Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '12

 
Kategori
Dünya
 

Doğum sancıları

Doğum sancıları
 

Birçok işsiz insanın olacağı bir döneme yaklaşıyoruz. Halen dünyada iki yüz milyon işsiz bulunmakta ve önümüzdeki dönemde bu sayının  daha da yüksek boyutlara ulaşacağı aşikâr. İşsizlik, hem insanlar için hem de bütün toplum ve hükümetler için büyük bir sorun. İşsizlik yüzünden ortaya çıkan sorunlar yelpazesi ise depresyondan, olası kanlı devrimlere ve savaşlara kadar açılabilir.

İşsiz olan insanlar yeniden eğitilebilir mi? Ve bu nasıl bir eğitim olabilir? Onlara, aile ve arkadaş çevresindeki, toplum ve dünya içindeki kişisel yerlerini daha iyi anlama ve hissetme fırsatını verecek, integral bir eğitim olabilir. Böylece onlara, etraflarında olan değişimleri tanımlamaları için yardımcı olabilir, hayatlarını anlamalarını ve yeniden kurmalarını öğretebiliriz.

Bu eğitim onlara şu düşünceleri verebilir: “Şu an bu işsizlik durumunu kötü etkenlerin neden olduğu trajik bir olay olarak görüyorum, ama beni zorlayan bu koşullar yeni bir durumun doğumuna işaret olabilir. Yeni bir dünyanın eşiğinde olabilirim. Bunun için, özel olarak bana ve genel olarak tüm dünyaya ne olduğunu anlamam ve neden bunun böyle olduğunu kavramam gerekiyor.” 

Ve şu soruları sordurabilir: “İçinden geçtiğim bu durum, yaptığım bazı talihsiz hataların sonucu mu? Yoksa benim önleyemeyeceğim normal bir süreç mi işliyor? Bazı kaçınılmaz doğa kanunları yüzünden mi bu zorluklardan geçmem gerekiyor? Zaman içinde insanları büyük sonuçlara götürecek genel bir gelişim durumu yüzünden mi bunlar meydana geldi?”

Durumumuza, “kriz” diyoruz, fakat aslında bu, genel, global, integral zorluğun bir parçası ve ekonomide, eğitimde, kültürde, bilimde, finans sektöründe ve insan hayatının tüm maddesel katmanlarında yer almaktadır. Aslında, “kriz” kelimesinin negatif bir çağrışımı yoktur. Doğuma benzeyen yeni bir evreye işaret etmektedir.

Yaşam tecrübemize dayanarak biliyoruz ki bir evreden başka bir evreye geçmek zordur çünkü iş değiştirsek de veya yaşamın herhangi bir başka alanına geçsek de, konfor alanımızdan ayrılmamız gerekir. Bu süreçte alışkanlıklarımız bize ayak bağı olur. Düzgün bir şekilde çalışarak faaliyette bulunan bir sistemde kalmak, bizim çok fazla çaba göstermemizi gerektirmez; bu bizi mutlu eder çünkü doğal olarak değişime direnç gösteririz.

Egomuz bizi güvenilir ve dengeli bir düzen aramamız için iter. Yeni olan bir şeye geçiş yapmak her zaman sıkıcıdır. Ancak, bunun çok daha memnunluk verici bir gelecek vaat ettiğinden kesinlikle emin olduğumuz ve buna kolayca ulaşılabidiğimiz sürece durum değişir. Fakat eğer zor ve tehlikeli bir geçiş ise ve gelecek belirsiz ve tahmin edilemez ise, o zaman bu trajik bir durumdur.

Dolayısıyla, durumumuzun gerçekten kötü ve trajik olup olmadığını ve büyük sorunların, doğal afetlerin, sosyal ayaklanmaların, yani tam bir kaosun eşiğinde olup olmadığımızı görmeliyiz. Yoksa bu sadece yeni bir düzen mi? Ve şu an bize olan her şey, bizim henüz göremediğimiz bu düzenin doğum süreci mi? Etrafımızdaki her şeye, insanlığın büyük çabalar sarf ettiği ve yeni bir formun doğumunda olduğu gibi zorlandığı şeyler olarak bakabilir miyiz? Doğum sürecindeki bir çocuk gibi, biz de zor bir koşuldan geçmekteyiz.

Doğumdan önce, çocuk annesinin rahminde, güvenli ve korunaklı yerde, huzurla büyür. Sonra doğum, çok “sıkıcı” bir süreçle tetiklenir. Anne çok büyük bir gerginlik hisseder ve sancılar yaşar. Çocuk da aşırı bir baskı hisseder. Daha fazla birlikte olmaya tahammül edemeyecek gibi olunca, birbirlerini itmeye başlarlar. Çocuk, annesinin rahminden çıkması gerektiğini hisseder. Eğer bu durumu duygularımıza aktarırsak, bu çocuğun daha fazla annesinin bedeninde kalmaya tahammülü yok demektir; ne de anne onu artık içinde tutabilir. Böylesi bir karşılıklı itmenin sonucu olarak, doğum süreci başlar ve çocuk, onu sevgiyle karşılayan, aydınlık bir dünyaya doğar. Böylece, yeni bir hayat edinir ve varoluşunun yeni bir evresine ulaşır.

Birkaç kilo gelen bir et parçası olmak yerine, başka birinin bedeni içinde yaşayan bir yaratık olmayı durdurur ve bir insana dönüşür! Henüz çok küçük olması ve ne olduğunu anlamaması önemli değildir; önemli olan onun yeni bir hayata doğmasıdır. Bu, şu anda bizlere olan duruma çok benzer. Şimdiki durumumuz, yeni bir dünyanın doğum sancılarına benzemektedir. 

 
Toplam blog
: 78
: 427
Kayıt tarihi
: 01.11.11
 
 

Yaşam yolculuğu hepimizi farklı duraklarda indiriyor. Bu duraklara varmak için çeşitli eğitimler ..