- Kategori
- Haber
Düşündüren iddia

<ı>Düşen bir helikopter enkazı 48 saate bulunuyor. Hem de yerleşim alanına birkaç km uzakta. Yetkililer yeterli araştırmayı yapmadan devletin tüm imkânlarını enkazla hiç de alakası olmayan bir alanda seferber ediyorlar. Binlerce kişi arıyor, arıyor ve arıyor...ı> Sonucunda belki de kurtulabilecek en azından bir cana ve emeklere yazık oluyor.
Karşılaştığımız her normal olmayan olayda yetkileri aramamız oldukça doğal ve yapılması gereken en güzel şey. Trafiği altüst edecek şekilde araba kullanan veya yapılmaması gereken bir yere parkeden bir sürücüyü, kaçak inşaat yapan bir vatandaşı, çevresindekilere rahatsızlık verecek şekilde davranış içerisinde olan veya gürültü üreten bir kişiyi veya herhangi bir uygunsuzluğu gördüğümüzde ne yapmalıyız, kime bildirmeliyiz. Bu gibi durumlarda çoğumuz nasıl olsa ilgilenmezler diyerek herhangi bir eylemde bulunmayız. Gerçektende çoğu durumda ilgilenilmez nedense. Bazı durumlarda ise nereye bildireceğimizi bilemeyiz.
Helikopter kazasında, kazazedelerden basın mensubu kardeşim, en doğru şeyi yapıyor. "112" acil servisi arıyor. Muhtemelen telefonu kapsama alanı dışındadır ve sadece acil çağrılar için bu numarayı arayabilmektedir. Kapsama alanında olsaydı. İlk aklına gelecek numaranın "112" olmayacağına eminim.
Gelelim Sisne köyüne, helikopterin düştüğü yere en yakın yerleşme alanı, bölgedeki koruculardan Selim Işık'ın söylediklerine göre köy halkı helikopter düşmeden önce oldukça alçaktan uçtuğunu görmüşler ve ardından bir patlama sesi de duymuşlar. Buraya kadara her şey güzel, peki ne yapmışlar.
Jandarmaya haber vermişler mi? Muhtara ve muhtar aracılığıyla bağlı oldukları mülki amire veya herhangi bir yetkiliye bildirmişler mi? Bilinmiyor. Her iki şekilde de durum oldukça vahim.
Selim Işık köye gelerek bu iddiaları öğrendiğinde kime haber verdiği de çok ilginç. BBP adayına haber veriyor, ardından bölgeye gelinmeyince başbakanın korumalarına erişmeye çalışıyor. Peki, bu kişiler bu konuda görevli ve bilgili kişiler mi? Aday muhtemelen bir vatandaş belki nüfuslu biri, koruma ise koruduğu kişiden başka bir farklılığı ve özelliği olmayan yine bir vatandaş. Bu gibi durumlarda sadece aracı olabilecek kişiler.
Benim anlayamadığım, köylüler ve korucu neden jandarmayı aramaz. Devlet bu köye bu kadar mı uzaktır? Televizyonda "112" acil servisteki bayanın tüm konuşmaları kanallarda tekrar tekrar yayınlanırken biri akıl edipte niye burayı aramaz? Anlaşılır gibi değil. Belki de aradılar, tıpkı trafikteki bir sürücünün ihbar edildiği, kaçak binanın şikâyet edildiği gibi...
Bölge halkı da devlet ve devletten gelecek yardımdan umutsuz mudur yoksa? Umutsuz da olsalar, bekledikleri yardım gelmeyince iş başa düştü diyerek zaten devletin yapamadığını vefakârca yapmışlardır. Hepsini kutluyorum. Bundan böylede yapacaklardır. Çünkü devlet biziz ve bunu göstermek için elimizde en büyük fırsat yarındır.
Karşılaştığımız her normal olmayan olayda yetkileri aramamız oldukça doğal ve yapılması gereken en güzel şey. Trafiği altüst edecek şekilde araba kullanan veya yapılmaması gereken bir yere parkeden bir sürücüyü, kaçak inşaat yapan bir vatandaşı, çevresindekilere rahatsızlık verecek şekilde davranış içerisinde olan veya gürültü üreten bir kişiyi veya herhangi bir uygunsuzluğu gördüğümüzde ne yapmalıyız, kime bildirmeliyiz. Bu gibi durumlarda çoğumuz nasıl olsa ilgilenmezler diyerek herhangi bir eylemde bulunmayız. Gerçektende çoğu durumda ilgilenilmez nedense. Bazı durumlarda ise nereye bildireceğimizi bilemeyiz.
Helikopter kazasında, kazazedelerden basın mensubu kardeşim, en doğru şeyi yapıyor. "112" acil servisi arıyor. Muhtemelen telefonu kapsama alanı dışındadır ve sadece acil çağrılar için bu numarayı arayabilmektedir. Kapsama alanında olsaydı. İlk aklına gelecek numaranın "112" olmayacağına eminim.
Gelelim Sisne köyüne, helikopterin düştüğü yere en yakın yerleşme alanı, bölgedeki koruculardan Selim Işık'ın söylediklerine göre köy halkı helikopter düşmeden önce oldukça alçaktan uçtuğunu görmüşler ve ardından bir patlama sesi de duymuşlar. Buraya kadara her şey güzel, peki ne yapmışlar.
Jandarmaya haber vermişler mi? Muhtara ve muhtar aracılığıyla bağlı oldukları mülki amire veya herhangi bir yetkiliye bildirmişler mi? Bilinmiyor. Her iki şekilde de durum oldukça vahim.
Selim Işık köye gelerek bu iddiaları öğrendiğinde kime haber verdiği de çok ilginç. BBP adayına haber veriyor, ardından bölgeye gelinmeyince başbakanın korumalarına erişmeye çalışıyor. Peki, bu kişiler bu konuda görevli ve bilgili kişiler mi? Aday muhtemelen bir vatandaş belki nüfuslu biri, koruma ise koruduğu kişiden başka bir farklılığı ve özelliği olmayan yine bir vatandaş. Bu gibi durumlarda sadece aracı olabilecek kişiler.
Benim anlayamadığım, köylüler ve korucu neden jandarmayı aramaz. Devlet bu köye bu kadar mı uzaktır? Televizyonda "112" acil servisteki bayanın tüm konuşmaları kanallarda tekrar tekrar yayınlanırken biri akıl edipte niye burayı aramaz? Anlaşılır gibi değil. Belki de aradılar, tıpkı trafikteki bir sürücünün ihbar edildiği, kaçak binanın şikâyet edildiği gibi...
Bölge halkı da devlet ve devletten gelecek yardımdan umutsuz mudur yoksa? Umutsuz da olsalar, bekledikleri yardım gelmeyince iş başa düştü diyerek zaten devletin yapamadığını vefakârca yapmışlardır. Hepsini kutluyorum. Bundan böylede yapacaklardır. Çünkü devlet biziz ve bunu göstermek için elimizde en büyük fırsat yarındır.