Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Dostluk

Dostluk
 

Çağımızda, modern dünyada dostluk mu var? Kapitalimin egemen olduğu günümüzde, dostluk değil; para pul, varlık önemlidir. İnsan ilişkilerini de varlık, çıkar ilişkileri belirler. Diğer yandan sanal evren sarmalı, özellikle gençleri girdaplarına çekiyor. Görsel iletişim araçlarının izlencelerinden de insanlar kendilerini kurtaramıyorlar. Özellikle, dizilere kilitleniyorlar. Kent insanı, yalnız olduğu için bilgisayarla arkadaş, dost oluyor. Bilgisayar kullanmayan ya da kullanamayanlar ise televizyon başından kalkmıyorlar. Son günlerde bir de birçok kanal evlilik programları düzenliyor. Bunlar, evlilik izlenceleri değil de “evlilik oyunu”;çünkü evlenen yok.

Gerçek dostluk diye başlayacaktım yazıya aslında ama düşündüm de gerçeklik dostluk demek; herkese dost diyenler içindir. Dost dediğin tek anlam içerir zaten o da açıklık ve gerçektir. O yüzden gerçek dost demeye gerek yoktur. Çok farklı şeyler birbirinden. Gerçek dostluğa önem veriyorsan herkese dostum deme ve o kavramın içini boşaltma.

Hayat bazen insana o kadar ağır geliyor ki ne yapacağını bilemez hale getiriyor kişiyi. Eminim herkes yaşamıştır bu durumu. Kendimizle çeliştiğimiz zamanlar geldi hiç yok yere boşu boşuna efkârlandığımız günler oldu. İşte o anda yanınızda olmasını istediğiniz kişilerdir dostlarımız.

Kimileri öylesine umutsuzluğa kapılır ki dostluğa olan inancını kaybeder gerçekte dostluğun olup olmadığını sorgular duruma gelir. Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor çünkü hiç tahmin etmediğiniz bir anda karşınıza çıkıyor ve sizin o zor günlerinizde yüzünüzü güldürebiliyor ki zaten öyle de oluyor.

Genellemek istemiyorum ama hayatımızın olmazsa olmazı. Yaşadığımız yüzyılda sahip olduğumuz en büyük lükstür dostluk. Çok zor bulunuyor, aramakla da bulunmuyor o gelip o zor anınızda sizi buluyor bunu öğrendim

İnsanlar, gerçek dünyada değil, sanal evrende yaşıyorlar. Böyle bir yaşam tarzında dostluk olur mu? İnsanlar, yaşam koşullarının zorluğundan, sanal evrenin sunumlarından, televizyon izlencelerinden-çok kanalda izlence niteliğinde olmayan görsellerle dolu-kendilerini kurtaramıyorlar.

Dost kimdir? İnsanın mutlu, kara günlerinde yanında olan, onu destekleyen mi? Kuşkusuz, evet. Ama salt bu kadar mı? Hayır. Gönüldeş olan. Dost, aynı zamanda sevilen, güvenilen, özverili kişi. Başka bir değişle her konuda, her alanda aynı şeyleri düşünme. Aynı duyguları paylaşma. Duygu ve düşünce özdeşliği, sevgi, saygı bağıyla bütünleşme

Dostluk, başka, dost gibi görünmek başka. Dostluk zordur; dost gibi görünmek daha da zordur...

Kimi kanallardaki izlencelerde, yapmacık dostlukların nasıl sürdürüldüğünü izliyoruz. Düşünür Aristotales,”Ey dostlarım, dünyada dost yoktur.”diyerek çağların ötesinden sesleniyor. Dost, her devirde aranılan, beğenilen bir insan tipidir. Dostluk, erdemli bir davranış biçimidir.

