Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '18

 
Kategori
Dünya
 

Dünya Bankasının Benzer Ekonomik Politikalar Dayattığı Güney Kore Zengin de Neden Afrika Ülkeleri Aç

Dünya Bankasının Benzer Ekonomik Politikalar Dayattığı Güney Kore Zengin de Neden Afrika Ülkeleri Aç
 

1960’da Gana/Afrika’da kişi başına gelir 180 ; Türkiye’de 380, Güney Kore’de  80 dolar civarındadır. Günümüzde ise bu değerler: Gana’da 1.400; Türkiye’de 10.000, Güney Kore’de 35.000 Dolar seviyesindedir.

Açık ifadesi ile, bugün gelişmiş ülkelere yüksek teknoloji ihraç eden Güney Kore Devleti, 1960 Yıllarında Bugünün yoksulluk sembolü Afrika Ülkelerinin yarısı, Türkiye’nin beşte biri kadar ekonomik değer üretememektedir.

Peki, ne oldu da 50-60 yıllık bir dönemde Güney Kore gelişmiş ülkeler arasına yükseldi?

Güney Kore günümüzde demokratik, zengin ve kalkınmış bir ülkedir. Ancak bu noktaya serbest ticaret sayesinde değil, daha çok bir nevi devlet kapitalizmi (yatırımı) sayesinde gelmiştir. Bu da korumacı gümrük tarifeleri sistemi, eğitim ve altyapıda hükümet kaynaklarının kullanılması ve çelik sanayiine doğrudan hükümet müdahalesi anlamına gelmektedir.

Bu noktada bir Afrikalı Devlet adamı bakınız ne demektedir:

-Afrika’nın büyük kısmında 1980’lerde ekonomiler debelenip duruyordu, bu yüzden yardım etmesi için dünya bankasına başvurduk.

-(Bize) Yatırım yaparken bir dizi koşul öne sürdüler. Bunlar arasında gerçekçi olmayan ödeme planları ve piyasalarımızı Batı mallarına açmamız yer alıyordu; oysa bizim onlara satacak hiçbir şeyimiz yoktu.

-En önemli nokta şuydu, Kore de uygulanmış şeklîyle doğrudan hükümet yatırımı burada yasaklanmıştı. (1)

...

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılan: Dünya Bankası, Güney Kore’ye  devlet kapitalizmi için yeşil ışık yakarken, Afrika’ya, “Hayır!”  demektedir.

Dünya Bankası, Türkiye ve Kredi şartları:

"…IMF ve Dünya Bankası’nın kuruluşunda hedefler uluslararası ekonomik işbirliğinin ve uluslararası ticaretin geliştirilmesi, istihdamın artırılması, üye ülkelere finansal destek sağlanması, yoksulluğun giderilmesi, sermaye yatırımlarının artırılması ve yabancı yatırımın teşviki olarak beyan edilmiştir.

Ancak bu kuruluşların standartları ve bazı uygulamaları üye ülkelerde rahatsızlık doğurmakta ve yoğun biçimde eleştirilmektedir…

Türkiye’nin de bu kuruluşlardan ne derece yararlandığı ve bu kuruluşlarda ne ölçüde etkili olduğu tartışmalara sebep olmuştur.

IMF’nin kredi verirken sağladığı danışmanlık hizmetlerinin bir kısmını ekonomik ve yapısal reformlar oluşturmaktadır.

IMF tarafından zorunlu olarak uygulatılan bu reformlar her kredinin bir sonraki taksitini almak için ön şart olarak belirlenmiştir. IMF’nin uygulamalarına ilişkin tartışmalar da bu noktada yoğunlaşmaktadır.

IMF’nin benzer ekonomik sıkıntılar karşısında devalüasyon, kamu sektörlerinde bütçenin daraltılması ve yapısal reform gibi talep ve şartları ülkeden ülkeye değişebilmekte, “çifte standart” uygulanabilmektedir.

Mesela Türkiye’den eğitim ve sağlık gibi öncelikli sektörlerin bütçesinin küçültülmesini talep eden IMF’nin askeri harcamalardan kesinti istememesi dikkat çekicidir.

IMF’nin bu nitelikteki bir uygulamayı Avrupa’da krizde olan Polonya gibi ülkelerden talep etmemesi de izaha muhtaçtır. (2)

...

Afrika Batı Medyasının gösterdiği gibi midir?

Eski tarihlerde, Afrika kıtası dünya ticaret merkezlerinden biriydi. Ancak emperyalizmin yağmalama operasyonundan sonra bu kıta zor şartlara itilmiştir. Günümüzde Afrika denildiğinde, akla “yoksulluk, hastalık ve savaş” gelmektedir. Bu olgu, araştırmacılar, batı medyası ve devlete bağlı olmayan kuruluşlar tarafından insanların zihinlerine yerleştirilmiştir. Afrika’nın toprakları, petrol, elmas, altın, demir, kobalt, uranyum, bakır, boksit, gümüş ve petrol gibi büyük miktarda doğal kaynaklar, ayrıca ağaçlar ve tropikal meyvelerle dolu bir kıtadır. Ancak, altyapı eksikliği nedeniyle, hala keşfedilmemiş pek çok kaynak vardır ve buna rağmen Afrika ülkeleri, dünyanın en gelişmemiş ülkeleri olarak görülmektedir. (3)

Bunun sebebi Afrika Ülkelerinde Siyasi istikrarsızlık, eşitsizlik ve yapısal sorunlar ve bu sorunların çözülmemesi, çözülmek istenmemesidir.

