Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '07

 
Kategori
Felsefe
 

Zaafiyet teorisi...

Zaafiyet teorisi...
 

Zaaflar, acizlikler ve evvel zamanların içinde devinen bir beden, bir ruh..

Bir insanın zaafları olmasa, kim dayanabilir ki bir bebeğin bencilliğine.. Veya bir insanın bencilliği olmasa kim çekebilir bir annenin, bir sevgilinin kaprislerini..

Sevgi mi?

Salt sevgi??

Her öz iyiyse, hoşsa, zararsızsa bir insanı ne tam iyi, ne de tam kötü olarak ele alan yaklaşımlar, bir insanın özüne illaki yabancılaşacağına koşullanıp, bunu ispatlamaz mı? Olumlarsak bu sorunun cevabını, zaaflara uygun düşen böyle bir ispatlama mıdır?

Peki insan bütünsel bir varlıksa sırf sevgi için katlanabilir mi yaşanan tüm sıkıntılara, “fedakarlıklara”..?

Geçsek mi bu ortaçağdan çalınmış masallardan..

Geçsek mi, bir arkadaşın dediği gibi "bir masalın yokmuş’una" sığınmaktan…

Sığınmadan tutunamaz mıyız acaba??

Bir insanın, insandan başka tutunabileceği şeyler, bir elin beş parmaklarını hangi oranda geçebilir?

Ayrıca şiirlerden duyulan sarhoşluk bir ömrü idare edebilir mi ve bununla paralel olarak bir şiirin sarhoş edebilme etkisi tutunamayan bir insanın tutunamamazlık düzeyini ne ölçüde etkileyebilir?

Kilitlenme halim geçtiğinde bir öykü yazmak istiyorum.. Bir ömre veya bir ölüme nasıl bir öykü yakışacaksa, onu yazmak istiyorum..

Zaman, mekan ve kahramanların sadece tek kullanımlık olabileceği bir öykü..

Bir öyküye, bir ömür..

Çok mu fazladır acaba???

"Bir ömre, bir öykü" desem daha mı az korkutucu olur yoksa -fazlalık- kavramının karşısında…

Zaafiyet teorisi bu cümleyi ne kadar da güzel doğrulamakta.. Elbette ki sahip olduğumuz zaaflar belirlemekte bu korkutuculuğu..

Her çarptığımız duvar, bir zaaflık abidesi değil midir?

Hem aksi olsaydı, o kadar da korkunç gelir miydi dört duvarlar??

 
Toplam blog
: 10
: 1786
Kayıt tarihi
: 28.10.06
 
 

notalar, kelimeler, renkler, kareler, insanlar ve kentler karışımı biriyim....