Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Ağustos '06

 
Kategori
Sinema
 

Düşünce filmi örneklemesi: İzo

Künye
Yönetmen: Takashi Miike, senarist: Shigenori Takechi, kurgucu: Yasushi Shimamura, özgün müzik: Koji Endo, 2004, 128 dakika, renkli.

Giriş
Miike kendi özgü bir yönetmen olmayı 5 yılda becerdi. Bir yandan tam da bayağı (‘kitsch’ / banal) ve popüler filmler yaparken, öte yandan sinema sanatında meta-sinema ötelemelerinde gezinip duruyor. Elde yeterince kuramsal yazısı olmadığı için, zigzaglarının ona göre anlamını bilmiyoruz. Ancak şöyle dediğini biliyoruz:

“Şiddet sahneleri çekmek istiyorum, aksiyon sahneleri değil.”

Burada 2 ilginç ikilem var:
Şiddetsiz aksiyon sahneleri, bedenin daha çok dans amacıyla kullanıldığı, Uzakdoğu Asya Metafiziği’nde ve bunun kullanıldığı filmlerde geçerlidir: Japon kültüründe de bu tür koreografiler vardır, hem kabukide, hem butoda. Miike bunu bilmeden dışlamış gibi oluyor, yani kendi kültürel özünün bazı yönlerini bilmeden inkar ediyor.

Holywood sinemasında şiddetsiz aksiyon sahnesi yoktur: Olabilir ama yoktur. Yeni yeni; saldırma yerine, kaçma sahnelerinde akrobatik danslar, şiddetsiz aksiyona yönelik kalıyor. Şerh: Hıza dayalı aksiyon sahnelerini yine potansiyel şiddet içeren sahneler sayıyoruz, çünkü o araba çarpınca ne olduğunu sık sık görüyoruz.

Her iki durum da, Miike’nin genel kültür ve sinema bilinci konusunda (şimdilik) düşük düzeyde kaldığını imliyor. Özellikle bir üslubu olduğunu ayırsamadığını belirtmesi bunu gösteriyor.

NE?
Bir savaşçının sonsuz gazabı: Tüm iktidar seçkinlerini öldürüyor ama yüreği soğumuyor. Eksi epsilon: Eşcinsel samuray rolünü (Tabu) oynamış bir oyuncunun kendi adıyla oynadığı ama genç imparator rolünü canlandırdığı, mutlak iktidar odağı İzo’yu yener.

NASIL?
Ön şerh: Başrol oyuncusu fizyonomi olarak rolüne uyuyor ama mimik olarak uymuyor. En önemlisi yüzü bir Japon’a benzemiyor.

Soyutlamalar
Möbiüs Şeridi: Sonsuz gazaplı İzo, öldürme yolunda koşarak ilerler. Sonunda bir bakar: Bir möbiüs şeridi üzerindedir. Şeridi dikine ikiye keser ve dışına çıkar. Boyuna kesseydi, farklı sonuçlar alabilirdi; yolunun temel uzunluğu 2 katına çıkabilirdi 2 ayrı yola ayrılabilirdi. Pretzel çörekleri, möbiüs şeritlerinin tersine, kesilmeden çözülebiliyor. Burada bir meta-sinema planı: Bir pretzel çöreğinin üzerindeki bir savaşçı, onu elleriyle gerip bırakarak düğümlerinden çözer. Filmde samurayın yendiği dev zenci başta kafa derisini aynen öyle yoğuruyordu.

Kelebek-tırtıl: Kadının kellesi kesilerek ölür. Boynundan kelebekler çıkar ve pencereden uçarak uzaklaşır. Ardından gövdesi dev bir tırtıla dönüşür.

Şarkılar: Kimi epik planlarla eşlenikti, kimi değildi.

Epik planlar: Kimi şarkılarla eşlenikti, kimi değildi. Tersine çekimler vardı. Belgeseldiler. Sivillerin sorumluluğuna ilişkindiler. Klipsi-jeneriksi-haberimsi atmosferdeydiler.

Anıştırmalar: Başlangıçtaki tek gözlü kedi ve ginaldeki tek gözlü İzo. Başlangıçtaki sperm planı ile finaldeki İzo’nun aslına /sperm durumuna rücu planı.

Metin okumalar: Sinemaya artık giderek daha çok yazı giriyor. Bu Godard’ın yazı kullanmalarından farklı bir durum. Hem seyirci artık farklı, hem Miike Godard’dan çok farklı ama Oshii de çok farklıyken doğrudan onu referans gösteriyor ve ikisi de Japon.

Çok artlılık: Zenci rakip kesilir. Birinci planda kolyesi parçalanıp birçok küçük siyah topa dönüşür ve kendisinin öyle parçalandığı zehabını verir. İkinci planda blok ve makro kesilir. Bu planlarda İngilizce konuşulur. Anıştırdığı: ABD’yi yendik ama imparatoru başımızdan atamadık.

Deneysellikler
Finaldeki şiir planı.

Zaman-mekan serbestisi: Bilinen yöntemlerle daha da iyi sonuçlar alınabilecekken, zaman ve mekan değiştirmeleri neredeyse hiç kuralsızca yürütülmüş.

Absürdün absürdlüğü: Samuraylar savaşırken, kenarlarından kocaman bir tır birkaç kere kıvrılarak geçer ve onları ezmez.

Miike serbest üsluplu, kollarını rasgele sallayan dansçılar gibi. Bir düşünce koroeografisinin olması zorunlu değil, hatta bir düşüncesinin olması zorunlu değil, düşüncesiz koreografisinin olduğunu söyleyebilirz ya da mükemmel mizansenciliğinin. Absürde kaydığı, epki anlatımla absürdü zorladığı (burada Beckett-Brecht sentezi / praksisi sorgulanmalı ki Miike, daha önce kimsenin değinmediği ‘dişi absürdü’nü bu filmde nefis bir üslupla vermiş) ve ‘absürd’ adını kullandığı bölümler var.

120 dakikalık filmde, 12 dakika şarkı, 12 dakika epik plan, 12 dakika soyut plan sayılsa, % 30 oran eder. Sanırım bu bir filmdeki şimdiye dekki en yüksek düşüncelilik oranıydı.

PRAKSİS
Daha önce var olan bir ‘ne’nin özel bir durumu, tam da ona uyan bir çok yepyeni ‘nasıl’ ile kurgulanmış. Yepyeni sentezler sözkonusu. Düşünce sinemasında birçok adım atılması sözkonusu.

Akira’daki sonsuz yıkım öfkesi burada da var. ‘Ölüm Oyunu 2’den sonra japon yüreğinin hala soğumamış olduğunu görmek kıvandırıcı.

Öykülülük-soyutluk praksisi biraz zayıf.

Absürdlük-sürreellik praksisi zayıf.

Dövüş koreografisi biraz zayıf.

Metafizik yön çok zayıf. Ölümün olduğu yerde metafizik vardır. Uzakdoğu Asya’da kimi ölüm olmadan da, bolca metafizik vardır. Miike metafizikten nasibini alamamış.

Tersi söyleniyor ama Miike, tam da bir ‘auteur’ sinemasına yol alıyor, üstelik tüm eksikliklerini aynen devralarak. Bir Fukasaku-Miike, bir Oshii-Miike işbirliği çok ilginç sonuçlar verirdi.

Sonuç olarak, Miike’den düşünce filmi koreografisi umamıyoruz ama bu yolu yeterince güçlü imliyor.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara