Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '10

 
Kategori
Anılar
 

Dört yüz yıl sonra "o" gün.......

Dört yüz yıl sonra "o" gün.......
 

Oturma odasında kitap okumayı sevmem. Ya televizyon açıktır ya da bir şekilde biri sizi lafa tutar çünkü. Neyse ben yine de oturma odasında elimde kitabım her zaman oturduğum köşeye kıvrılmışım, azıcık sosyalleşmem lazım çünkü, kitabımı bu nedenle oturma odasında okumaya çalışıyorum . Anneannem televizyon seyrediyor. Kafam annem ve dedemin birlikte tartışarak çözmeye çalıştıkları çapraz, çengel ve kare bulmacalardan yorulmuş olacak ki aniden elimdeki kitabı bırakıp “bari” diyorum “Scrabble oynayalım !”. Bir an süren şaşkınlıktan sonra bizimkiler peki diyorlar. Bende elimdeki kitabı sehpanın üzerine bırakıp Scrabble kutusunu buluyorum .

Karman çorman duran harflerin arasında bir de bakıyorum ki “ güneş tutulması gözlüğüm” duruyor.

Tarih 29.03.2009 ve saat 13:54 . Gözlüğün karton sapına tarih ve saati annem el yazısı ile yazmış. Anımsıyorum teyzemlerdeydik. Antalya ‘da ; annem, ben ve teyzem . Üçümüzde gözlüğün arkasına tutulma sonrası duygularımızı birer cümleyle yazıp altlarına imzalarımızı atmışız…..

Üç farklı yorum !!!

Şimdi sevgili dostlarım yazılarımda ne kadar mızıldandığımı bilirsiniz ama bu kez kendimle gurur duydum. Neden mi?

Annem ; “harikaydı” demiş. Her zamanki az konuşan haliyle, az da yazmış.

Teyzem; ( laf aramızda bunu teyzemden beklemezdim ) ; “Bir daha tam güneş tutulması göremeyeceğim” demiş. (neden bilmem karamsar geldi bana)

Ben ??? Buraya aynen yazıyorum kayıtlara geçmesi açısından ; “Muhteşemdi , dört yüz sene sonra göreceğim :) ” demişim.

Kendimden ne kadar eminim değil mi sevgili dostlarım ?

Bir zamanlar bir film seyretmiştim . Filmde ölümden sonra insanlar dizi dizi sıraya giriyorlar , beyazlı bir melek elinde bir iğne ( unutturma iğnesi imiş) sırada duranlara kaba etlerinden iğne yapıp bir sonraki işlem için ilgili merciiye gönderiyor . Bu arada kahramanımızın t… sundan yapılan iğnenin dozu az geliyor ya da iğne karambolde yapılmıyor. Tam olarak bu kısmını hatırlayamıyorum ama nihayetinde önceki yaşamını unutamadan tekrar hayata geri dönmek zorunda kalıyor adamcağız ….

“ Reenkarnasyon” denildiğinde her nedense aklıma bu abuk filmin daha da abuk bu sahnesi gelir ve daima gülümser bir yandan da hayal kurarım bana da doz az gelse ya da iğne vurma işlemi unutulsa diye …..

Yıl 2409 ben tekrar dünyaya gelmişim ve “güneş tutulmasını” uzayın derinliklerinde bir kuğu gibi süzülen uzay gemisinin camından izliyorum . Altımda milyonlarca yıldız , karşımda Güneş , Ay ve Dünya. Sanırım yine Dünyalıyım. Bu arada hani unutamadım ya onun için bu karton "tutulma gözlüğümü" bulmuşum ve bir avucumda sıkı sıkı tutup sevgili annem ve teyzemi hatırlıyorum muhteşem doğa olayını seyrederken .

Merak ediyorum iğneyi vuranlar yanımda bir tek eşya götürmeme müsaade ederler miydi tekrar hayata gelirken ? Düşünsenize yaşamış olduğunuz hayattan sadece bir tek eşya almanıza izin verilseydi ne alırdınız yanınıza ???

Ben kararsızım kendi adıma. Kitaplarımdan biri de olabilir ya da daha beni anlatan özgü bir şey…….

Bilemiyorum ….

Yine de tutulma bittikten sonra birden hatırlıyorum !! ….

Ben çoktan seçmişim almam gerek eşyayı .

O an için; o anın tüm güzelliğini bana anımsatan ve aradan yıllar geçtikten sonra bile beni gülümseten bir şeyi seçmişim istemsizce, beklide bilinç altı….

Üzerinde annemin , teyzemin kendi tarzlarıyla ve el yazılarıyla not yazdıkları “güneş tutulması gözlüğümü” seçmişim….

Ne güzel değil mi?

 
Toplam blog
: 200
: 959
Kayıt tarihi
: 21.04.08
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum . Maalesef bir tak..