Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '15

 
Kategori
Deneme
 

Düşünceler

Düşünceler
 

Fray Khan


Okuduklarım, izlediklerim; satırlar, filmler, fikirler, duruşlar, mesajlar, bilgiler, bilimsel gerçekler, deneyimler, uyarılar, öneriler, örnekler, metaforlar, mizah, edebiyat –bazen öykü, bazen şiir, bazen roman- sanat, gözlerimin aracılığı ile zihnime sızıyor, önemli/önemsiz/ aklında bulunsun, kodları ile yerlerini alıyorlar!
 
Bir makale(*) okumuştum; Ursula K. Le Guin’den (**)alıntılar vardı yazının içinde; güzellik ve yaşlılık üzerine düşünceleri vardı değerli yazarın. Güzelliği kuralları olan bir oyun olarak tanımlıyordu. Bu oyunun, kimi incittiğini önemsemeyen insanlar tarafından kontrol edildiğini ve büyük servetler kazanıldığını belirtiyor, bunu fark ettiğinden beri ‘’Güzellik Oyunu’’na küs olduğunu söylüyordu Le Guin. İnsanların kendilerini aç bırakarak, çirkinleştirerek ve zehirleyerek, kendilerinden hoşnutsuz hale getirdiğini gördüğü zaman, bu oyundan nefret ettiğini de ekliyordu düşüncelerine. Yine de arada küçük objeler ve değişikliklerle bu oyuna hepimizin yaptığı gibi katılmadan edemediğini de itiraf ediyordu.
 
Bu günlerde gençlik, güzellik, yaşlılık ve hastalıklar üzerine düşünüyorum sıkça. Çok insan gibi ben de gençliğin, ‘’güzel’’i tanımlamaya yettiğini düşünüyorum. Ancak uzay ve zaman içinde muhteşem bir devinim var ve her şey başka bir şeye evriliyor! Kusursuz bir beden eğilip, bükülebiliyor, pırıltılı bir ten donuklaşıp, kırışıyor! Dün büyük bir işletmenin başarılı yöneticisi olan ebeveyn, bugün bebek adımları ile çocuklarına eşlik etmeye çabalayabiliyor! 
Bir zamanlar, çocukluğumun içinde bir yerde, hayatı güçlü duruşu ile kucaklayıp biraz fazla bilse de- çocuklukta her konuda bir fikri ve yönlendirmesi olanlar model alınan insanlar olur genellikle- hayranlığımı kazanan yetişkin bir yakınım vardı. Günlük hayatın birçok konusunu ondan öğrenmişimdir. Güzeldi, alımlıydı, güvenli idi, uzaktan temizlik ve parfüm kokusunu duyardı insan. Çok güzel gülümser, inci tanesi gibi dizili dişleri, zarif bir duruşla görünür, saçının telinden, ayağındaki ayakkabılara kadar özenli bir şıklık içinde olurdu her zaman. Çok lezzetli yemekler yapar, usta bir sunuşla ikram ederdi ailesine ve konuklarına. Özel günleri hiç unutmaz, zarif hediyeler alır, güzel dileklerle verirdi sevdiklerine.
 
Hiçbirimiz o günlerde olduğumuz gibi kalmadık elbet, ben yetişkin bir insan oldum, söz etmeye çalıştığım yakınım da önce olgunlaştı, sonra yaşlandı, hayatın sonbaharında ilerliyor. Uzun yıllar sonra yeniden karşılaştık; ilk önce tatlı sesi geldi kulağıma sonra kucaklaştık. Bir sızı duydum incecik yüreğimde tam da o an; o temizlik ve çiçek kokan parfümünü bulamadım çünkü. Duyduğum yaşlılığın küflü, tozlu kokusuydu! İkinci bir iç sızısı ile ayrıldım kollarından. Konuştuk geçmişten bolca, lekeler dolu elleri, biçimli dudaklarının kenarındaki derin çizgiler, güneş gözlüğü ile kapattığı gözlerinden geride kalan tüm yüzü, geçmişte her zaman bakımlı ve kuaförden çıkma güzel saçlarının yerini alan acemi bir taranmışlık konuşmalarımızın çok ötesine götürüp bıraktı beni! İçim sıkıştı yeniden, oysa bu kadar da değilmiş, beynini sinsi bir düşman da ele geçiriyormuş yavaştan! …
 
Derin, göğüs kafesimi acıtan bir nefes aldım, zarif bir gülümsemeyi yüzüme zorlanarak yerleştirdim! Sonra yine az önce sözünü ettiğim makale ve Ursula K. Le Guin’in dedikleri geldi aklıma: yorgun ve yaşlı yüzlerde belki cilt/ beden güzelliğini, gençliğini göremiyoruz ama asıl güzellik ömrün/ruhun derinliğinde! Bir de belleğimiz o güzel anıları bize yeniden sunabiliyorsa bu da tesellimiz olsun! 
 
Nilgün
 
 
(*)https://dunyadanceviri.wordpress.com/…/le-guinden-yaslanma…/
(**)Ursula K. Le Guin: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ursula_K._Le_Guin
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 12
: 134
Kayıt tarihi
: 19.04.15
 
 

Yazmaya bir başlarsın, devamı gelir! Psikoloji Eğitimi aldım. İnsana dair, insana yakın olmay..