Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Dokunulmazlığa dokunun artık

Dokunulmazlığa dokunun artık
 

Başbakan “en az üç çocuk doğurun” demişti hatırlarsınız.

İç borç, dış borç, kişi başına milli gelir istikrar falan filan bütün olumsuzluklar bizim ülkemizdeyken başbakanın böyle bir şey demesine anlam verememiştim.

DTP’nin oy aldığı illerde araştırma yapılsa bir ailenin çocuk sayısı ortalama 5-6 filan çıkar. Yani bu insanlar bilinçsizce çocuk yapmıyor. Kendi fikirlerini empoze edip sandıkta bir oy bir oydur anlayışıyla kendi çıkarlarını savunacak bir gençlik istiyor. Meclisteki vekil sayıları bu anlayışla çoğalmıştır.

Yani demokrasi.

* * *

Demokrasi bu durumda kötü mü sorusunu sormamak elde değil?

Bence kötü değil, demokrasiyle yönetilen yerlerde azınlıkların istediklerini yapmak, kurulu düzene karşı gelenleri susturmamak ülkeyi kaos içine sokar.

Ayrıca dokunulmazlıkların kaldırılmaması başlı başına sorun olur.

Şu anda Türkiye yukarıda bahsettiğim iki olumsuzluğun içinde.Bu yüzden demokrasi ülke aleyhine doğru ilerliyor. Ülkeyi yönetenlerin sırf kendilerine dokunulmaması için vatan hainlerine göz yumması işin içinden çıkılmaz hale gelmesine neden oluyor.

Başbakan yukarıda yazdığım demokrasinin lehimize işlemesi için “üç çocuk doğurun” şeklindeki açıklaması yerine, meclisteki dokunulmazlığı kaldırsa yani toplumdan bir şey istemek yerine kendileri bir şey yapsalar TBMM’de PKK savunucuları otomatik olarak yargı tarafından ortadan kaldırılacaktır.

Kısacası dokunulmazlığın kaldırılması ülkemiz için şart.

Şehit ailelerinin gözünün içine baka baka dağdaki teröristlerin boynuna ip yerine kravat bağlayıp meclisteki ceylan derili koltuklara oturttuk.

PKK bizim ülkemiz için gelecek nesillerimiz için bir tehdittir. Ülkemizin selameti ve güvenliği için gelecek nesillerimiz için bu insanların susturulması gerekiyor. Artık korkularım her gecen gün daha da artıyor “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü bile birilerine batmaya başladı. Bu insanların susturulamamasının tek sebebi dokunulmazlığın kaldırılmamasıdır.

Daha önceki bir yazımda da yayınlamıştım ve çok etkilenmiştim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini iyi anlamak lazım. Yazıma Atatürk’ün muhteşem bir dersiyle son vermek istiyorum.

Konu azınlıklar. İnönü bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Atatürk'ün huzuruna çıkıyor.

Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:

- Hayırdır İsmet... Habersiz geldin.

- Paşam, azınlıklar meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz... Ne diyorsunuz?

- İsmet bugün geç oldu... Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.

İnönü çıkınca Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:

- Sadece laleler kalsın... Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın... Derhal.

İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:

- Ne oldu böyle?

- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.

Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:

- Paşam, bahçenin durumu nedir?

- Azınlıkları söküp attım İsmet.

İnönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş:

Atatürk:

- İsmet, ben "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü boş yere söylemedim... Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı... Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

 
Toplam blog
: 61
: 1041
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

1983 doğumluyum. İzmir' de yaşıyorum. Bir kamu kuruluşunda memur olarak çalışıyorum. ..