Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Müzik
 

Mehmet Güreli ve müziğine dair...

Mehmet Güreli ve müziğine dair...
 

“Işığını tanımayan gölgedir, zaman. Bu yüzden de geçip gidenin ne olduğu bilinmez. Bir ses… Konuşma biçiminden kendi arzusuyla kurtulmuş dilin, ayrıcalıkları vardır diye düşünmek isterim. Ve müzik kendi yarattığı, yorumlanması çok güç dil yolculuğunda, duygularında yaşar. Ben de yıllardır neden söz ettiklerini bilmediğim şarkıları dinlemeyi sürdürürüm. Odamda… Bu yolculukta, silinemez olan, katılan tüm dostlarımın sonsuz yaratıcılıklarıdır. Gece, hava kararmadan da güzeldir.” (Mehmet Güreli, Cihangir’de bir gece)

Mırıl mırıl sesine ve çok yönlü yaşamına hayran olduğum bir entelektüeldir Mehmet Güreli.. Onu ilk “odamdaki yolculuk” albümünden tanımıştım. Tüm şarkıları Türkçe olan tek albümü bu Mehmet Güreli’nin..

Bozcaada seyahatinde ve yeni bir kalp ağrısı eşliğinde, çevirip çevirip dinlediğim bir kasetti “odamdaki yolculuk”..

Odamdaki yolculuğu dinlerken bu adamın da –zaman-la ve –oda-larla bir alıp veremediği olduğunu düşünmüştüm ve ayrı bir yakınlık hissetmiştim.. Şimdi her dinleyişimde yeniden o Bozcaada seyahatini düşünürüm.. Oradaki koyu mor Bağbozumu vaktini, o şaraplık üzüm kokularını duyumsarım yeniden ve o lodoslu günleri.. Dingin, acelesiz, kendi halinde, özgür olan bu sesle, o benzer dinginliğe ve özgürlüğe sahip olan ada… Öyle özdeşleştiriyorum ki ikisini…

Ve “uçurtma” şarkısındaki şu sözler;

'' Senden haber almadan nasıl çıkarım yollara, tek dileğim bir ışık olsana.. Güneşim sana doğar, gözlerim kamaşsa da.. Seni görmez hiçbir şey, solmazsan.. Bu bir uçurtmanın kaçışı, belki de değil... ''

Sonra şu an odamda da çalan “ pervaneler ” şarkısı (nerde eski değirmenler, küçük dudaklarında..sessiz gülen rüzgarların gözü çığlıklarında..yersiz seven insanların, evi duvarlarında…)

Bu sözlere bir de oda ısısı kıvamındaki caz ı ekleyince umrunuzda olmuyor pencerenizin dışında kalan dünya..

Sonra “Cihangir’ de bir gece” albümü geliyor.. Bu albümün 2.şarkısı olan “harmony” ve ardından “what’s on your mind”..bu şarkıları her dinlediğimde de Murathan Mungan’ın “aynalı pastane” öyküsü düşer hatırıma.. oradaki bohem Beyoğlu öyküsü ve kasadaki kız…ne kadar etkilenmiştim o öyküden, o öyküyü okuduğum bahar ayında, karşıma çıkan herkese o öyküden bahsediyordum. Aynalı pastane öyküsünü okuduğum mekan, asmalımescitteki bir çaycıydı.. işte ne zaman “cihangir’de bir gece” albümünden bir şeyler duysam direk bahsettiklerim çağrışıyor..Ve bahsettiğim çağrışım durumundan inanılmaz keyif alıyorum.. Dinlediğim bir müzik, geçmiş yaşantılarımı anımsattığında, hele yüzümde o anımsananlar bir tebessüm oluşturuyorsa, işte o zaman yaşadığımı, ve bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu hissediyorum..

Ve bu albümlerin ardından” yağmur” ve “vapurlar blues” albümleri geliyor benim için..Benim için diyorum çünkü albümleri kendi tanışıklık sırama göre sıraladım, albüm sırasına göre ise sondan başa doğru gidiyor..

-Vapurlar blues- ve –yağmur- da sevdiğim albümler fakat diğer ikisi kadar yer etmemiş bende..gerçi “yağmur” albümündeki “I don’t wanna be your lover” şarkısı içimde, bir yerlerde kalmış, gizli bir haykırışı öyle iyi ifade ediyor ki , bu şarkıyı da her dinlediğimde başımı masama yaslayıp, gözlerimi kapatma ihtiyacı duyuyorum..

“Kimse bilmez” şarkısını da geçmeden edemeyeceğim, sözleri Hayyam’a ait olan..Hiçbir albümünde olmaması ilginç gelmişti bana..bir gün boyunca defalarca ama defalarca dinlediğim bir şarkıydı, bir şarkıdan insan her dinlediğinde farklı bir keyif alabilir mi? Evet, alabiliyormuş..

“Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
gül rengi şarap içilmez mi böyle günde
seher yeli, eser yırtar eteğini gülün
güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
kimse bilmez, kimse bilmez”

Bir yolculuk Mehmet Güreli müziği benim için, odamdaki bir dinginlik rüzgarı...bir ada seyahati..gece lambasının kırık ışığı..şişenin dibinde az kalmış bir kırmızı şarap, içtikçe çoğalmasını umut ettiğim..Öyle seviyorum ki.. Öyle hissediyorum ki...Ve bir felsefenin dillendirilişi belki, “ Gece, hava kararmadan da güzeldir.. ”

" Gece, hava kararmadan da güzeldir... "

selam olsun...

 
Toplam blog
: 10
: 1786
Kayıt tarihi
: 28.10.06
 
 

notalar, kelimeler, renkler, kareler, insanlar ve kentler karışımı biriyim....