Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Doğal olmak sadece bir ira mı?

Doğal olmak sadece bir ira mı?
 

Her batışın yeniden bir doğuşu vardır.Hayat enerjisi ise Güneştir.Batmayan güneşlere..


DOĞAL YAŞAM..Bölüm I


İnsanların yararlanabildiği en ucuz şeylerden biri olan güneşe de leke çalındı son yıllarda. Doğanın bizlere sunduğu güzelim kaynaklarımızı, akarsularımızı kurutup barajlardaki seviyeleri bir türlü dengeleyemeyip, ha babam enerjiyi gereksiz kullanım neticesi, faturası ağır ödenir oldu.
Dört unsur la insanın gereksinim elemanları toprak, hava, su, ateş, bir de plazma tik unsur eklendiyse de henüz ulaşmadı bize.
Toprak artık bitki kökleri yerine, demir çubuklarla betonları besliyor. İçinde sızan atık kimyasalları da, su kadar arıtamadığı için yetiştirdiği bitkiler sağlıksız oluyor.
Suların artık parayla içildiği, şişeleme sistemlerinde, geri dönüşümü olmayan plastik tipi ürünlerin de ticari üretimi arttı. Hatta rekabet yüzünden, dibine üçgen, kare, harf, rakam, vb koydular. Ne çeşme kaldı, , ne de kuyu. Çocukken elime hasır örgülü bir damacana verip, çeşmeye yollardı annem. O çeşmenin gözü bizim arazimizden çıkardı. Sonradan bizim araziden çıkan suyu çeşmeden önce azaltarak alıp, kocaman bir fabrika açtılar. Türkiye’de ilk kez kola fabrikası açılmıştı. Birileri iyi getirim sağladı. Çeşme ise türkülerde kaldı.
Ateş desen ormanların yanmasıyla, toptan halloldu. Odun yakacak olmaktan çıktı, mobilya sektöründe daha çok para getirdi. Ama ağaçlar vakitli vakitsiz kesildiğinden Orman bakanlığı da artık ağaç yetiştirme yanında kamping ve dinlenme tesisleri açmaya başladılar.
Böylece bize kala kala bol hava almak kaldı sanıyoruz. Şimdi o da tükeniyor. Havanın kimyasal bileşiminde oksijen ve fazlaca azot vardı. Şimdiki havada, H5Nı den tutunda, HIV ye kadar, pvc den tutun ne kadar kanserojen bileşim varsa herbir şey mevcut. Hava gazlarımızı ne kadar ucuza kullanır ve sağlıklı yemekler pişirirdik, çünkü azar azar gelirdi ve kısık ateşte pişen yemekler de demlenip lezzetli olurdu. Alıp onu da tüplere doldurdular. Riskleriyle birlikte. Tüpler kâh patladı kâh zehirledi. Yinede vazgeçemedik, arabalara kadar taktık.
İnsan neyi ucuz bulduysa ona derhal bir fiyat konuyor nedense..Tek, ısı, ışık, enerji kaynağım güneş. Onu da lekelemeye çalışıyoruz Güneş ışınları zararlıymış. Bunca yıldır, zararlı değildi, ne oldu şimdi? Artık dokunur oldu. Ben kendi açımdan ele alayım. Turizm ve tatil demek, deniz ve güneş demektir. Eğer bir yarımada ya da ada ülkesiyseniz. Bundan uyanıklar nasıl yararlanır. Önce iyi bronzlaştırıyor diye bir ürün piyasaya çıkarır. Herkes alır bunu. Nasıl ki bazı yerlerde sineksavar ilaçlar satılsın diye, duş sularını açıkta akıtıp sivrisinek yuvası yapan kişiler gibi. Her şeyin temeline inildiğinde hep menfaatle karşılaştım ben doğal gözlemlerimde. Buna karşı ne çıkacak? Eh yakan ürüne rakip yakmayan ürün. Çocuklar silah. Çünkü yakmayanı çocuklar için alacak büyükler. Oysa bir bebeğin gereksinimidir güneş. D Vitamini ve raşitizm açısından. 15 faktör den tutun 80 faktör icat edip fiyat hiyerarşisi de sağlarlar. Olmadı bir de güneşe leke çalarlar. Zararlı şu saatte bu saatte kanser yaparmış. Afrika’daki bütün gün çıplak güneş altındaki zencileri düşünüyorum. Hepside kanserden nesilleri tükenmiş olmalıydı. Güneş girmeyen yere doktor girer diye büyümedik mi? aydınlıktan, aydın olmaktan korkanlar nedense karanlıktan kara para kazanmak için daha çok kafa patlatıyor.
Huysuz eleştirmen oldum bu günlerde. Bunu atmak içinde iyice doğaya yapışmalıyım galiba. Bir güneşim kaldı bedava. Devam edeceğim galiba….

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..