2012 yılında gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı bir gelişme kaydeden Afrika ekonomisi, %5,7’lik büyüme performansı göstermiştir.

2009-2013 dönemi çerçevesinde ortalama olarak en hızlı gelişen ilk üç ülke sırasıyla Etiyopya, Libya ve Zimbabve’dir.

Hala yoksulluk ve eşitsizliğin mevcut olduğu Afrika kıtasında, İnsani Gelişme Endeksi açısından, yüksek insani gelişime sahip ülkelerin sayısı gittikçe artmaktadır.

2009’da yüksek insani gelişime sahip ülkelerin sayısı üç iken, 2014 yılında 5’e çıkmıştır.  

Küreselleşme çerçevesinde, bazı Afrika ülkelerinde yavaş yavaş sanayi üretimi ve ileri teknolojik hizmetleri geliştirilmeye başlanmıştır. (4)

Peki, Afrika'da kalkınma ne zaman başlamış olabilir,

Bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte olabilir mi?

Afrikalılar geri mi kaldı, geri mi bırakıldılar?

I790’lı yıllarda İngilizler uluslararası ticarete hâkim olmuştu ve kazanılan servet İngiltere de Sanayi Devrimi’ni tetiklenmişti…

Ne var ki, bu gelişmeye nakit para sağlayan Batı Hint adaları ve Kuzey Amerika’daki İngiliz sömürgeler, şeker ve pamuk plantasyonlarını (Büyük tarımsal işletmeler)  işletmek için ağırlıkla köle emeğine dayanmaktaydı.

Şimdilerde, İngiliz sömürgelerindeki ve yeni bağımsızlığını kazanmış ABD’deki plantasyonlarda köle olarak çalıştırılmak üzere 20 milyon civarında insanın Afrika’daki yurtlarından alındığına inanılmaktadır. Bunların yarısından fazlası yollarda can vermişti.” (5)

İngilizler/Batılılar yetişkin Afrika insanına ne yapmışlar?

Onları  adeta yerleştikleri yerlerden kazımışlar.

Bugün Irak, Suriye, Libya ve Afganistan’da kasıtlı çıkarılan iç savaştan kaçan milyonlarca insan sınırlarda, açık denizlerde ve yollarda açlık ve sefalet içerisinde adeta bir köle yaşantısı içerisinde : Örtülü bir şekilde Batılı gelişmişlere bugün de iş gücü-sermaye olmakta değil midir?

Yaklaşık 200 yıldan bugüne insanlık, çağdaşlık ve teknoloji adına değişen nedir? 

Yazılanlar toparlanırsa:

-Elinize geçirdiğiniz gücü/iktidarı, diğerlerini ezmek için de kullanabilirsiniz, yükseltmek, kalkındırmak için de.

-İnsanlara eşit imkanlar ve sisteme eşit katılım hakkı sağladığınızda, onları hem üretken hem de mutlu kılarsınız.

-Teknoloji: Duyarsızlık, ahlaksızlık ve toplu imha silahları üretmek değildir. Teknoloji; insanları sömürmek için (Ortadoğu ve Afrika’da) terör örgütleri kurmak ve bunun arkasından silah ve ölüm pazarlamak hiç değildir.

-Kuzey Kore’ye tanınan imkanlar, Afrika’ya tanınmış olsaydı bu insanlar bugün sefaletin değil, belki de refahın bir sembolü olacaktı.

-Libya Lideri Kaddafi, ABD/Batı tarafından Petrol nedeni ile değil, Ülkesinin ve Afrika'nın kalkınması (bu yolda büyük mesafeler aldığı) için katlettirilmiştir.  Kaddafi ülkesinin su sorunu çözmüş ve Afrika'nın su sorununu çözmek için büyük hazırlıklara başlamış iken....

 

www.canmehmet.com

Resim:  web ortamından alınmış, alt yazı tarafımızdan hazırlanmıştır.

Kaynaklar:

(1)“Kapitalizm”, Yazarlar: Don Cryon, Sharron Shatil – Piero. NTV Yayınları.

(2)http://www.bilgesam.org/incele/226/-uluslararasi-para-fonu--imf---dunya-bankasi-ve-turkiye/

(3) Afrika Ülkelerinde Ekonomi ve Kalkınma: İyileşme, Sanayileşme ve Dünya Ekonomisine Entegrasyonu Mahamane Moutari Abdou Baoua. Selçuk Üniversitesi, İktisat Ana Bilim Dalı.

(4)A.g.e.

(5) “Kapitalizm”,  Sahife:47

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..