- Kategori
- Tiyatro
Dövme

Kara Kutu ekibi ,DÖVME oyunu sonrasında Emel Dinseven ile
Çok önemli bir oyun izledim. DÖVME ya da TATOO. Kara Kutu oyuncuları gerçekten de farklı işlere imza atıyorlar. İzlerken kanım dondu desem yeridir. Kara Kutu oyuncularını içtenlikle kutluyorum. Oyunu Ercan Tulunay yönetiyor. Seden Aştı, Egemen Sancak, Müge Sarıoğlu, Sezgi Deniz, İlkay Ceylan ve Özgür Sağlık oynuyorlar. Toplumumuzun sadece güldürüye değil, didikleyip düşündüren oyunlara da gereksinimi var ve KARA KUTU ekibi bu uğurda çaba harcayanlardan. Başka oyunlarını da izlemiştim geçen yıl. Sert oyunlar ve yakıcı. Olsun, yakıcı olsun, biraz da gerçeklere dönelim, belki de en fazla böylesi gerçekçiliğe gereksinim var bu süreçleri yaşarken, diye düşünüyorum. Beyaz diye gösterilenin karalığını sorgulamanın da, ancak özgür düşünceyle açılır yolu.
Başarıyorlar da KARA KUTU ekibi olarak, düşündüren çok güzel oyunlar çıkarıyorlar. Dövme'de o korkunç babayı canlandırırken Egemen Sancak son derece başarılı oynadı. Kara Kutu ekibinin diğer oyuncuları da canlandırdıkları karakterleri sanki yaşıyor gibi oynadılar. Hepsi de çok başarılıydı.
Dövme bir işkence türüdür de aynı zamanda. DÖVME; simgesel ve metaforik yoldan da, yüzyıllar boyu insanlığın ve toplumların sevgiye susamış korumasız insanının başındaki gizli belayı ve insanlara vurulan damgayı da enine boyuna düşündüren bir oyun. Taciz ancak sözle gözle değil cinsel yollu bir sapkınlık bu, üstelik yabancıdan değil de yakınından gelen bir taciz ki ensest deniyor. İşte belki uygar ülkelerde bir nebze aşılmış, azalmış olan bu sorun, bizde şimdilerde bile söylenmesi, dile getirilmesi yasaklı tabular arasındadır. Bu derdi gizlice yaşayıp çeken, ne çok insan vardır, diye düşündürüyor oyun, izlerken.
Genellikle bilindik geleneksel nedenlere sığınarak haklı gösterilmeye çalışılan cinayetleri ya da ırmakların yuttuğu genç kız özkıyımlarını adam gibi kazıyın bakalım altından ne çıkacak? Sadece bazı bölgelerde değil, belki de hiç ummadığımız büyük kentlerin sözde çağdaş mürekkep yalamış insanları arasında da yaşanır bu trajedi. Ancak şahit dudaklar mühürlüdür, gözlerse başka yöne çevrilir.Tacizciler de genellikle içimizden birileridir, hatta bazen çok ahlaklı görünen kişilerdir. Bir şekilde toplumdaki statüleri hatta çoğunlukla erkek olmaları, kurbanın akrabaları olmaları, onlara namussuzluk yapma hakkını verirmişçesine, cemaatleri, klanları, aileleri bu sapkınları zeytin yağı gibi üste çıkarır ve orada tutar. Onlara kimse bir fiske vuramaz. Hatta konduramazlar bile.Yeğenler, kuzenler, erkek kardeşler, şunlar bunlar da olay açığa çıktığında, taciz edilene bir de kendileri aynını yapmakla, aslında bir genç kızın kutlu bir şölen olarak hayal ettiği cinselliği, bağnazca bir pisliğe, korkunç bir karabasana çevirirler. Bir de çocuk bırakırlar incinmiş zavallı genç kızın bedeninde. Olay açığa çıktığındaysa, taciz edilen zavallı çocuklara hemen günah keçisi elbisesini giydirmekte çok başarılıdır yakınları. Asıl tacizcinin olayı hemen kapanır. Baştan çıkarmıştır şeytan ruhlu kurban, adamı ya da tacizcilerini. İşte bu nedenle namus temizliği yapılmıştır. Böyle açıklanır.
Erkek adam yapar, diye mi düşünürler gerçekten? Yoksa korkarlar mı? Neden korkarlar? Kendilerinin de benzerini süregetirdikleri cürümlerin ortalığa dökülüp saçılmasından mı? Allah korkusuysa bu, yalan söylemenin de inançlarında günah olduğunu, bilmezler mi, düşünemezler mi? Diyelim ki ne kadar aksini iddia etseler de inançları oturmamış zayıf, o zaman daha içsel olanın, kendi vicdanlarının sesini duymaz mı dinlemez mi bu güruh?
Ahlaçı olduklarını söylemeyin bana. Ahlak bu pislik kaynağının durdurulması ve hayat karartan canavarların bu davranışının engellenmesinden geçer. Hasta bir ruhtan kaynaklıysa da sağaltımı gerekir. Sözümona durdururlar bu pisliği ve pis olarak, pislenmiş olarak gördükleri kurbanı, aile meclisi kararıyla yok ederler genelde. Adına da özkıyım etiketi yapıştırıldığında, sorgulayan kimse çıkmaz, dikkatli bir adli tıp doktoru ya da vicdanlı bir savcı dışında. Pislik kaynağı umurlarında değildir o yakınların. Onlar pislik bulaşanın yaşamasını istemezler. Her şey kılıfına uygundur. Kız bunalıma girip kendini Fırat'tan ya da Dicle'den ya da bilmem ne kayalıklarından, metropoldeki köprüden atmıştır işte, ya da bir ahırda yağlı urganla... Kız ya da örneği az da olsa oğlan yoldan çıkmış kirlenmiştir ve yok edilerek temizlik yapılmıştır. Kuraldır bu gelenek.
Bazısı da, şahidi olduğu onca olanı biteni görmezden gelir. Olanı biteni yok sayar. Çekirdek aileler böyledir. Ömür boyu bir çocuğun yani bir kızın ya da bir oğlanın yaşamı kaymış, dert mi o cemaate, o çekidek aileye. Önemli olan tacizcinin ve aynı zamanda işkencecinin statüsüdür, karşılıklı çıkar ilişkileridir, yaşamlarındaki değiştiremeyecekleri yeridir, tacizcinin kendilerine sağladığı faydadır yani şahitlerin kendi zaaflarıdır kendi ahlaksızlıklarıdır.
Bu taciz bir ailede babadan gelirse ne olacak? Bu çok daha korkunç bir durum olsa gerek. Burada annenin tutumları çok önemlidir. Velinimet olarak gördüğü babanın, yani kocasının bu sapkın davranışlarına göz yumabilen analar, nedenleri ne olursa olsun, babadan daha ahlaksız değil midir? Gerekçeleri ne olursa olsun, gözlerini yumup bu ahlaksızlığın irin bağlamasına ses çıkarmayan analar, yetkesi olup da görmezden gelen yakın akrabalar, tacizciden daha büyük bir suç işlemektedirler vicdanen de ahlaken de.
İşte Kara Kutu ekibi bu önemli konuyu işliyor DÖVME adlı oyununda. Kandırma yollu bir tacizle başlayan evilik sonrası tacizci koca, öz kızlarından biriyle enseste yönelirse neler yaşanır o ailede? Anne nasıl davranır, olanı biteni anlamaz mı, yoksa babayı kaybetmemek için anlamazdan, görmezden mi gelir? Tuhaf bir esriklikle mi dolanır eşi dışarılarda avunmuyor diye?
Korkunç sorular değil mi?
