğu, Çin’e ve enerjilere ulaşan yolun kritik noktasında bulunduğunu hatırlatıyor. Ayrıca Hizbullah ve Hamas ile bağı olduğunu, Suriye çözümünde İran’ın çok önemli bir rolü bulunduğuna vurgu yapıyor.
Uluslar arası ilişkiler pat diye değişmiyor. Bazen uzun süreç istiyor.
İran halkındaki yılların birikimi anti Amerikan düşünceler nasıl değişecek sorusuna, “İran halkı Amerika’da uygulanan demokrasiyi istiyor ve Batılı gibi yaşama özleminde” yorumu yapılıyor.
Suriye ve Mısır konusunda Türkiye, gelişen olayları iyi tahmin ederek tutturdu diyemeyiz. Statükodan aktif politikaya geçişin Türkiye açsından politik ve ekonomik faydası şimdilik görünmüyor.
4 Aralık tarihli Milliyet gazetesinde, ‘Araplar Türk’leri Sevmiyor” başlığı ile yazılan haber ciddi bir araştırmaya dayanıyor ve buradaki veriler iç yakıyor. Hüseyin Seyfi