Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '07

 
Kategori
Müzik
 

Domaattes bibbeer patlıcaaan!

Domaattes bibbeer patlıcaaan!
 

"Ne zaman bir adım atmaya kalksam, kendime takılıp düşüyorum..."

Çok istiyorsunuz bir adım atmayı, ama hep bir şeyler engelliyor sanki. Nedir sizi durduran? Seviyorsunuz, içinizde tutmayıp bu aşkınızı ilan etmek istiyorsunuz ama "dur" diyor içinizdeki ses, "kendine gel, mantıklı ol biraz".

Mantık da... nereye kadar... İyidir mantıklı olmak, ama mantığınızın hislerinizin önüne her daim geçmesine izin verirseniz, kaybedersiniz sevdiğinizi. Fırsat bulduğunuzda şansınızı denemelisiniz. Yoksa...

Keşke hislerimi sana açıkça anlatabilseydim
Sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim...... diye yiyip bitirirsiniz kendinizi pişmanlıktan.

Göz göze geldiğimiz o anda sanki dilim tutuldu bir anda
Konuşamadım karşında...... Nedir sizi tutan? Utanç? (neyden utanılır ki bu durumda) Gurur? (aşkta en tehlikeli şeydir, hala anlayamadınız mı) Heyecan? (yenmek zor değil, kendinize güvenin yeter)

Oysa bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim
Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim...... E bu da bir şeydir tabi, ama çarpan kalbi görmek için karşınızdakinin cerrah olmasını beklememelisiniz kanımca.

Tam elini tutmak üzereyken, aşkımı itiraf edecekken
Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam: "Domates, biber, patlıcan!"...... Yaa, işte böyle. Şimdiye kadar hep kendiniz engel olmuştunuz, bu kez dış kaynaklı bir engel çıktı karşınıza. Aşın bakalım!

Bir anda bütün dünyam karardı, bu sesle sokaklar yankılandı:
"Domates, biber, patlıcan!"...... En sevdiğiniz üç sebzenin sizi bu hale sokacağı aklınızın ucundan bile geçmezdi, değil mi?

Öncelikle unutulmaz sanatçı Barış Manço'yu rahmetle anıyoruz. Açıkçası, bu şarkının bulunduğu kaseti aldığımda, kapağı şöyle bir incelemiştim de, "Domates, Biber, Patlıcan" isimli bu şarkı hemen dikkatimi çekmişti. O kadar nitelikli şarkıların arasına yakışmayacak bir şarkı olduğunu sanmıştım. Oysa bu önyargım ne kadar da yanıltmış beni, her zamanki gibi.

Anlatmak istediğim, ismi üç adet sebzeden ibaret olan bir şarkının nasıl böylesine anlamlı ve mükemmel olabileceğini düşünemezdim. Şarkıyı dinlerken, ilk melodisini duyduğumda, gayet yavaş ritimli olduğu için bir şok yaşadım. Sadece ismine bakarak, "Bandıra Bandıra Ye Beni" kadar hareketli olacağını düşünmüştüm (o tarihte "Bandıra Bandıra" yoktu elbette, şimdi kıyaslamak için bu örneği verdim). Sonra giriş müziği uzadıkça uzadı ve sabırsızlanmaya başladım, sonunda şarkı sözlerini de duymaya başlayınca, bir şok daha yaşamış oldum.

Sonuç olarak, o güne kadarki gelmiş geçmiş en kaliteli şarkılardan biri olarak benimsedim ve defalarca dinlemekten bıkmadım. Şimdi ise, bir reklam filminde tekrar duyuyoruz bu şarkıyı (en azından bir kısmını)... Anılarım mı canlandı ne?

İşte şarkının devamı:

Şimdi benden çok uzaklardasın, biliyorum
Belki bir gün dönersin diye dualar ediyorum.
Seni bir daha görsem yeter, inan ki bu bir ömre bedel
Yeter ki bitmesin bu rüyam.

Nereye gitsem, ne yana baksam hep seni görüyorum
Biliyorum artık çok geç ama, yine de bekliyorum.
Her şey boş geliyor bana, sarılacağım sımsıkı sana
Yeter ki yıkılmasın bir daha dünyam!

...Böylesine pişman olmamak için ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz artık. Gururmuş, önünde eğilmekmiş, yenilmekmiş (müsabaka mı var, hani nerde?) geçin bunları. Ânı ıskalamayın, dolu dolu yaşayın hayatı. Çünkü, geri dönüp baktığınızda anlayacaksınız ki, hayat ertelenmeyecek kadar kısa aslında...

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..