- Kategori
- Gündelik Yaşam
Düşünceye sıkılan kurşunsa...
Merhaba,
Bugün 21 01.2007, günlerden Pazar, saat sabahın 9'una geliyor.....
Düşüncem, "AKP'NİN SÖZ VERDİĞİ DOKUNULMAZLIĞIN KALDIRILMASINA" ilişkin, son yazdığım 17.01.2007 tarİhli yazımın üzerine 10 gün kadar yazmamak ve okurlarımızın bu konudaki hassasiyetini ve tepkilerini görmekti.
Ama gelin görün ki, Ülkemizde yaşanan çirkin cinayet, Sayın Başbakanımızın Kızılcahamam kampından ve de AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın DENGİ MİR FIRAT beyin bir TV kanalından yaptığı açıklamalar, bu düşüncemin önüne geçti.
Öncelikle, gerçekleştirilen çirkin bir silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci-yazar, Hrant DİNK'e rahmet ve ailesine sabır diliyorum. Sevgili DİNK, bir düşünce adamıydı. Eğer, işlenen cinayet, Sevgili DİNK'in düşüncelerinden dolayı işlenmişse diyorum ki...O, düşüncelerini kalemiyle, parmaklarıyla ve de diliyle ifade eden bir insandı. Bir düşünce adamıyla, silahla mücadele etmek doğru olabilir mi?
Geçmişi anımsıyorum, " DÜŞÜNÜYORUM, ÖYLEYSE VURUN." Hala bu düşünce içerisinde hareket etmek ne kadar yanlış, böyle bir düşünce kabul edilebilir mi?
İnsanları, hayvanlardan ayıran en önemli özellik, "DÜŞÜNMEK" değilmidir? Biz, her düşüneni benim gibi düşünmüyor diyerek öldürmeye kalkabilirmiyiz? Bu işin sonu nereye varır?
Günümüzde, anne, baba ve çocuklar arasında dahi düşünce farklılıkları yaşanmıyor mu? Düşünceler, tartışılıp, doğruyu bulabilmek için değilmidir?
Elbette, farklı düşünceler olacaktır. Bu farklı düşünceleri, kabul edebilirsiniz ya da etmeyebilirsiniz.Etmediğiniz takdirde sonuç böyle mi olmalı?
Güzel bir sözü burada da hatırlatmak isterim."İNSANLAR DA KOÇLAR GİBİ KAFA KAFAYA DÖVÜŞÜR."Evet, insanların hepsi,konut yapmında ifade edildiği gibi, tek tip olamaz.Tek tip düşünemez.Düşünce tek tip olabilir mi?
Bu ifadeleri, altını çiziyorum, söz konusu cinayet, düşünceden dolayı işlenmişse, DÜŞÜNCEYE SIKILAN KURŞUNLARA LANET OLSUN diyorum.
Sonrasında ise, katil zanlısının çok kısa bir süre içerisinde yakalanmasında emeği geçen herkese Ulusumuz adına teşekkür etmek istiyorum. Ulusumuz adına diyorum, çünkü, hangi nedenle olursa olsun bu tasvip edilmesi mümkün olmayan bu cinayetin aydınlatılmasının gecikmesi, failinin yakalanamaması, içeride ve dışarıda Ülkemiz aleyhine malzeme yapılabilecek bir konu olmaktan çıkarılmıştır.
Ancak, şuna da değinmeden geçemeyeceğim.
Allah kimseye evlat acısı çektirmesin.Hayırlı evlat versin. Bu çirkin cinayeti işleyen zanlının anne ve babasının yaşadıklarını Allah hiç bir anne babaya yaşatmasın. Bir babanın, oğlunun resmini medyada katil zanlısı olarak arandığını görmesi, görüp de bu benim oğlumdur diye ihbarda bulunması, ne denli bir acıdır ki. Bir baba olarak bunu hissedebiliyorum.
Bu nedenle, her iki aileye de tekrar baş sağlığı ve sabırlar dilerken, 15-16-17 yaşlarında ki gençlerimize, aile olarak, Devlet olarak sahip çıkılması gerekliliğini, henüz reşit olmayan bu gençlerimizin bir şekilde kötü olaylarda kullanılmasının önlenmesinde, HÜKÜMETİMİZİN onlara iş, aş, eğitim, spor vs. gibi konularda yerine getirmesi icap eden önemli sorumluluklarının olduğunu ifade etmek istiyorum.
AKP Hükümeti, İktidar olduklarında 200 milyar dolar olan Devlet borcunun, geçen 4 yıllık süreçte, 400 milyar dolara yakın bir seviyeye getirirken, bu paraların önemli bir bölümü bu işsiz gençlerimizin enerjilerini ve düşüncelerini daha güzel şeylere yönlendirmeleri için ayırabilseydi diyemeden de geçemiyorum....
Başbakanımızın ve de AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın DENGİ MİR FIRAT beyin DOKUNULMAZLIKLA ilgili açıklamalarına bir sonraki yazımda değineceğim.