Ya tacize uğrayan kız, kardeşi için neler hisseder? Onun da bu sapkın babanın eline düşmemesi için çaba harcar mı? Süregelen bu çarpıklığın kafası karışmış ve ne yazık ki alışkın kurbanı olarak, sevebilir mi bir başka erkeği? Babasının ablasına ilgisini ve yaklaşımını küçük kardeş, kıskançlıkla yanlış yorumlayarak bir taçlandırma olarak mı görür?
Neler olur sonunda böyle bir aileye?
Ailelerde gerçek sevgi yanlış sapaklarda yolunu yitirip, sapkınlıkla enseste dönüşürse neler olur? Bu bağlamda gerçek sevgi ve aile bireyi ilişkilerinin de sorgulandığı bir oyun Dövme. Gerçek sevgi nedir, nereye kadardır? Enseste götüren yanlış anlamalar, tehlikeli yaklaşımlar kavşağı nerede başlar?
Oyunu oldukça üretken bir çağdaş Alman yazar, 1964 Bavyera doğumlu bir kadın yazar Dea Loher yazmış Tätowierung adıyla ve 1993'de. Neredeyse 20 yıl geçmiş üzerinden. Batıda oyunları yazılırken, bizde ensestten söz etmek tabu. Olmaz bizde öyle sapık işler olmaz, diye inkara yönelenler vardır. Neredeyse linç ederler söyleyeni. İşte bu nedenle Batı bazı şeyleri aşmış diyorum. İyi ki Kara Kutu sahneye koymuş Dövme'yi. Yukarıda sorduğumuz sorulardan çok daha fazlası oyunda mevcut. Tabii oyunun bizim duymaya alışık olmadığımız sonla noktalanması da Batı toplumunun bazı şeyleri aşmışlığının bir göstergesidir bana kalırsa, Hammurabi kanunlarını uygulasalar bile.
Tacizciler genellikle zeytin yağı gibi üstte kalıp statülerini korurlar buralarda. Kurban kız çocuğuysa yaşamını da kaybeder genelde dedik. Sağ bırakılsa da artık yaşayan bir ölü değil midir? İntikam gibi şeylerle ilgilenmedikleri de ya da cesaret edemedikleri de ortada. Belki de ortaya çıkmayan çarpıklıktan sıyırdıklarına şükredip hayat boyu suskun da kalıyorlardır ama benzer sapkınlığı yaşayan erkek çocuk, eğer o da o sapkın yolun yolcusu olmamışsa, eninde sonunda yaşadığı karabasanlara dayanamayıp, tacizcisiyle hesaplaşıyor. Okuyoruz, üçüncü sayfa haberlerinde okuyoruz.
Dileriz ki Egemen Sancak ve Kara Kutu oyuncularının DÖVME oyununu başarıyla sahnelemesi, toplumumuzu etkileyerek bu konuları işleyen, farklı bakış açılarından gündeme getirebilen, sorgulayan , sorgulatan, tıpkı DÖVME kadar gerçekçi ve yakıcı oyunların yazılmasına ve sahnelenmesine bir kulvar açmış olsun bizde de. Böylesi konuları ele alalım yazdığımız oyunlarda. Cesur ve gerçeklerden kaçmayan, sorgulayan genç yazarlarımızın ve izleyicilerimizin sayısı artsın.
Karakutu oyuncularını Egemen Sancak'ı ve yönetmen Ercan Tulunay'ı, emeği geçenleri, yeniden içtenlikle kutluyorum ve oyunu Dövme'yi okurlara öneriyorum. Her Cumartesi Karakutu'nun Tünel Asmalımescit'teki Kara Kutu salonunda oynayacaklar sezon boyunca.En yakın oyunları, 29 Aralık Cumaretsi 20.30 da Asmalımesit Karakutu'da
Emel Dinseven 26 12 2012
http://www.goethe.de/kue/the/nds/nds/aut/loh/enindex.htm http://www.aoiagency.com/2010/07/dea-loher/