Dünya Kupaları

Bir dünya kupası da geldi geçti. Almanya evsahibi olmanın avantajını kullanamadı. İngiltere belki de şampiyon olduğu 1966 senesinden sonra en kaliteli kadroya sahipti ama başaramadı. Keza Portekiz'in kadrosu da kendileri için, daha öncekilersen daha iyiydi, ama olmadı. Çek Cumhuriyeti'nin ise elenmesi trajik oldu. Her dünya kupasının bir flaş takımı olur, bu seneki ise sanırım Ekvator idi.

1998 şampiyonu Fransa'da "siyahi" ve "beyaz" futbolcuların sayısı dengedeydi ama sene 2006 ve beyaz futbolcularının sayısı bir elin parmağını geçmiyor. "Siyahi" Fransa bir kez daha "melez" Brezilya'yı eledi ve finale kadar çıktı. Finalde ise "beyaz" İtalyanlar penaltılardaki şanssızlığınu yendi ve "siyahi" Fransayı eledi.

Bu veya bunun benzer şeyler yazılabilir dünya kupası için. Ama ben, dünya kupasına farklı bir açıdan bakmak istiyorum...

Bildiğiniz gibi, dünya kupası 4 senede bir düzenlenir. Bense her dünya kupasında, nerede ve nasıl olacağımı tahmin etmeye çalışırım. Bunu 1998'den beri tahmin etmeye çalışırım ama henüz bugüne kadar doğru bir tahminde bulunamadım. 2006 şampiyonasını hiç ummadığım bir yerde, hiç ummadığım kişilerle geçirdim. Büyük bir olasılıkla, diğer dünya kupalarda da, nerede ve nasıl olacağımı dair tahminlerim de tutmayacaktır.

Buradan da şu sonuç çıkmaktadır ki, hayat sürprizlerle doludur. Her ne kadar geleceğimizi az çok tahmin etsek de, en sonunda hiçbir zaman "doğrusunu" bilemiyoruz. Sanırım ki, geleceğimizi bilememek daha iyi çünkü eğer bilseydik, hayat yaşanmaya değer miydi?