Sadece iyi gününde yanında mutluluğunu paylaştığın insanlar gibi değiller işte. Asıl için kan ağlarken yanında olup tüm derdini, tasanı paylaşır, acını gerçekten hissedebilir. Öylesine bir güven vardır ki dostluğun da temelidir. Bu güven ufacık da olsa kırılsa, dostluk tehlikeye girer, hiçbir şey eskisi olmaz dostlukta

İlkçağ’da dostluk yoksa günümüzde dostluğu örseleyen iletişim araçları, çalışma koşulları varken dostluklar sürdürülebilir mi? Bu nedenlerle zamanımızda, dostların ve dostlukların sınırlı, az olduğu düşüncesindeyim.

Şair Kipling,”Birinci Adam” adlı şiirinde gerçek dost arıyor.

Onun hakları senindir.

Senin hakların da onun

Senin sesin onun sesi, evi senin evin.

İster haklı, ister haksız olsun

Ey oğul, isterim ki onu her zaman savunasın.

“Dost ağlatır, düşman güldürür.”derler. Olur, mu öyle şey? Dost, niçin ağlatsın? Dost, acı da söylese gerçeği dile getirir. Sözü, dostun yanlış yapmaması, hatalara düşmemesi, iyiliği içindir. Bu nedenle, dostun acı sözü, sert davranışı, insana ağır gelmez.Dostun attığı taş, baş yarmaz, gerçek dostsa. Gerçek dost,kara günde belli olur. İyi gününüzde, çevrenizde çok insan vardır. Bir de belli bir görevde yetkiliyseniz sizi arayan soran az değildir. Yaşlılığınızda, hastalığınızda, sıkıntılı günlerinizde sizi yalnız bırakmayan sıkıntılarınızı, üzüntülerinizi paylaşan; destek olan kişiler gerçek dost olduklarını belli ederler. Böylesi var mı derseniz? Bu sorunun yanıtı boşlukta. Hastalığımızda, yaşlılığımızda el verebileceğimiz kaç kişi var? Atalarımız ,”Dost bin ise azdır, düşman bir işe çoktur”sözünü boşa söylememişler. Dost, ne kadar çok olursa insan kendini o denli güvende ve huzurlu hisseder. Gerçi bu, kişiden kişiye değişir; ama ileriki yaşlarda da dostsuz olunmuyor.

Kimileri de dost beğenmez. Böyleleri, dostsuz olur.“Dostun sözü, kalpten vurur.” atasözü, insanın dostunun sözünden kırılabileceğinin, üzüleceğinin kanıtı

Dostlukla ilgili dilimizdeki diğer atasözlerimizi de şöyle sıralayabiliriz:

Dost beğenmeyen, dostsuz kalır.

Dost beni ansın da bir çiğdem sakız olsun.

Dost, dostun ekmeğini yer.

Dost insanı söyletir.

Dost kazanırsan tut, düşman kazanırsan güt.

Dost kazanmaya bak, düşmanı anan da doğurur.

Dostluk, görünceye kadar değil, ölünceye kadar olmalı.

Dostun attığı gül onulmaz yara açar.

Dostun sözü, kalpten vurur.

Dost yüzünden, düşman gözünden belli olur.

Dostun sertliğinden korkma, düşmanın yaltaklanmasından kork.(Bölge AğızlarındanAtasözleri ve Deyimler, Türk Dil Kurumu)

Dost canlısı, dost düşman,dost kazığı, eş dost, kadim dost, yakın dost, aile dost, baba dostu, can dostu, kara gün dostu, dostlar başına, dostlar başından ırak… Dilimizde dostla ilgili sözler. Her söz, yüzyıllardan damıtılarak gelen sözlerdir.

Doğruluk, dürüstlük, hakseverlik, cömertlik; dostları birbirine yaklaştırır; açgözlülük, küstahlık, bencillik dostları birbirinden uzaklaştırır. Açgözlülükten, küstahlıktan, bencillikten uzak direngen kimseler, en iyi, en doğru yaşam yolunu gösteren önderlerin izinden yürüyenlerdir. Dostlar arasındaki yakınlık, akrabalıktan üstündür; çünkü dostluktaki yakınlık her zaman vardır, akrabalık arasındaki ilişki uzun süreli olmayabilir.

Dostluk, gelecek için parlak bir umut ışığıdır; kişiye güç kazandırır. Çünkü gerçek dostta, kendi örneğini görür. Kimileri de dost görünür, ama diğer taraftan kuyunuzu kazar. Yıllardır dost sandığınız, aranmadan aradığınız, özlenmeden özlediğiniz dost sandığınız kimi kişilerin zamanla foyası meydana çıkar. Bunlar, bir yardım umudu sezinlediklerinde size sokulurlar.

Zayıf, güçsüz yönünüzü yakalamaya çalışır. Sizin taşıdığınız, içselleştirdiğiniz duygular yoktur, onlarda. Bencildirler; her durumda ve konuda kendi çıkarlarını öne çıkarırlar. Âşık Veysel de bunlardan yakınmaktadır.

Dost dost diye nicesine sarıldım.

Benim sadık yârim, kara topraktır.

Beyhude dolandım, boşa yoruldum.

Benim sadık yârim, kara topraktır.

 

Dostlukları bozanlar,kara kedi gibi araya girenlerdir. Arkadaşlarından yakın ilgi görmeyen; kendileri de cömert bir bağlılığı esirgeyenler, başkalarının dostluklarını kıskanır, dostluklarını bozarak rahatlar.

İnsanların dost oldukları yerde, huzur, mutluluk vardır. Uygar, çağdaş toplumlarda dostluk daha yaygın ve güçlüdür. Kimi insanlar, hiçbir çağdaşlarını sevemedikleri için yarınlardaki mutluluklarından söz ederler. Onlarınki gelecek insanların mutluluğu değil, kendi öfkelerini gidermektir sadece.(Sabahattin Eyüboğlu, Mavi ve Kara) Dost kıran, kendini beğenmişliğin vermiş olduğu yüzsüzlükle de isteklerine ulaşabilirler; ne var ki kendilerine bağlanan umutları yerle bir ettiklerinin bilincinde değildirler. Gerçek dostluk nedir, nasıl olmalıdır? Bu sorunun yanıtını ünlü denemeci Montaigne, Denemeleri’nde vermiş.

Gerçek dostluğun ne olduğunu bilirim; bildiğim için de dostumu kendime çekmekten çok, kendimi ona veririm Ona iyilik etmeyi onun bana iyilik etmesinden daha çok istemekle kalmam; kendine her edeceği iyiliğin bana da iyilik olmasını isterim Bana en büyük iyiliği kendine iyilik ettiği zaman etmiş olur Bir yere gitmek ona hoş geliyor, yahut bir işine yarıyorsa, uzakta olması bana yanımda olmasından daha tatlı gelir Kaldı ki haberleşmek olanağı varsa insan ayrı düşmüş de sayılmaz Ben vaktiyle dostumdan ayrılmada yarar bile buldum Birbirimizden uzaklaşmakla hayatımızı daha fazla doldurmuş, olanaklarımızı genişletmiş oluyorduk Başka başka yerlerde, o benim için yaşıyor, keyfediyordu, ben de onun için.

Dostluğun sürekliği, tarafların iyilikte, erdemde eşit düzeyde olmalarına bağlıdır. Birçok insan, arkadaş, dost edinmek için çaba gösterir. Voltaire,”Kendi soyundan olanları sev, onlara yardım et.” der.Voltaire, doğru der de insan sadece kendi soyundan olanları mı sevip onlara yardım mı etmeli? İnsanlık bilincinde olan herkese yardımcı olan insan,iyi insanın özelliklerini içselleştirmiştir.Ne var ki dostluk,içten,gönülden gelmedikçe kurulamaz.Dost olacağımız kişi,bizimle aynı sosyal, kültürel, ekonomik düzeyde olmalı ki taraflardan biri eziklik duymasın.

Dostluk, ruhların karışıp kaynaşması, güvenle, içtenlikle birbirine bağlanmasıdır. Ne mutlu böyle dost olanlara.

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..