Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '11

 
Kategori
İnançlar
 

Dünya krizi mi Ahret krizi mi?

Dünya krizi mi Ahret krizi mi?
 

“Dünya” somut bir gerçeklik. Elle tutuyor, gözle görüyor  ve içinde yaşıyoruz. Malımız mülkümüz, paramız, sevdiklerimiz, ailemiz, üzüntümüz, sevincimiz “Dünya” üzerinde. Dünyanın tesirlerini canımızda, ruhumuzda hissediyoruz. Bu itibarla “Dünyaya düşkünlüğümüz, normal.

“Ahret” ise, gözle görülmüyor, elle tutulmuyor. Gidip gelen yok. İnsan hayatına nasıl etkide bulunduğuna dair somut, cana dokunan bir bilgi de yok. O zaman insanın gündemine de girmiyor.Somut gerçeklik, şu an yaşanan  “Dünya” insanın gündemine sürekli otururken, sonra yaşanacak olan  “Ahret” sonralara atılıyor. Erteleye erteleye de sonraki, son nefese kadar belki hiç gündemimize girmiyor.

Kur’an bu gerçekliği tespit ediyor ve bu psikolojiyi  insanın çok temel bir yanılgısı olarak niteliyor… Çünkü Kur’an, insanın varoluşunu ve dünya hayatını çok farklı bir mahiyette görüyor. O mahiyet farkını dikkate almadığınızda “Hangi gündem önceliklidir?” sorusuna vereceğiniz cevap da problemli oluyor.

Kur’an-ı Kerim, insan psikolojisine yönelik tahliller ve şahsiyet terapisine yönelik ayetlerle doludur.Çünkü insanı yaratan Kudret, yeryüzü macerasında imtihanı en sıhhatli biçimde verebilmesi için hem insana kendisini anlatıyor, zaaflarını bildiriyor hem de bu zaaflardan kurtulma yollarını gösteriyor.Hiç birimiz için “Bana olup bitecek söylenmedi” şeklinde bir mazeret yok.

Gerçek şu ki siz, şu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz.Onun için ahireti terk edip durursunuz.” (Kıyamet , 20-21)…“Şu insanlar, bu peşin dünya hayatını arzulayıp, önlerinde kendilerini bekleyen o ağır günü ihmal ediyorlar.” (İnsan, 27)

“İnsan yaratıldı, kendi kendine var olmadı” diyor Kur’an. Onun için insan, kendisi ile ilgili bütün değerlendirmelerinde kendisini yaratan Varlığa bakarak hüküm vermeli.

“Dünya da yaratıldı” diyor Kur’an. Öyleyse dünyaya bakarken de onu yaratan Kudret’in yaratış gerekçesine bakmalı.

İnsan eğer kendisine ve dünyaya bakarken, Yaratıcı’ya bakmayı öğrenirse, bunun hemen ardından Yaratıcı’nın bildirdiği “Ahret”e bakmayı ve onun dünya ve kendisi ile ilgisini de dikkate almaya yönelecektir.

Denklem şu:İnsan yaratıldı... Dünya insanın imtihan yeri olarak belirlendi… Ahret de, insanın dünyada vereceği imtihanın değerlendirme alanı olarak tayin edildi… Dünya geçici, Ahret hayatı ebedi. “Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut, 57)

Bir kere dünyada yaptığımız her şey bir tür imtihan sorusuna verilen cevap gibi.Üstelik her şey yazılıyor. Hem öyle bir yazılma ki bu, “ilahi bir kamera”nın kayıtları söz konusu. (Ahmet Taşgetiren)

Dünya ve ömrümüz bir gün sona erecek… Dünyanın sona erdiği noktada her şey bitmeyecek. Aksine, ondan sonra ebedi bir hayat başlayacak… Dünyada yapıp ettikleriniz ve yapmadıklarınız yani her şey önünüze çıkacak. Ölümümüz hayatımızın sonu değil sadece “Dünya maceramızın” sonu, ölümsüz olacağımız ahret hayatımızın başlangıcı…

Ebedi hayatınızın kalitesini, dünyadan oraya gönderdiklerimiz belirleyecek.

Bu gerçeği bile bile hangi akıl sahibi, dünya hayatında başına buyruk “Allah”tan uzak bir biçimde yaşayabilir?... Kendi hırs ve zevklerimizi bayraklaştırarak  dünyada bize sunulan imkanları har vurup harman savurursak süresi belli ve kısacık olan dünya hayatı uğruna süresiz hiç bitmeyecek ahret hayatımızı hangi akıl ile feda edebiliriz ki?.

 “Ahret” de ne olacaksa, “Dünya”dan gönderdiklerimizin karşılığı olacak. Onun için oraya gönderilen şeyi ince eleyip sık dokumak lazım.

“Benim huzuruma geleceğinizi unutmayın, yoksa unutulanlardan olursunuz” diyerek bizi uyarıyor Allah... “Orada her kesin tek başına hesap vereceği” bildirerek,  “Her insan, yarına ne gönderdiğine baksın” diyor Kur’an. “Her insan neyi gönderdi neyi geride bıraktı bilecek” diyor. Onun için, en temizi, en güzeli, en arınmışı, en katıksızı, en yüz ağartıcı olanı göndermek lâzım ebedi hayata.

Dünyada yaşanan krizleri ve kendi hayatımın krizlerini doğal olarak önemsiyoruz.Hayatımız boyunca işten, okula, aileden ekonomiye bir çok krizi yaşıyoruz, tedbir alıyor, çözümünü araştırıyoruz.

Ya gelecekte mutlaka yaşayacağımız “Ahret Günü” nün kendimiz için ağır bir “Krize” dönüşüp sonu gelmeyen acılar ve faydasız pişmanlığa dönüşmemesi için  bir birikimimiz, Ahrette geçerli olacak bir serveti gönderme kaygımız var mı?

Hz. Muhammed geri dönüşü ve telafisi olmayan Ahret krizinden korunmak için bizi uyarıyor:“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz!

Hesabımızın yüzümüzü ağartacak şekilde sonuçlanıp “ölüm olmayan” sonsuz bir Cennet hayatının sahibi olabilmemiz için Allah bize “akıl” verdiği gibi Kur’an ve nasıl bir hayat sürüleceğini somut bir biçimde yaşayışıyla gösteren Hz. Muhammed’i göndermiş.  

Kur'an’da  insanın yaratılış sebebi hepimizin anlayacağı biçimde özetlenmiş: “Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(Zariyat 56)…“Sizi boş yere yarattığımızı mı sandınız?” (Müminun 115)

Bir insanın karşılaşabileceği en büyük kriz olan “Ahret krizi” ni kolayca savuşturabilmemiz için yapmamız gereken yegane şey Allah’a teslim olmak….

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..