Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Dtp sözcüğünün çağrıştırdıkları, hissettirdikleri, düşündürdükleri...

Dtp sözcüğünün çağrıştırdıkları, hissettirdikleri, düşündürdükleri...
 

Linç Kültürü


Şu İzmir’deki saldırı, linç olayları tartışılıyor. Programlar, haberler, herkes tartışıyor. Herkes bütün işi gücü bir yana bırakmış, kışkırtmayı, tahriki tartışıyor… Poster açılırsa keseriz, açmasaydı, açmasa iyi olurdu. Halk tepki göstermeliydi. Gösterir. Akıllı olsunlar biz buradayız. Yine olsa yine yaparım. Kurşun sıkmadığımıza dua etsinler.

Benimde aklımda retorik bir soru dönüyor. Soru bu ya birçok sorum gibi yine dönüyor işte. Sormak istediğim soru basit. “Siz Kürtleri dağda mı yoksa mecliste mi görmek istiyorsunuz ?”

Dtp, mecliste tamamen Kürtlerin temsilcisi olan tek parti. Oy verenler Doğudaki Kürtlerin yaşadığı illerin insanları. Oy verenler artık birçok şeyin değişmesine inanan insanlar. Oy verenler, bir vakit dağa çıkmış ya da dağda hala eli silahlı insanların anneleri, babaları… Dtp, pkk’nın kanadı değil. Ama pkk’dan tamamen kopuk bir partide değil. Dtp’nin beyin takımının pkk’yla ilişkisi, selama dayanır belki en fazla. Ne dağda çarpışmış bir militan gelip vekil olmuştur mecliste ne de pkk’yı kuran kişiler meclistedir. Pkk’yla tamamen kopuk olmayan ama pkk’yla emelleri farklı olan bir grup Kürt insanı…

Bu insanlar pkk ile aynı emelleri taşıyor olsaydı silaha sarılır, siyaset yapmakla uğraşmazdı. Bu insanlar silahlı eylemi desteklese büyük bir kitle halinde dağa çıkardı. Desteklemiyorlar. Amaçları siyaset yaparak seslerini duyurmak ve haklarını aramak. Anayasaya göre, insan haklarına göre buna hakları var mı? evet var. İşte burada iş biraz değişiyor. Olay siyasi ya da hukuki zeminden çıkıp daha amatör şekilde medyaya ve halka yansıyor. Medya işaret ediyor. Medya “dtp pkk ile ilişkili, onların ağzından konuşan bir parti, Apo’yu lider olarak kabul eden bir parti” diyerek haberler yapıyor. Milli duyguları temel alarak hiçbir şekilde anlamaya çalışmadan yapılan bu haberlerden sonra yıllarca kinle, nefretle, kanla büyümüş insanlarımız da haklı olarak daha çok nefret barındırıyor.

İzmir’deki linç girişimi de bunu en çok gözler önüne seren örnek. Bunu yapanlar mazur görülüyor. Haberi yapanlar tarafından bile tahrik edilen kesim olarak boy gösteriyor.

Konuya girdiğim soru üstünde düşünmeye devam ediyorum.Medya bu ülkenin en büyük güçlerinden biri. İktidarı belirler, darbe yaptırır hatta savaş çıkarır. Ve bu medya ezelden beridir sürdürdüğümüz paranoyaları en iyi gösteren , yansıtan organ. Medya organları, Kürtleri pkk’lılar içimizde, meclise girip güçlenecekler, ülkemizi elimizden alacaklar, batı da bunu destekliyor diyerek bir komplo üretmiş ve akıl almaz komployu çok güzel işlemiş bulunuyor. Öyle ki buna kendisi bile inanmış ve her dtp haberi bu komplonun ve paranoyanın ekseninde şekil alıyor. Bunu takip eden, okuyan, dinleyen her insanda içinde gizliden gizliye bu komplodan beslenen bir fikirle hareket ediyor. Fiile dönüşen bu fikir, insanların her durumda başvurduğu şiddetle dışa vuruluyor…

Mantıklı ve paranoyadan uzak her akıl, yıkanmamış, sindirilememiş her akıl Kürtleri dağda değil de Mecliste görmek istemez mi? Eğer her iki durumda da Kürtler tehlike görülüyorsa o zaman bu tehlikeyi görenler itiraf edemedikleri bir durumu açığa çıkarırlar. Bu düşünce eskiden beri büyüyüp gelişiyor. Kürtler bu ülkede tehlike görülüyor. Tekrar söylüyorum pkk değil Kürtler bu ülkeyi bölmek isteyen kesim olarak görülüyor.

Olur mu öyle şey?

Basit, sürekli kullanılan ve artık tamamen içtenlikten uzaklaşmış birkaç kelime var.” Kürt Türk kardeştir. Aynı bakkaldan alışveriş yapıyoruz. Onlarda milletvekili olabiliyor. Onlarda benim haklarıma sahip. “ Bu cümleler tanıdık. Ama hepsinin içinde gizlenen bir ırkçı mesaj var. Onlar bizim görmek istediğimiz gibi değil kendilerine göre haklarını aradıkları ve istedikleri için tehlikeli. Tamamen Kürtlerin hakkını arayan bir parti pkk ile aynı kefede görünüyor bu yüzden . Birey birey mecliste bulunan Kürtleri tehlike olarak görmüyoruz ama Kürtlerin partisini tehlike olarak görüyoruz. Onlar bölücü, haklarını aramıyor batının oyunlarıyla ülkeyi bölmek istiyorlar.

Şimdi görünen bütün pencerelerden baktıktan sonra tekrar bakalım dtp’ye. İyi şeyler hissediyor muyuz? tüylerimiz bile ürpermiyor mu?

İzmir’de taşlanan sopayla kovalanan arabaları düşünün, sizce apo posterleri açmasalar bile kovalanması gereken bir grup, kovalanması ve şiddet uygulanması gereken bir kesim değil mi onlar? Medya, halk, siyasiler herkes Kürtlerin bir arada parti kurmasını tehlike görürken, facebook’da msn’de , sanal alem de bile dtp’ye bu kadar saldırılırken, bu fiilin gerçeğe dönmesinde neden bu kadar şaşkınız ve neden bir sebep arıyoruz?

Eğer hem dağda hem mecliste görmek istemediğimiz insanlara, dilleriyle albüm yapamayan insanlara, dilleriyle kitap yazamayan insanlara kardeş der ve aynı haklara sahip olduğumuzu söylersek sizce nasıl görünürüz? Samimiyetsiz, bencil ve empatiden uzak insanlar o gün Türkiye’yi “taş” devrine sürükledi. Şiddetleri, öfkeleriyle yine de mazur görüldü. Programlarda, haberlerde onlar tartışıldı ama sebep arandı. Hepsi basit bir sonuca çıkıyor. Dtp ne yaparsa yapsın gözümüzde bir tehlike. Bölücü, batıdan beslenen Kürtçü ve ortalığı karıştıran insanlar topluluğu. Ve bu insanlara uygulanması en kolay eylem geçmişten bugüne şiddet.

Şapkaları önümüze koyup düşünme vakti.

 
Toplam blog
: 14
: 765
Kayıt tarihi
: 01.08.09
 
 

1989 Adana doğumluyum, Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğrencisiyim. Edebiyatla yakından ilgiliyim ayrıca..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara